Kar, dolu, fırtına ve enflasyon

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Tüketici fiyatlarındaki ortalama artış ile ölçülen enflasyon yılın ilk ayında sıçramış. 2016 yılının ilk ayında yüzde 1.82 olan aylık fiyat artış oranı bu yılın ocak ayında yüzde 2.46 ya yükselmiş. Yıl bazında ise 2017 yılının ilk ayında enflasyon oranı yüzde 9.22 düzeyine çıkmış. Bu sayılar yeni yıla hızlanan bir enflasyonla başladığımıza işaret ediyor. Enflasyon oranının yükselmesinde üretimi ve fiyatlaması doğa güçlerine daha çok bağlı olan tarımsal ürünlerdeki yüksek fiyat artışının önemli payı olduğu anlaşılıyor. TÜİK’ in ana harcama gruplarına göre yaptığı takdimde “gıda ve alkolsüz içkiler” olarak tanımlanan grupta ocak ayı fiyat artış oranı yüzde 6.24. Bu oran öteki gruplardaki sayılara kıyasla biraz ayrık gibi duruyor. Yani özel bir durumu varmış gibi görünüyor gıda grubunun. Eskiler kar yağdı böyle oldu dermiş. Bu sene meteorolojik olaylar ocak ayında gıda ürünleri fiyatını fazlasıyla etkilemiş gibi görünüyor. Enflasyonun bu kadar yüksek olmasında bu yağış ve don sürecinin etkisinin özellikle yüksek olduğu anlaşılıyor.

Gıda grubundaki görece hızlı fiyat artışının iki özelliği var. Aylık yüzde 6.4 olan fiyat artışı öteki grupların aylık fiyat artış oranlarından yüksek. Bu fiyat artışları itibariyle gıda grubunun ötekilerden ayrık bir konumda olduğunu gösteriyor. Bu bir. İkincisi gıda grubunda bu yılın başındaki aylık fiyat artış hızı 2003 yılından bu yana kaydedilen en yüksek artış hızı. 2017 yılı ocak ayında “gıda ve alkolsüz içkiler” grubunun toplam aylık enflasyona katkısı yüzde 1.4 civarında ölçülüyor. Yani, bu grupta fiyat artış oranı sıfır olsa ocak ayı enflasyon oranı yüzde 2’nin altında kalacakmış. Dahası, 2016 yılının tamamında gıda-alkolsüz içkiler grubunun yıllık fiyat artış oranı yüzde 5.65. Yani, yeni yılın ocak ayında bu grupta kaydedilen enflasyon oranı 2016 yılının bütünündeki fiyat artış hızından yüksek. Öte yandan, yeni yılın ocak ayında ölçülen on iki aylık enflasyon oranı (yüzde 9.22) 2016 yılının aynı ayında ölçülen yıllık bazdaki enflasyon oranından (yüzde 9.58) daha düşük. Bu bulgu enflasyondaki hızlanmada kar etkisinin fazla abartılmaması gerektiğine işaret ediyor. Belki başka bir yaklaşım daha açıklayıcı olabilir.

Türkiye’de gıda grubu ürünlerinde üretim alanı (tarla) fiyatlarıyla tüketiciye ulaşan perakende fiyatları arasında ciddi fark olduğu biliniyor. Tarla bazında yapılan üretimde o yılın hasadına bağlı olarak görece daha rekabetçi bir fiyatlama yapıldığı düşünülebilir. Oysa tarımda, çok sayıda üreticinin organizasyon- örgütlenme zafiyetinin de katkısıyla, doğrudan tüccara yapılan satışların olduğu ve burada fiyatları piyasa koşullarından çok tüccarın belirlediği ve bu fiyatların da görece daha da düşük olduğu biliniyor. Tarladan bu şekilde toplanan ürünün pazarlara ulaşmasına kadar birkaç el değiştirdiğini ve bu süreçte fiyatın yükseldiğini de araştırmalar söylüyor. Bu durumda, tarlada daha rekabetçi bir yapıya yakın olan fiyatlamanın mal yola çıktıktan sonra satıcı aktör sayısının azalması, fiyatlama piramidinin daralması sonucunda daha çok tekel-oligopol türü bir fiyatlamaya dönüştüğünü düşünmek mümkün. Başka bir deyişle, tarım alanındaki ticaretin bu şekilde yapılanması nihai tüketiciye önerilen fiyatın rekabetçi tarla fiyatının çok daha yüksek düzeylere ulaşmasına neden olduğu söylenebilir. Bu yapı olumsuz hava koşulları nedeniyle pazara ulaşan ürün miktarındaki azalmayı fazlasıyla fiyatlara yansıtır. Böyle bir ‘piyasa gücü’ vardır.

Kış aylarında gıda fiyatlarında gözlenen orantısız yükselmelerin bu tür bir yapının ürünü olduğu düşünülebilir. Dolayısıyla, sayılar öyle gösterse dahi, kış aylarında gıda ürünlerindeki fiyat artışlarını bütünüyle kara-yağmura bağlamak yanıltıcı olabilir. Bu yanılma en çok da bu alanı düzenleyecek olan politika yapıcıları açısından söz konusu olacaktır. Gıda fiyatlarındaki artışları, yani enflasyonun görece büyükçe bir parçasını, kar dolu fırtına olgusuna havale etmek politikacı açısından en kolay ve suya sabuna dokunmayan bir çözümdür. Oysa bu alandaki çarpık piyasa yapısını dönüştürmek için plan yapmak, politikalar uygulamak daha çapraşık bir iştir. Dahası, bu tür piyasa düzenlemeleri enflasyonu ilgilendirdiği kadar gelir dağılımı vb. gibi değişkenleri de ilgilendirir. Bunların çözümü daha çok politik iktisadın ilgi alanına girer. Burası daha da çapraşıktır. Tehlikelidir de. Kimse ilgilenmez. Kar yağdı böyle oldu diye avunur gideriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018