Faiz insin mi, inmesin mi?

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Başbakan gündem oluşturmaya devam ediyor. Faizin inmesi gerektiğini söyledi. Ve ardından hemen faiz oranları insin mi, inmesin mi tartışması başladı.

Şimdilerde gösterge faiz yüzde 10.7 oranında, enflasyon yüzde 8.39 oranında.
Önceleri enflasyonun çok üzerinde seyreden faiz oranları 2010 yılından sonra enflasyonla kol kola gezer oldu. 2011 yılından bu yana dönem, dönem,  faiz enflasyonun altına indi. Negatif faiz uygulandı. 2013 yılı sonundan buyana faiz oranları enflasyonun üzerinde seyrediyor

Faiz paranın fiyatıdır. Nasıl ki her malın bir fiyatı var, paranın da fiyatı var. Kimse kimseye bedavadan para kullandırmaz.

Tasarruf (birikim) ertelenmiş tüketimdir. İnsanlar alın teri ile kazandıkları parayı neden tüketmez de biriktirirler? (1) Gelecekleri için, güvence için biriktirirler. (2) Gelecekte yapılacak büyük bir harcama için biriktirirler. (3) Faiz ve kâr payı almak için biriktirirler.

Parasını biriktirenler için en önemli 2 endişe: (1) Paranın bütünüyle yok olmaması endişesidir. (2) Paranın net faiz ve kâr payı (vergiden sonra kalan kısım) enflasyonun altına düşer mi endişesidir.
Faiz işte bu 2 endişenin yükleriyle oluşur: (1) Paranın yok olabilme ihtimali “Risk Primi” olarak faiz fiyatına biner, (2) Enflasyon oranı, ana parayı eritebileceği için, faiz oranının oluşmasında en önemli etken olur.

Faiz oranı belirlenirken,  önce ödenen faizden vergi düşülür. Sonra da kalan faiz ile enflasyon oranı karşılaştırılır.

Enflasyon oranı faizden düşük ise, birikimin net getirisi var demektir. Enflasyon net faiz oranının üzerinde ise, birikim enflasyona yenilmiş olur. Ana para eriyor denilir.

Burada önemli olan faiz ve enflasyon hesabı için hangi dönemin faiz ve enflasyonunun dikkate alınacağıdır. Geçmiş enflasyon ile gelecek enflasyon farklıdır. Faiz oranları devamlı değişmektedir.
Örneğin mart ayında faiz yüzde 10.7 oranında. Mevduatta yüzde 15 vergi kesintisi var. Kalıyor geriye net 9.10 faiz. Enflasyon yüzde 8.39  (9.10-8.39= 0.71) demek ki,  faiz birikimi enflasyona karşı 0.71 korumuş. Demek ki reel faiz-kâr payı getirisi yüzde 0.71 oranında.

2013 Mart ayında brüt faiz yüzde 6.4 iken enflasyon yüzde 7.29 idi. Enflasyondan arındırılmış-net faiz yüzde 5.4 dolayına iniyordu.  Birikimler yüzde 7.29 faiz karşısında eriyordu.

Şimdilerde faiz yurtiçi tasarrufların artırılması için önemli olduğu kadar dışarıdan kaynak (döviz) çekmek için de önemli.

Dışarıdan kısa vadeli döviz (sıcak para) girişi olmaz ise döviz açığını (cari açığı) kapatamıyoruz. Döviz kıtlaşıyor. Döviz fiyatı yükseliyor.

Dışarıdan Türkiye’ye faiz geliri için döviz gönderenler;  (1) Faiz oranı kadar, (2) Döviz kurundaki değişime, (3) Ülke riskine de bakıyorlar.

Yabancı yatırımcının dövizi bozdurarak TL'sı ile yüzde 10.7 oranında faiz elde ettiğinde, yüzde 10 stopajdan sonra eline geçen net 10’un üzerindeki TL faiz önemli ama, o arada döviz fiyatı yüzde 10 yükseldiğinde faiz geliri sıfır oluyor.

Bundan sonra enflasyon inmeden faizi indirmek çok zor. Geçmişte enflasyonun gerisinde reel faiz ödenmedi mi? Ödendi ama, o dönemde dünyada para boldu, Türkiye’ye oluk, oluk döviz giriyordu. İçeride ekonomi canlı idi. Ve de ekonomide risk diye bir şeyden söz edilmiyordu.

Şimdilerde yerli birikimci için risk primi yok. Yerli birikimcinin “Paramı finansal sistemde değerlendirirsem, bankalar, firmalar batar mı?” endişesi yok. Ama  “reel getiri” bekleyişi var.
Yerli yatırımcı, negatif faiz denilen, enflasyonun altındaki faizden zarar gördüğü için,  birikimlerini; (1) Dövize, (2) Altına, (3) Gayrimenkule bağlamaya başladı.

Faizin inmesinin kime yararı var? (1) Önce devlete. Hazine ucuz faiz ile borçlanacak. (2) Yatırımcıya ve üreticiye. İş çevreleri ucuz faiz ile kredi kullanacak.

Ama unutulmamalı: (1) Devletin borçlanmaya ihtiyacı var. (2) Ekonominin çarkının dönmesi için yatırımcının ve üreticinin kredi kullanma zorunluluğu var.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018