Rio Tinto CEO'suna inanmak güç mü?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Eskişehir'de 20'li yaşların ilk yıllarında yazılarıma yer veren Sakarya Gazetesi'nde düşüncelerimi hâlâ bugün paylaşıyorum. Geride bıraktığımız hafta “İnsasız 350 tonluk kamyonlar” başlıklı bir yazıya yer verdim. Yazıda Rio Tinto'nun CEO'sunun söyleşisinden  alıntılar yaptım.

“Harvard Business Review'in son sayısında Sam Walch' in söyleşisinden nereye gittiğimizi anlamayı öneriyorum” dedikten sonra, ödünç aldığım saptamaları paylaştım:

“... Rio Tinto'nun da 400 milyon ton malzeme taşıyan 66 sürücüsüz kamyonuna yönelik bir 'geleceğim madeni'  projesi var. Her bir kamyon 350 ton geliyor, her biri bir ev büyüklüğünde ve sadece tekerleğinin yüksekliği 2,5 metreden fazla. Bu kamyonlar sayesinde operasyonlarımızı daha verimli biçimde yürütebililiyoruz. Mola verme, işe gelmeme veya vardiya değişmeleri gibi konular söz konusu olmadığı için otomotize edilen filomuz, insanlı filomuzdan yüzde 12 daha iyi sonuç veriyor. Madenlerimizde yol alan bu araçlar geleceğin nasıl olacağının da göstergesi.”

CEO  açıklamasını sürdürüyor: “... Uzaktan operasyon merkezinden 15 demir cevheri madeni, bin 700 kilometrelik demiryolu hattımızı, dört limanımızı, üç enerji tesisimizi ve birçok diğer tesisimizi gerçek zamanlı olarak uzaktan yönetiyoruz.”

Eskişehir'de Deliklitaş Mahallesi Muhtarı'nın yanından ayrıldıktan sonra, parkın içinde yürürken, orta yaş üzerinde, tanıdık gelen ama adını anımsamadığım bir arkadaş gözlerimin içine bakarak, “Dün Sakarya'daki yazını okudum. O maden şirketinin yöneticisinin dediğine inanamadım. Gerçekten gelecek on yıl ne olacak? Bu konuları daha çok yaz. Biliyorum sen yazsan da okuyan pek kalmadı bu ülkede ama yazmayı sürdür; yazmak da bir ibadettir” dedi.

“Haklısınız, yazarın işi  sadece haber vermek ve yorum yapmak değil, okuyucunun işini de kolaylaştırmaktır. Dünya yeni bir dönüşüm yaşıyorsa, biz erişebildiğimiz bilgileri paylaşarak okuyucunun alternatif düşünceler üretmesini kolaylaştırmalıyız” yanıtını verdim.

Hızlı trende düşündüm

Hızlı trene binip İstanbul'a doğru yol alırken parktaki dostun uyarısını uzun uzun düşündüm.

Okuyucu sayısı hızla düşüyor. İnsanlar haber ve yorumların başlık ve alt başlıklarını okumakla yetiniyor. Çoğu insan malumatla bilgiyi karıştırıyor; hatta anlamanın önemi üzerinde hiç düşünmüyor. Yaşananlar yazanları da ayrıntı bilgisi özeninden uzaklaştırıyor. Bilgiye dayalı ve kaliteli fikir üretmenin piyasası giderek kısıtlanıyor. Anlama ve idrak konusuna değer verenlerin sayısı da her geçen gün azalıyor. Bütün bu saptamalar doğruysa, soralım: Okumayanın işini yazar nasıl kolaylaştıracak?

VDMA'nın yayınladığı “Otomasyon ve Üretimi Teknolojileri Dünyası” belgesi elimin altındaydı. Anne Wendel'in yazısını yeni bitirdim: “Robot Birliği' ne (IFR) göre Almanya'ya ürün işleyen sektörlerdeki 10 bin iş yerine 292 robot kullanımı düşmektedir. Yalnızca Kore (478) ve Japonya (314) daha yüksek bir robot yoğunluğuna sahip. Sansasyonel haber başlıklarının tersine, insanların işini elinden alan robotlara ilişkin endişeler yersiz. Bu durum örneğin Alman otomobil sanayinde  görülüyor: Robotların büyük arayla en büyük müşteri sektörü olan bu sanayide Almanya'da 2010'dan 2014'de kadar yüzde 15'lik bir artışla birim sayısı 92 bine ulaştı. Aynı zaman aralığında çalışanların sayısı da yüzde 10 artışla 775 bine yükseldi.”

İnsan ile makinenin birlikte çalışabilme alanı giderek genişliyor. 

Robotlar sensörler yardımıyla daha güvenli hale geliyor; koruyucular olmadan kullanılabiliyor.

Robotik ve otomasyon, robotik, entegre birleştirme çözümleri ve endüstriyel görüntü işleme teknikleri üzerine odaklanmış durumda, çok hızlı gelişmeler yaşanıyor.

Yazan kadar okuyucu sorumluluğu

Gelişmeleri keşfetmek, tanımlamak ve iletişim kurarak yakalamak için yazan kadar okuyucunun da sorumluluğu var. Yazan, ayrıntı bilgisini edinmeli, olgunun bileşen ve bağlamlarını iyi analiz etmeli ve yansıtmalı. Okuyucu da, önce okuma sabrı göstermeli, sonra da söylenenleri hemen benimseme yerine farklı kaynaklardan zenginleştirmeli ki çağı yakalama yolunda ciddi bir ilerleme sağlayabilsin.

Halkımızın anlatımıyla “Ev buzağısından okumuz olmaz” diyelim, bizim yazdıklarımıza önem vermek isteyenlere başka kaynak önerelim: VDMA'nın sözünü ettiğimiz belgesini okuyun, Endüstri 4.0'ın hangi ayrıntılarda ilerlediğini göreceksiniz; çok küçük parçalardan 350 tonluk kamyonların insansız kullanılmasına uzanan gelişmelerden haberdar olalım. Sadece haberdar olmak da yetmez, kendimizden başlayarak hemen harekete geçerek uyum sorunlarımızı aşalım.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar