Reel kesimin güveni nasıl arttı?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Sıfır ile 200 arasında değer alan reel kesim güven endeksi ocak ayında 97'ye inmişti. Bu, 2009'un aralık ayından sonraki dönemin, yani son yedi yılın en düşük düzeyini gösteriyordu. Ama şubatta durum birden değişti. Reel kesimin ekonomiye duyduğu güven arttı, endeks de 97'den 105.3'e çıktı.

Peki bu nasıl oldu, reel kesimin ekonomiye güvenini böyle hızlı biçimde hangi etkenler yukarı itti?

Üç konudaki iyimser yaklaşım ön plana çıkıyor. Bunlardan biri gelecek üç aydaki üretim hacmi. Söz konusu göstergeye ilişkin endeks şubatta tam 20 puan artarak 103.9'dan 123.9'a çıktı.

İkincisi gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı. Bu göstergenin endeksi 16.2 puanlık artışla 111.1'den 127.3'e yükseldi.

Bir diğer gösterge ise genel gidişata ilişkin kötümserliğin önemli ölçüde azalması. Genel gidişat endeksi ocak ayında 73.2 düzeyindeydi, şubattaki endeks ise 93.4 oldu. Artış, 20.2 puan. Tüketici güven endeksinde 100'ün altındaki değerler kötümserliğe işaret ettiği için 73.2'den 93.4'e çıkılması, kötümserliğin azaldığına işaret ediyor.

İşte bu üç konudaki iyileşme, reel kesim güveninin şubatta ocak ayına göre 8.3 puan iyileşmesini sağladı. Ya da şöyle ifade edelim; sözünü ettiğimiz üç konuda ocak ayına göre bir değişiklik yaşanmasaydı reel kesim güven endeksi şubatta 98.2 olacak ve ocakla hemen hemen aynı düzeyde gerçekleşecekti.

Vergi ve kur etkisi

Gelecek üç aya ilişkin üretim hacminin artacağına dönük beklentiyi körükleyen başlıca etken öyle anlaşılıyor ki başta beyaz eşya olmak üzere bazı ürünler için getirilen vergi avantajı. Nisan sonuna kadar geçerli olacak bu avantaj doğaldır ki satışları hızlandırdı ve üretimin ivme kazanmasını sağladı.

Öte yandan döviz kurundaki artış da ihracatçının elini güçlendirmişe benziyor. Bu sayede ihracatta daha fazla sipariş alınmış görünüyor.

Ağırlıkla bu iki etkenin genel gidişata ilişkin olumsuzluğu büyük ölçüde aşağı çektiği anlaşılıyor. Sanayici, genel gidişat konusunda hala kötümser konumdaysa da, iyimserlik düzeyi olan 100'e epeyce yaklaşmış durumda.

Yabancılar ne kaçarcasına çıkıyor, ne gözü kapalı geliyor

Merkez Bankası'nın haftalık olarak açıkladığı yurtdışında yerleşiklerin, hemen hemen tümü yabancı yatırımcılardan oluştuğu için kısaca yabancıların, Türkiye'de menkul kıymet yatırımı yapmak için çok temkinli davrandıkları gözleniyor. Yabancılar yalnızca yeni menkul kıymet alma konusunda temkinli değiller.

Yabancılar, Türkiye'den çıkma konusunda da hiç aceleci davranmıyor, sanki suların durulmasını bekliyorlar.

Köşemizi sürekli izleyen okuyucularımızın neredeyse ezberledikleri, ama her hafta yenilediğimiz bir grafiğimiz var. Merkez Bankası'nın yabancıların hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedindeki net alım-satımlarını ve ilgili dönemde ortalama dolar kurunun hangi düzeyde oluştuğunu gösteren grafik.

Yabancılar bugünlere göre çok çok düşükken, kasım ayında 3.23'lük ortalama kurdan 2.6 milyar dolarlık çıkış gerçekleştirip sonrasında adeta beklemeye başladılar. Grafikte çok açık gözlenebiliyor. Çıkış giderek hız kesti ve şubat ayında da artıya geçildi.

Yabancı yatırımcının bu faizi ve bazı hisse senetlerindeki bu fiyatı kaçırmaya hiç niyeti yok da, işte o kurdaki belirsizlik kaygısı yok mu... Bu arada son haftanın verisini aktaralım. Yabancı yatırımcılar geçen hafta 50 milyon dolarlık hisse senedi sattılar, buna karşılık 166 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi aldılar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar