Bağımsızlık olmadan ekonomi, ekonomi olmadan bağımsızlık olamıyor

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara’da toplanan İkinci Kurultayı’nda 6 gün boyunca kısım kısım okuduğu tarihi nutkuna şöyle başlamıştır: 

“1919 senesi Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’a çıktım. 

Vaziyet ve manzarai umumiye: Osmanlı Devleti’nin dahil bulunduğu grup, Harbi Umumi’de mağlup olmuş. Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş. Şerâiti ağır bir mütarekename imzalanmış. Büyük Harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde.” 

Mustafa Kemal, manzarai umumiyeyi özetledikten sonra Milli Mücadele’nin önemini anlatır: “Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak istiklâli tamme malikiyetle temin olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, beşeriyeti mütemeddine muvacehesinde uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye kesbi liyakat edemez. 

Ecnebi bir devletin himaye ve sahabetini kabul etmek, insanlık evsafından mahrumiyeti, aczü meskeneti itirafdan başka bir şey değildir... Halbuki Türkün haysiyeti ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. 
Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evlâdır! 
Binaenaleyh, ya istiklâl, ya ölüm!”

Dünyada hiçbir ülke bağımsızlığından ödün vererek, yabancı ülkenin veya ülkelerin güdümüne girerek yabancı sermaye girişiyle zengin olamamış, kalkınamamıştır. 
Ülke önce bağımsızlığına sahip olur, kalkınma yolunu açar, katma değer yaratmaya başlar, işte o noktadan sonra ülkeye girecek yabancı sermaye, ulusal kaynaklara eklenerek ekonomik gelişmeyi hızlandırır. Sürekli kılar. 

Mustafa Kemal “Ya istiklal, ya ölüm!” derken bunları dedi. Dediklerini de yaptı. Başka ülkelere ödün dağıtarak para toplayacak yerde, milleti fakirlikten kurtararak ulusal bir ekonomi savaşı başlattı. Tarımda, sanayide üretim artışını sağladı. 

Ülkenin kıt kaynaklarını iyi değerlendirerek (özelleştirme adı ile satarak  paralarını yediğimiz) sanayi tesislerini, limanları, demiryollarını, karayollarını, inşa etti. Yabancılara ödün vermeden, yabancılara el açmadan, milletin, kendi imkânlarıyla fakirlikten kurtulabileceğini gösterdi.

Geçmişte olanların önemimi unutmayalım. Önümüze bakalım. Bağımsızlığın, bağımsızlığı sürdürmek için ekonomik bakımdan güçlü olmanın önemini unutmayalım. 

Bundan sonra kamu kaynaklarıyla ekonomiyi güçlendirmenin imkanı kalmadı. İç ve dış kaynakları kullanarak ekonomiyi güçlendirme sorumluluğu özel girişimcilerin sorumluluğu oldu. Yatırım yapmadan, üretimi artırmadan ekonomiyi güçlü kılmanın, bağımsızlığı sürdürmenin mümkün olamayacağı ortada. 

19 Mayıs’ınızı kutlarım sayın okuyucularım.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018