TCMB ve Moody’s ve Fitch

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Seçim öncesinde son dönemece girdik sayılır. Tüm dikkatler seçime odaklanmışken ekonomiyi biraz geriye atmış gibi bir görüntümüz var. Hafta içinde yeni bir veri gelmedi. Ama açıklaması bol bir hafta oldu. Önemi açısından ilk sırayı TCMB Para Politikası Kurulu’nun açıklaması alıyor kuşkusuz. Aynı günlerde kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen açıklamalar da var. Bir gün arayla önce Moody’s ve ardından da Fitch kendi değerlendirmelerini açıkladılar. Son söylenecek olanı baştan söyleyeyim; bunların tümünde, tabiri mazur görürseniz, “aynı hamam aynı tas” durumu var. 

Moody’s değerlendirmesi salt Türkiye’ye dönük değil. Bizimle ilgili değerlendirme kredi notu Baa olan beş ülkenin oluşturduğu bir grup bağlamında yapılmış. Grubu oluşturan ülkeler Türkiye, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Endonezya. Genel olarak bize daha önce de söylenmiş olan risk unsurları dışında yeni bir durum yok. Aslında risk durumuna göre bu beş ülkenin sıralanmasında da önemli bir değişme olmadığı söylenebilir. Biz ve Brezilya yine ilk iki sırayı paylaşıyoruz. Türkiye bu kez ilk sıraya çıkmış. Risk unsuru da yine FED’in beklenen faiz yükseltmesine karşı direnç olarak ifade ediliyor. Biz direnci en düşük yani FED kararından en çok etkilenecek ülke olarak öteki ülkelerden ayrılmışız.

Dış finansman ağırlığının getirdiği riskten başka bir de siyasi risk sayılmış. Gördüğünüz gibi Moody’s değerlendirmesinde öncekilere göre önemli bir değişiklik yok. Fitch’in değerlendirmesi bugün (Perşembe) İstanbul’da yapılacak olan ‘Fitch’in Yıllık Türkiye Konferansı’na sunulmak hazırlanmış raporda yer alıyor. Raporda Türkiye ekonomisine dönük analiz ve değerlendirmeler de var. Risk değerlendirmesinde önceki görüşlerden önemli bir fark yok. Malum, Fitch bize karşı biraz daha yumuşak yaklaşan bir kurum. Nitekim görece daha dengeli bir yaklaşımı var. Risklerimizin yanı sıra bunları dengeleyen güçlü yanlarımıza da dikkat çekilmiş. Risk olarak da yine dış finansmana olan yoğun bağımlılığımızın altı çiziliyor. 

Dikkat ederseniz hem Moody’s in hem de Fitch’in değerlendirmelerinde öncekiler göre önemli bir değişiklik olmadığına vurgu yapıyorum. Söz konusu risklerde biz bir fark yaratamadığımız sürece bize dönük değerlendirmede bir değişiklik olmamasını da doğal karşılamalıyız diye düşünüyorum.

Aslına bakarsanız TC Merkez Bankası’nın aylık toplantısı arkasından yapılan açıklama için de benzer şeyler söylenebilir diye düşünüyorum.

TCMB Para Politikası Kurulu’nun değerlendirmelerini yansıtan görüş ve kararlarında öncekilere göre önemli bir değişme yok. Merkez Bankası’nın konumu ve kısıtları göz önüne alınacak olursa bir süredir aylık değerlendirmelerinin benzer olmasına şaşırmamak gerekir. 

Merkez Bankası’nın kararlarını iki perspektifte irdelemek doğru olur diye düşünüyorum. Bunlardan birisi TCMB’nin Türkiye ekonomisinin para otoritesi kapasitesiyle ve bu perspektifte yaptığı parasal değerlendirmelerin ürünü olan kararlardır.

İkinci perspektif TCMB’nin uluslararası tablonun bir parçası, bir aktörü olarak yaptığı değerlendirmeyi yansıtan kararlardan oluşur. Yani Banka bir yandan Türkiye ekonomisini bir yandan da küresel koşulları gözeterek değerlendirme yapıp karar almak durumundadır. Burada son dönemde ortaya çıkan bir noktayı dikkate almak gerekir diye düşünüyorum. Bir süredir TCMB her iki perspektifteki hareket ve kararlarında bağımsız bir aktör olarak davranma imkanından yoksundur. Banka salt Türkiye ekonomisine dönük değerlendirme ve kararlarında siyasi otoritenin baskısı altındadır.

Kararlarını bu baskı altında üretmektedir. TCMB uluslararası perspektiften hareketle yaptığı değerlendirmeler ve aldığı kararlarda ise ABD Merkez Bankası’nın izlediği para politikasının baskısı altındadır. ABD para politikasında öngördüğü sıkılaştırmayı erteledikçe Merkez Bankası’nın üzerindeki baskı devam edecektir. 

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun ekim ayı toplantısı sonrasında yaptığı açıklamanın öncekilerden çok farklı olmamasının nedeni bu baskı ve kısıtlardır. Seçim sonrasında içerideki baskının, büyük olasılıkla yılbaşı sonrasında da dışarıdan gelen baskının gevşemesini ve TCMB’nin hakiki bir para otoritesi gibi davranmaya başlamasını bekliyorum, Umarım yanılmam. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018