“İnsan” olmak, akıllı olmaktan zor mu?

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Jeff Bezos’un bir anısı

“Yazları dedemin Texas’taki çiftliğinde geçirirdim. Çiftlikteki her işe yardım ederdim.   Örneğin, yel değirmenlerinin tamiri, sığırların aşılanması gibi.  Dedemlerin üye olduğu bir Karavan Kulübü vardı. Kulüp, her yıl Amerika ve Kanada’da gezi düzenlerdi; dedemler de katılırlardı. Ben de onlarla gezerdim. O yılki gezide 10 yaşında idim. Arabanın arkasındaki koltukta oturuyordum. Arabayı dedem sürüyordu. Anneannem de yanında oturuyor ve sürekli sigara içiyordu. O yıl bir kamu spotu  görmüştüm. 'Sigaradan her nefes,  ömrünüzden 2 dakika alıyor' diyordu. Hemen bir hesap yaptım. Önde oturan anneannemi dürttüm ve şöyle dedim: 'Yaptığım hesaba göre içtiğiniz sigaralarla ömrünüzden 9 yıl harcadınız.'

Çocuk aklımla onlardan bir takdir bekliyordum. 'Aferim sana, ne akıllı çocuksun sen öyle. Nasıl da hesapladın?' diyeceklerini sanıyordum. Öyle olmadı. Anneannem hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Dedem ise arabayı kenara çekip durdurdu. Benim tarafıma gelip kapıyı açtı, inmemi bekledi. Sonra da birlikte arabanın arkasına gittik. Sanırım beni ilk kez azarlayacaktı. Ama o öyle bir süre sessiz durdu ve gayet sakin şöyle konuştu. 'Jeff, nazik ve iyi huylu olmanın akıllı olmaktan daha zor olduğunu bir gün sen de anlayacaksın.'

Amazon’un kültürü nazik mi?

Yukardaki ifadeler, Amazon şirketi kurucusu Jeff Bezos’un Princeton Üniversitesi 2010 yılı mezunlarına yaptığı konuşmadan. O Bezos ki, internetin yılda  % 2300 büyüdüğünü görünce içinde uyanan isteğe karşılık vererek, iyi para kazandığı işini bırakıp internet üstünden kitap satışına başlamış. Kurduğu şirket Amazon, bugün bir dev.  Bezos, şüphesiz akıllı birisi. Ancak kurduğu şirkette çalışma ortamının hiç de nazik olmadığı iddia ediliyor.

The New York Times gazetesinde yayınlanan makalede (Inside Amazon: Wrestling)

Big Ideas in a Bruising Workplace, 5 Ağustos, 2015) Amazon’daki şirket kültürü şiddetli biçimde eleştiriliyor. Şirket için şunlar söyleniyor: Çalışanların, toplantılarda birbirini acımazsızca eleştirmesi bekleniyormuş. Gece yarısı gelen elektronik postalara cevap vermesi isteniyormuş; eğer cevap gelmezse, telefon mesajı ile hesap soruluyormuş. Çalışanlar, birbirlerini yöneticilerine gammazlıyormuş. Bunu nasıl yapacakları telefon rehberlerinde adım adım tanımlanıyormuş. Yeni işe girenlerin şirkette kalma süreleri 1-2 yılı geçmiyormuş. Kanser, düşük yapma veya özel hayatlarında  yaşadıkları  bir sorun nedeni ile performansları düşenler adil olmayan biçimde değerlendiriliyor ve kendilerini toparlama fırsatı verilmeden kapı önüne konuyormuş. Şirketin eski bir insan kaynağı yöneticisi buna “Kasıtlı Darvinizm” (Purposeful Darwinizm) diyormuş.

Amazon, tam bir kapalı kutu. Her seviyede çalışana bir gizlilik protokolü imzalatılıyormuş. Şirket çalışanlarının, basınla ilişkisi sansürlü imiş. Ancak belli kişilerin basınla konuşmasına izin veriliyormuş. The New York Times yazarları, söz konusu makaleyi hazırlarken buna yakından tanık olmuşlar.

Dijital Taylorizm

Frederick Taylor 20. yüzyılın ilk zamanlarında yaşamış Amerikalı bir mühendis. “Bilimsel yönetim” yaklaşımının kurucusu. Fabrikalarda prodüktiviteyi artırmak için üç ilke benimsemiş ve uygulamış: Karmaşık işlerin  küçük parçalara ayrılması; işçinin yaptığı her şeyin ölçülmesi; ücretin performansa dayandırılması ve yüksek performans gösterene yüksek ücret verilmesi, düşük olanlara yol verilmesi. Bilimsel yönetim ilkelerinin ilk uygulayıcısı bir kapitalist, Henry Ford. Öte yandan siyasal yelpazenin öbür tarafından  bu fikirlere sahip çıkan birisi de, Vladimir Lenin. Lenin, bilimsel yönetimi, sosyalizmin yapı taşlarından birisi olarak tanımlamış. Fabrika’da başlayan Taylorizm, şimdinin dijital dünyasında yeniden gündemde (Digital Taylorism; The Economist; September 12, 2015). Jeff Bezos da hizmet sektöründe ve beyaz yakalı çalışanlar için de bunu uyguluyor.

Sonuç

The New York Times, söz konusu makaleyi yayınlayınca  tarihinin rekor sayıda okuyucu yorumunu almış. Herkes kendi işyerindeki, Amazon’a benzer koşullardan söz etmiş. Demek ki, “Dijital Taylorizm” yaygın bir uygulama.

Bu yaklaşım doğru mu, yanlış mı konusu biraz karmaşık. Rekabetin kıran kırana olduğu bir dünyada prodüktiviteye odaklanmak kaçınılmaz. Öte yandan, kimse kimseyi zorla çalıştırmıyor. Sıcaklığa dayanamayanlar mutfağı terk edeceklerdir. Sorunu, yine pazar sistemi çözecek. Mutfağı fazla sıcak tutarak elde edilen kazanım, mutfağı terk edenlerin yerini doldurma maliyetine eşitlenince bir denge oluşacak. Tabi bir de işin insanlık boyutu var. Jeff Bezoz’un dedesinin lafından esinlenirsek: “insan” olmak, akıllı olmaktan daha zordur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019