Ulusal Süt Konseyi'nin içi boşaltıldı

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN aey@dunya.com

TARIM DÜNYASINDAN / Ali Ekber YILDIRIM e-mail:aey@dunya.com Yaklaşık 10 yıl önceydi. Postadan gelen zarfların birinden o dönem Sütaş'ın genel müdürü olan Muharrem Yılmaz ve Tarımsal Projeler Koordinatörü Mehmet Açıkgöz' ün imzasını taşıyan bir rapor çıktı. Raporda Türkiye'de hayvancılık ve süt sektörünün sorunlarının çözümü için "Ulusal Süt Konseyi"nin kurulması öneriliyordu. Çok detaylı bir çalışmaydı. Konseyin amacı, organları, oluşturulacak komiteler, süt fiyatının belirlenmesi, süt fonunun oluşturularak piyasaya gerektiğinde müdahale edilmesi ve daha birçok konu ayrıntılı olarak ele alınıyordu. Bu öneri dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp'e sunuldu. Gökalp, yakından ilgilendi. Sektörün taraflarını çağırarak görüşlerini aldı. Bu konuda bir çalışma grubu oluşturuldu. Kanun taslağı bile hazırlandı. Fakat, bu taslak bir türlü yasallaşamayınca konsey kurulamadı. Daha sonra görevler değişti; bakanlar, bürokratlar geldi, geçti. Ulusal Süt Konseyi'nin kurulması fikri değişmedi. Muharrem Yılmaz ve arkadaşları işin peşini bırakmadı. Üretici, sanayici ve kamu kesimi her fırsatta böyle bir konseyin kurulmasının gerekliliğini dile getirdi. 2006'da çıkarılan Tarım Yasası'na ürün konseylerinin kurulması yönünde bir madde konuldu. Fındıktan pamuğa, zeytinyağından turunçgillere kadar birçok üründe konseyler kurulmaya başlandı. Ulusal Süt Konseyi'nin kurulması çalışmaları da yeniden hız kazandı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan "Ulusal Süt Konseyi Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik Taslağı" geçen yılın sonunda tartışmaya açıldı. Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve diğer üretici örgütleri, Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) taslak üzerinde çalıştı. Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü'nün koordinasyonunda yapılan 4 toplantıda taraflar görüşlerini ve önerilerini ortaya koydu. Zaman zaman sert tartışmalar yaşandı. Yönetmeliğe son şeklin verildiği toplantı geçen hafta Ankara'da yapıldı. Birçok konuda uzlaşma sağlanmasına rağmen, Ulusal Süt Konseyi'nin süt fiyatlarını belirlemesi, piyasayı düzenlemesi, tüketimi artırıcı çalışmalar yapması, konseyde temsil şartları gibi temel konularda sanayici ile üretici örgütleri arasında uzlaşma sağlanamadı. Sanayiciler, konseyin fiyat belirlemesini, piyasaya müdahale etmesini, oluşturulacak fon ile tüketimi artırıcı çalışmalar yapılmasına karşı olduklarını açıkça ifade ettiler. Üretici örgütleri ve konseyin fikir babası Sütaş temsilcileri ise, fiyat ve piyasa istikrarının sağlanmasında etkin olmayacak bir konseyin ölü doğacağını savundu. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, yönetmeliğe son şeklini vererek Resmi Gazete'de yayınlayacak. Üretici örgütleri, fiyatın belirlenmesi ve piyasanın düzenlenmesi de dahil 4 temel konuda çekincelerini bakanlığa bildirdi. Sütaş yöneticileri de gelinen noktada tam bir düş kırıklığı yaşıyor. Yaklaşık 10 yıl boyunca emek verdikleri ve ülke gündeminde tuttukları Ulusal Süt Konseyi'nin bu şekilde içinin boşaltılmasını herhalde hiç beklemiyorlardı. SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'a göre, fiyat belirleme konusu çok hassas. Ülke genelinde tek bir fiyatın belirlenmesi ve bir süre sonra bu fiyatın kırılması durumunda, konseyin ciddi zarar göreceğini düşünüyor. "Kervan yolda düzülür" mantığı ile konsey kurulduktan sonra fiyat konusunun tekrar ele alınabileceğini söylüyor. Bütün bu tartışmalar ekonomik bir gerekçe gösterilmeden çiğ süt fiyatlarının düşürüldüğü bir dönemde yaşanması Ulusal Süt Konseyi'nin önemini bir kez daha gösteriyor. Sanayici, 'piyasada fazla süt var, pazarlayamıyoruz bu nedenle fiyatı düşürüyorum" dediğinde üreticinin yapacağı bir şey yok. Çünkü sütü işleyecek bir tesisi yok. Süt stoklanacak bir ürün de değil. Bu nedenle yıllardan beri piyasa ve fiyat istikrarı sağlanamıyor. Sektörün tüm taraflarının yer aldığı konseyin sütte fiyat ve piyasa istikrarını sağlayacak bir kurumsal yapı olması bu nedenle çok önemliydi. Oluşturulmak istenen süt fonunun da bu amaçla kullanılması düşünülüyordu. Piyasada süt fazlası olduğunda süt fonu kaynakları ile piyasadan çekilerek süt tozu veya süt ürünleri yapılacaktı. Fiyatlar aşırı yükseldiğinde ise piyasaya sürülerek fiyat istikrarı sağlanacaktı. Süt tüketimini artıracak tanıtım ve kampanyaların yapılması öngörülüyordu. Fakat son şekli verilen yönetmeliğe göre kurulacak Ulusal Süt Konseyi'nin bunları yapacak ne yönetim gücü ne de kaynağı olacak. Sütte her şey eskisi gibi devam edecekse konseye ne gerek var?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar