İlk yarıda yumuşak indik

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr




Geçen yazıda 2012 yılının ilk yarısının değerlendirilmesine bir giriş yaptık sayılır. Yılın ana tartışmasının büyümedeki yavaşlamanın dozu üzerine olduğunu biliyoruz. Ben dozun yumuşak olacağını düşünenler arasında yer alıyorum. Geçen yazımda neden böyle düşündüğümü yazdım. Bu gün de fiili gerçekleşmelere bakarak durumun ne olduğunu anlamaya çalışacağım. Bunun için ilk  bakmamız gereken nokta birinci yarıdaki büyüme performansı tabii. Geçen yıldan yıllık bazda yüksek bir hız  (yüzde 8.5) devraldığımızı biliyoruz. Yılın sonuna doğru bu hızın önemli ölçüde yavaşladığını gösteren iki işaret var. Son çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre büyüme hızı (yüzde 5.2) yıllık hızın önemli ölçüde altında. Bu bir.  Son çeyreğin kendisinden önceki çeyreğe göre büyümesi, yani ekonomini büyüme ivmesi de oldukça düşük (yüzde 0.6). Bu da iki.

Bunlar yavaşlama olacağının kanıtları. Ancak ilk yarıda fiili büyüme hızının ne olduğuna ilişkin doğrudan bilgiler henüz  elimizde yok. Bazı dolaylı açıklayıcılar kullanarak durumu kestirmeye   çalışıyoruz. Fiili büyümeye en yakın performans göstergesi sanayi üretimi.  Yıla sert bir düşüşle başladığımız, sonraki iki ayda da sanayi üretiminde küçük artışlar olduğu biliniyor. Nisan ayında ise toplam sanayi üretiminin geçen yılın aynı ayına kıyasala  yüzde 1.8 oranında yükseldiği görülüyor. 

Nisan ayı performansının  yılın ilk dört ayındaki toplam  sanayi üretimindeki artış oranını da yükselttiği anlaşılıyor.

Bu veriler geçen yılın aynı dönemindeki sayıların epeyce altında. Yılın sonunda devralınan eğilimin devam ettiği ve sanayi üretiminde önemli bir yavaşlama olduğu anlaşılıyor.  Büyüme açısından bu bilgileri şöyle okumak mümkün. Yılın ilk  üç ayında geçen yıldan devralınan yavaşlama ivmesinin etkisini azaltarak devam ettiği söylenebilir. İkinci çeyreğin başlangıç verisi ise sınırlı da olsa bir hızlanmanın başlamış olabileceği izlenimini veriyor.

Büyüme performansını kestirebilmek maksadıyla üretim alanından kullandığımız  ikinci dolaylı açıklayıcı kapasite kullanım oranı. Bu bağlamdaki veriler de sanayi üretimindeki eğilimlere benzer bilgiler veriyor. Yılın ikinci ayındaki düşüşün ardından kapasite kullanım oranının  sınırlı da olsa yükselmeye başladığı  görülüyor. Ancak Mayıs ayında bu yükselişin durakladığını da gözlemlere eklemek  gerekiyor.  

Mevsimsel etkilerden arındırılarak hesaplanan ilk beş ayın kapasite kullanım oranı ortalaması da geçen yıla kıyasla  önemli bir değişiklik olmadığını gösteriyor. İlk beş ayda geçen sene yüzde 75.8 olana kapasite kullanımı bı yıl yüzde 75.7 olarak gerçekleşmiş.  Bu veriler yılın başındaki daralmanın ikinci çeyrekte durmuş olabileceğine  işaret ediyor. Bunu da büyümedeki  yavaşlamanın  görece yumuşak olduğunun kanıtı olarak görmek mümkün.

                                                       *                       *                       *

Doğrudan verilerin yokluğu nedeniyle kullandığımız dolaylı açıklayıcılara talep açısından da bazı göstergeler eklemek mümkün. Önce genel bir gözlem. 2012 yılının başı itibariyle büyümeyi kışkırtıp, sürükleyecek talep (harcama) etkisi iç talepten çok dış talepten geliyor. Gerçekten de özel kesim harcamalarına ilişkin  bilgiler tüketim ve yatırım harcamalarındaki gerilemelerin henüz bütünüyle telafi edilemediğini gösteriyor.  Özel harcamaları destekleyecek kredi hacminin daraltılmasının  iç talepteki zafiyette önemli bir rol oynadığı söylenebilir.  

İç talepteki zafiyetin sert bir inişle sonuçlanması mümkün kuşkusuz. Ancak devreye giren dış talep çekişinin böyle bir olasılığı oldukça zayıflatacağının da gözden uzak tutmamak gerekiyor.

Aslında dış ticaret verilerinden büyümeye ilişkin iki gözlem üretmek mümkün. Birincisi net talep etkisi (net ihracat). Yılın ilk dört ayında ihracatın ithalattan daha yüksek hızda artması bu tür talep etkisinin devrede olduğunu ve büyümeyi takviye ettiğini gösteriyor.  Bu yumuşak inişe katkı yapacak bir gelişme.

İkinci ise bunun  tersini söyleyen bir gözlem. Net ihracatın önde koşuyor olması iç talebin (harcamaların) çok zayıf olduğunun,  ithalatın bu nedenle fazlasıyla yavaşlayıp geride kaldığının işareti olarak okunabilir. Bu doğru bir gözlem ve  net ihracattan kaynaklanan talep çekişinin geçici bir durum olduğuna işaret ediyor.  Geçici nitelikte  de olsa mevcut net ihracat çekişinin büyümede olası bir sert inişin önünde önemli bir fren işlevi gördüğünü söylemek mümkün.  

Yılın ilk yarısının dolaylı açıklayıcılar kullanılarak çekilen resmi  sert düşüşten  çok yumuşak iniş tezine  destek veriyor gibi görünüyor. En azından ben resmi böyle okuyorum.  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018