Bardağın hangi yarısı…

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

İlginç bir döneme girdik galiba. Türkiye ekonomisine dönük değerlendirmeler ve algılar olumlu ile olumsuz arasında neredeyse eşit dağılmış gibi görünüyor. Hani şu meşhur bardağın iki yarısı meselesi var ya, aynen böyle bir durum oluştu adeta. Türkiye ekonomisine ilişkin bardağın bir yarısı boş öteki yarısı dolu. Bardağın hangi yarısına rağbet edeceğiniz de size kalıyor artık. 
Son birkaç haftadır küresel piyasalar ve Türkiye ekonomisiyle ilgili veri akışı, haberler, değerlendirmeler olumlu. Buna bağlı olarak da hem dünyada hem de Türkiye’de piyasa beklentileri önemli ölçüde iyimserleşmiş durumda. Birkaç hafta önce gündeme hakim olan karamsarlık sanki buharlaşmış gibi. Bu gelişmeler bardağın bir yarısını dolduruyor. 

Dışarıdaki gelişmelerin başında FED’in para politikasına ilişkin tutumu geliyor. Son aylarda paranın daraltılıp, faizin yükseltileceği beklentisi kaygı ve karamsarlık üretmişti. Son günlerde FED’in bu girişimlerde acele etmeyeceği düşüncesi egemen olmaya başladı. Bu algı karamsarlığın giderilmesine önemli katkı yaptı. Bu arada Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) yılbaşından sonra parasal genişlemeyi hızlandıracağı yönünde bazı açıklamalar oldu. Son olarak AMB Başkan Yardımcısı Victor Constancio, 2015’in ilk çeyreğinde likiditeyi genişletme araçlarına tahvilleri de ilave edeceklerini, tahvil satın alma yoluyla parasal genişlemeyi hızlandıracaklarını açıkladı. Parasal genişlemeye önemli bir katkı verecek bu gelişme uluslararası piyasalarda iyimserlik yarattı. ABD ve Avrupa’ya ek olarak Çin’in de faiz indirimi ile büyümeye destek vermesi küresel piyasalardaki iyimserliğe katkı yaptı. İyimserliğin güçlenip yayılmasında bütün bunların hepsinden daha güçlü bir etki de petrol fiyatındaki düşme oldu. 

Bardağın önemli bir kısmı bu gelişmeler tarafından dolduruldu. Yılbaşına kadar olan sürede önce Şükran günü daha sonrasında Christmas hazırlıkları ve kutlamaları var. Ardından yılbaşı duraklaması gelecek. Bu sürede piyasalarda alışılmış yılbaşı rehaveti yaşanacak. Dolayısıyla Kasım ayının sonuna doğru sökün eden iyimserliğin yeni yılın ilk günlerine kadar devam edeceğini öngörmek mümkün. 

Bardağın iyimser yarısına katkı yapan iç gelişmeler de var. Son günlerde temel fiyatlardaki hareket yönü dışarıdaki iyimserliğin içeriyi de etkilediğine işaret ediyor. Örneğin, piyasa faizlerinde düşme eğilimi gözleniyor. Gösterge faiz (10 yıllık tahvil faizi) yüzde 8 bandını kırdı ve sonrasında yüzde 7.97 ye kadar geriledi. İki yıllık tahvil faizi de yüzde 7.73 seviyesini gördü. Düşen faizler içeride de iyimserliğin yükseldiğine ve risk algısının gerilediğine işaret ediyor. Aynı süreçte döviz kuru geriledi, Türk Lirası değerlendi. Bu da risk algısı ve iyimserlikteki gelişme olduğu görüşüne destek veriyor. Borsa İstanbul (BIST) indeksi de son günlerde adeta tepe yaptı. 3 Mart tarihinde 61.189 düzeyinde olan endeks 26 Kasım’da 84.243 seviyesini gördü. 

İçeride yaygınlaşan iyimserliğin ana kaynağının dışarıda yattığını söylemek yanlış olmaz. Küresel piyasalardaki iyimser hava içeriye sermaye girişini de özendirdi. Dışarıdaki iyimserlikle artan risk iştahı yabancı yatırımcıların dikkatini Türkiye ekonomisine çekti. Hızlanan sermaye girişi fon arzını arttırarak piyasa faizindeki düşmeye zemin hazırlıyor. Döviz girişi döviz arzını yükselterek döviz kurunun gerilemesine, Liranın değerlenmesine yol açıyor. Taze para girişinin artması da BİST deki canlanmayı besliyor. Bu gelişmeler iyimserliği daha da pekiştiriyor. 

Sonuçta, dışarıda ve içerideki gelişmeler bardağın bir yarısının dolmasını sağlıyor. Ancak bardağın öteki yarısı boş. Bu da iyimserliği besleyen gelişmelerin sürdürülebilirliğini kuşkulu hale getiriyor. Bardağın öteki yarısını büyük ölçüde ufk u daha uzun olan değerlendirmeler boşaltıyor. Bu değerlendirmelerin neredeyse tamamı yabancı kuruluşlardan geliyor. Son haftalarda iki kredi derecelendirme kuruluşu ve IMF Türkiye ekonomisi ile ilgili görüşlerini açıkladılar. Önce S&P’nin ardından IMF’nin en son da Moody’s’in değerlendirmeleri geldi. Bunların raporlarında Türkiye ekonomisinin taşıdığı risklere vurgu yapıldı. Bu risklerin taşıdığı olası kırılma riskine dikkat çekildi. Yani, bütün raporlar adeta son günlerdeki iyimserliğin geçici olduğunun altını çizdi. Hepsinin ortak yanı iyimserlik yaymaktan çok önceki aylarda karamsarlık kaynağı olan kırılganlıkların ve risklerin devam ettiğini öne sürmeleri oldu. Bu üçlünün değerlendirmeleri Türkiye ekonomisi bardağının öteki yarısının da dolmasını engelledi. Geldiğimiz noktada bardağın yarısı dolu, yarısı boş. Hangi yarıyı dikkate alacağınıza kendiniz karar verin

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018