Dune veya 21. yüzyılda neo-feodalizm

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Dune serisi, Frank Herbert’in (serinin ilk) kitabından 1984’te çekilen bir filmi de olan, bilim kurgu yapıtı. Şöyle başlıyordu yanılmıyorsam: “Bilinen evren, kadim feodal sisteme göre İmparator Shaddam IV (Şaddam) tarafından yönetilmektedir.” Dune gezegeninde üretilen baharat evrendeki ileri teknolojilerin ve gücün kaynağıdır. 20. yüzyılın en önemli malı olan petrole gönderme açık olmakla kalmaz, kullanılan terminoloji de Arapça ve İbranice terimler içerir. Dune –veya Arrakis- gezegeni “dune” adını kum tepelerinden almaktadır. Burası olabilecek en dolaysız göndermelerle, Orta Doğu’dur. Alan Minc “yeni Ortaçağ” ifadesini kullandığından bu yana 20 yıl geçti. “Yeni feodalizm” de o kadar yeni değil; bu ifadeyi kullanmalı mıyız?  

Kapitalizm... Acaba nedir? Mesela 1890’larda Kamerun'da Almanların yerlileri katlettiklerini okuyoruz. Kauçuk için ve bu parayla meşhur Alman bankalarının en meşhurunun kurulduğunu... Bu mudur? Ya da İngilizlerin Hindistan'da tekstil zanaatkarlarının ellerini kesmeleri mi? “Rekabet” bu muydu? Ama Kuzey İngiltere ve Aşağı İskoçya sanayi devriminde o kadar hızlı ileri atıldı ki, hem Hindistan, hem Britanya piyasalarını kuzey tezgahlarında dokunan mallar ele geçirdi. 

Ya da IKEA mıdır mesela? Veya inanılmaz teknik ilerlemeyi sağlayan dinamik mi? 1991 gibi eski bir tarihte bile Caltech'de ABD'ye yaklaşan balıkçı teknesini bilgisayardan gören doktora öğrencisini yaratan dinamik midir, 25 yıl önce? F-19'a sesle kontrol konmasını zorunlu kılan –çünkü uçuş tecrübeli kurmay binbaşı dahi idare edemeyebiliyordu- teknoloji midir?

Son yüzyılın temel malı olan petrolü miktar-fiyat olarak kontrol etmek mi? Kapitalizm nereye kadar el koymadır, nereye kadar verimlilik artışı sağlayan ve görülmemiş teknolojik ilerleme sağlayan bir girişimcilik olayıdır? Marx da bu konuda net değildi, demeyelim. O da bir veri gerçi ama acaba "hepsi birden kapitalizm işte" deme kolaycılığından ötesi var mı?

Binlerce yıl boyunca zenginlik çeşitli bölgelerde birikmişti. Ama verimliliği 10, 20, 100 kat artıran teknolojik devrimler gerçekleşmedi. Teknoloji olmadığı için değil; Avrupa Çin’e göre bazı buluşlarda yüzlerce, hatta bin yıldan fazla geriden geldiği halde, ve bazı sanayi devrimi icatları Çin’in çok eskiden icat ettiği aletlerin yeniden icadı –bağımsız olarak veya geliştirme biçiminde- olduğu halde Çin’de de kapitalizm ve sanayi devrimi gerçekleşmedi. Mughal imparatorluğu (Hindistan) hiç de geri değildi; hatta 17. Ve 18. Yüzyıllarda bile Hint dokumaları Avrupa’da moda olmuştu. Hindistan’ın sermaye piyasaları da oldukça gelişmişti. İslam dünyası bir zamanlar çok ilerideydi: 1200 yılının Bağdad’ı 1 milyon nüfusluyken, Londra’sı ancak 30 bin idi. Zenginlik, refah, teknoloji, bilim başka bölgelere de uğramıştı. Ama aynı sonucu vermedi. 

Kapitalizmi, Aydınlanma’yı ve Sanayi Devrimi'ni tek bir vektör gibi ele alırsak, muhtemelen ne büyük bir “ilk sermaye birikimi” gerekiyordu, ne köle ticaretiyle Liverpool’un zenginleşmesi. Ne de çitleme hareketi –ki Güney ve Doğu İngiltere’deydi, sanayinin çıktığı Kuzey İngiltere’de değil, ne çitlemeden açığa çıkan iş gücünün kentlere gelerek proleterleşmesi –ki Enclosure hareketinin hız kazandığı bölgelerde 19. yüzyılda bile bizzat o bölgelerde sanayi işçisi sayısı artmıştı. 13. yüzyıldan beri İngiltere’de ücret serisi var, yani ücretli işçilik. Kapitalizmin ilk gerçek atılım dönemini açıklamakta yüzyıllar süren sermaye birikimi veya el koyma fazla açıklayıcı olamaz: Zenginlik hep vardı ve belli elllerde toplanmıştı. Fiziki sermaye birikimiyse kısa sürer çünkü değer yitirir. 

Ama bütün bunlar bir dönem için; Büyük yatırımların gerekmediği, dokuma tezgahlarının küçük yatırımlar ve işletme sermayesiyle yürüdüğü dönem için. 20. yüzyıldan sonra büyük sermaye gerekiyor, evet. Yine de bir “sermaye birikimi fondamantalizmi” aşırı kaçabilir. 

Lakin bunlar başlangıçta Avrupa’yı (İngiltere) hızla öne çıkaran “büyük ıraksama” için geçerli. 21. yüzyıl gayet klasik yöntemlerle kaynaklara el koymanın veya giderek çok büyük ölçekte talep edilen kaynakları –mesela Çin; her şeyi talep ediyor; yeni Çin orta sınıfı 10 sene sonra 700 milyona yaklaşarak Avrupa’nın iki katı nüfusa çıkacak- garanti altına almaya dayanan yeni tür bir globalleşmeye yöneliyor.   

Ne demeliyiz? Yeni teknoloji dalgasını hazırlayan, yönlendirilmiş ve sermaye malında mündemiç olmayan teknolojik ilerlemeyi sağlayan hakim sektörler kapitalist iken, dünyanın yeni Orta Çağı’nda yönetenler neo-feodal midir?  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019