Kamuda denetimi Sayıştay yerine bağımsız denetim kurumları yapmalı

TBMM Sanayi Komisyonu Başkanı Nihat Zeybekçi, devletin içindeki bir kurumun (Sayıştay) devleti denetlemesi yerine, bağımsız denetim kurumları tarafından denetlenmesinin çok daha etkin olacağını söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Canan SAKARYA

ANKARA - Meclis Sanayi Komisyonu Başkanı AK Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekçi, enerji yatırımcısına verilen lisansların tüm izinleri kapsaması gerektiğini belirterek,  yatırımcının önündeki bürokratik engellerin kaldırılmasını istedi. Zeybekçi, yatırımcının pinpon topu gibi bakanlıklar arasında gelip gitmek zorunda kaldığını söyledi. 

Zeybekçi, hızla artan elektrik talebi nedeniyle Türkiye’nin geçen 10-15 yılda doğalgaz çevrim santrallerinden yana yaptığı tercihi artık nükleer, rüzgar ve termik santrallerden yana yapması gerektiğini belirtti.  Meclis Sanayi Komisyonu Başkanlığı görevini bu yasama yılında üstlenen Denizli Milletvekili Nihat Zeybekçi, Ankara Temsilcimiz B. Ferit Parlak ile arkadaşımız Canan Sakarya’nın sorularını yanıtladı. 

> 2014 Bütçesinin görüşmelerine bu yıl Sayıştay raporları tartışması damgasını vurdu. Eksik raporlar bütçeyi gölgelemez mi? 
Hiçbir milletvekilinin veya komisyonun istediği hiçbir bilgiye ulaşamaması gibi bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin her kurumundan, her makamından, bütün KİT’lerinden, genel müdürlüklerinden istediği her türlü bilgiye ulaşma imkanına sahip. Sayıştay’ın yapması istenen denetim, milli iradenin temsilcisi olan milletvekilleri ya da oluşturacakları komisyonlardan daha güvenilir bir denetim mi yani? TBMM denetim mekanizmalarının bu konularda yeterli olduğunu düşünüyorum, KİT’lerin, diğer kurumların denetimi bence Sayıştay yerine bağımsız denetim kurumları tarafından yapılmalı. Türkiye artık evrensel standartlara geçmeli, bağımsız denetim kurumlarına itibar etmeli, oralara yönelmeli. Devletin içindeki bir denetim kurumunun devleti denetlemesi yerine, bağımsız denetim kurumları tarafından bu denetimin çok daha etkin yapılabileceğini düşünüyorum. Örneğin, belediyeler Sayıştay tarafından denetleniyor ama bir belediyenin üç tane yeminli mali müşavir tarafından onaylanmış hesaplarının çok daha iyi denetlenmiş olacağına inanıyorum. Bu yeminli mali müşavir ya da bağımsız denetim kuruluşları olabilir. 

> ABD Merkez Bankası FED tahvil alımlarında 10 milyar dolarlık bir azaltmaya gitme kararı aldı. Dışarda bu gelişmeler olurken, gelecek yıl Türkiye iki önemli seçimi yaşayacak. 2014 yılı için öngörüleriniz nelerdir? 
Türkiye dış dünyadaki finans piyasalarındaki gelişmelerden bağımsız bir ülke değil ama, çok etkilenen bir ülke de değil. Çünkü kendi dinamikleri ve özellikleri var. Ben Türkiye’nin 2014’teki büyümesinin hedeflenenin çok daha üstünde olacağını yılın ikinci yarısıyla başlayan süreçte canlanacağını ve yukarı doğru gideceğini düşünüyorum. 2002’den bu yana AK Parti iktidarları seçimlerle ilgili ek bir mali program uygulamadı. Hiçbir zaman için ‘piyasalara biraz daha para verelim rahatlasın’ şeklinde bir anlayış benimsenmedi ve başarılı oldu. 

> Bu dönemde  Bakanlar Kurulu’na sunulan Doğalgaz Piyasası Kanun Taslağı komisyona gelecek.  Doğalgazda nasıl bir piyasa oluşturulmalı. Son yaşanan elektrik kesintilerini de dikkate aldığınız da atılması gereken adımlar neler? 
Türkiye çok başarılı bir şekilde enerji dağıtımını özelleştirdi. Bu alanda dünyanın en başarılı ülkelerinden biri. Türkiye son 10 yılda enerji üretiminde, özel sektörün payını yüzde 20’lerden yüzde 60’a çıkardı. Ama maalesef doğalgaz çevrim santralleri çok daha fazla arttı. Diğer alanlardan rüzgarda başarılı oldu neredeyse sıfırdan 3 bin MW’a gelen bir rüzgar enerjisi kapasitesine ulaştı. Jeotermal enerji ile gelişmeler var ama bunlar tabii ki son derece kısıtlı kalıyor. Türkiye enerji üretiminde doğalgaza bağımlılığını azaltırsa, bugünkü sıkıntılar çok daha az yaşanacaktır. Türkiye cesaretli bir şekilde önümüzdeki 10 yılda yenilenebilir enerji kaynaklarından ürettiği elektriği yüzde 30’un üzerine çıkaracak. Türkiye’nin burada atacağı asıl adım enerjide kendi öz kaynaklarına doğru yönelmek. Termik santraller önemli dünya bunu başarıyla yapıyor, ABD enerjisinin yüzde 40’ını kömürden üretiyor. Bunu da çevreye doğaya minumum zarar vererek, karbondioksit salınımlarını minimize ederek  yapıyor, bunu biz de yapabiliriz. Nükleerde çok cesur adımlar atmak zorundayız. Türkiye yaşadığı sıkıntıları ancak böyle aşar. Nükleerde ne kadar yapabilirsek yapalım önümüzdeki 10-15 sene içinde toplam enerji üretim ve tüketimimizin yüzde 10’unu ancak sağlayabiliyoruz. Bugün elektrik üretiminde özel sektörün payı yüzde 20’den yüzde 60’a yaklaşırken bu doğalgaz ile oldu. Yüzde 60’ı biz kendi öz kaynaklarımızla, yani termik santrallerle, nükleer ve diğer yenilenebilir kaynaklarla sağlayabilirsek, çok daha başarılı olacağız. Kamunun dağıtımda olduğu gibi enerji üretiminden çıkması lazım. O zaman bu sıkıntılar yaşanmayacaktır. Türkiye bugüne kadar ıskaladığı çağları yeni dönemde yakalamalı, özellikle yenilenebilir enerji, solar, rüzgar teknolojileri ile enerji depolama kabiliyetinin geliştirilmesiyle ilgili yeni teknoloji üstleri kurmalı. Yeni patentler geliştirmeli yeni buluşlar yapmalı. Türkiye geçtiğimiz 10-15 yıllık süreçte elektrik enerjisini üretmede en kolay olan doğalgaz çevrim santrallerine girdi. Hızlı artan talebi karşılamak için yaptığı bu tercihi nükleere, rüzgara, termik santrallere doğru yapmalı.  

> Yenilenebilir enerjide yeni teşviklere ihtiyaç var mı? Mesela güneş yatırımları çok pahalı. Dünyada da çeşitli destekler veriliyor...
Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili Türkiye’nin kendi teknolojisinin sahibi  olması konusunda teşvik edilmesine kesinlikle katılıyorum. Ama üretilen elektriğin satın alınmasıyla ilgili garantilerin verilmesi noktasında şu anda teşvikleri gerekli görmüyorum. Çünkü talep var. Çok büyük yatırım yapmaya hazır bir potansiyel var, niye teşvik vereyim. Almanya büyük  Almanya güneş enerjisinde inanılmaz teşvikler verdi ve başına bela aldı. Şimdi başa çıkamıyor, açıklar veriyor. Türkiye bu yanlışı gördüğü için teşvikle ilgili herhangi bir şey düşünmüyor. Rüzgarla ilgili, yerli teknoloji kullanımına dönük teşvikler var ama satarken serbest piyasa, ihtiyacı yoksa ‘almıyorum’ diyebilir. Özel sektörün yatırımları anlamında Türkiye hala çok cazip. Türkiye bu yatırımı yaparken de ihtiyaç duyduğu teknoloji ve finansmanı üretmek zorunda. Ülke olarak bir şekilde enerjimizi sağlayacağız. Burada Türkiye’nin ıskalamaması gereken bu teknolojiye kendisinin sahip olması. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili Türkiye kendi teknolojisini, rüzgar santrallerini, solar teknolojisini üretmeli. Türkiye 3. nükleer santralini mutlaka kendi teknolojisi, kendi özel sektörüyle yapmalı. 

> Komisyonda bir süredir bekleyen ve nişasta bazlı şekerde kota artırımını içeren Şeker Kanunu Tasarısı var. Tartışma yaratan tasarıya ilişkin görüşleriniz nelerdir? Ne zaman Komisyon gündemine almayı planlıyorsunuz? 
Benim şahsi görüşüm Türkiye artık şekerle ilgili cesur bir adım atmak zorunda. Türkiye’de sağlıksız bir yapı olduğuna inanıyorum. Şeker pancarı üretimi, tarım ve çiftçi, şeker endüstrisindeki istihdam tamamen korunarak, hatta artırılmak şartıyla çiftçi şu anda aldığı destekten çok daha fazlasını alarak, ürettiğinden çok daha fazlasını üretebilir. Halka dayatılan iki üç misli pahalı şeker, dünya standartlarında bir fiyatla sağlanabilir. 

>  Şeker pancarı üretimine devam edilmeli diyorsunuz.  
Tabii ki, Türkiye şeker pancarı üretmeli, stratejik bir ürün olarak görüyorum. Türkiye bunu desteklemeli. Şeker pancarı, pamuk, buğday, zeytin gibi ürünler ne pahasına olursa olsun destelemeli, üretim korunmalı. Bugün dünyanın en büyük  ekonomik gücü olan ABD pamukta, mısırda  ve buğdayda en büyük üretici ve inanılmaz bir destek veriyor. Benim şahsi görüşüm Türkiye’nin şekerde çok cesur ve güçlü bir adım atması  gerekiyor. Bazı alanlarda kotalar yaratmışız. Sadece şekerde değil, früktoz, glikozda kotalar var, bunlar milletin menfaatleri doğrultusunda tekrar  gözden geçirilmeli. Kendi üreticimizi kendi sanayimizi dünya piyasalarına hazır hale getirmemiz lazım. 

> Kotalar nasıl değiştirilmeli, şeker pancarı kotası mı nişasta bazlı şeker kotaları mı kaldırılmalı? Çalışmak lazım, şimdi birşey söylemek istemiyorum. Aklın yolu bir bunu herkes biliyor. Tasarı konuşularak tartışılarak belli bir noktaya getirilir. Yerel seçimlerden sonra nisan mayıs aylarında tasarı komisyon gündemine gelebilir. 

> Suriyeli sığınmacıların iş gücüne dahil edilmesi şeklinde iş dünyasından gelen talepler var. Bunu doğru buluyor musunuz? Türkiye’ye dışarıdan işgücü getirmek noktasında henüz erken. Türkiye son 30 yılda belki yüzde 15 civarında köyden kente göçü yaşadı. Şu anda yüzde 25 civarında kırsalda yaşayan insan var. Türkiye bence bunu kaldıracak durumda değil.  Sığınmacıların başımızın üzerinde yeri var bakalım, ihtiyaçlarını karşılayalım, ağırlayalım, ama  iş gücü piyasamıza onları sokmak doğru olmaz, vatandaşlığa geçirip tamamen kabul ettiysek eyvallah ama geçici olarak geldiler. Yarın göndereceğiniz zaman ne olacak.  Türkiye’de işgücü piyasasını bozarsınız.

‘Bürokrasideki tıkanıklık giderilsin’

> Komisyonun önümüzdeki günlerde gündeminde hangi konular yer alacak? 
Ocak ayında yenilenebilir  enerji kaynaklarıyla ilgili bir gezimiz olacak. Denizli’de jeotermal ve  rüzgar alanlarını gezeceğiz. Bizim Komisyon olarak rahatsızlıklarımız var, özel sektörün önünde engeller bulunuyor. Şu anda özel sektöre bir alanı 100 MW kurulu güç oluştur diye lisansını veriyorsunuz. Ama verdiğiniz  lisans hiçbirşey ifade etmiyor, bu lisansı yatırımcı alıyor, Çevre, Orman, Milli Savunma ve Kültür Bakanlıkları ile DSİ’ye gidiyor. Böyle bir yapı olur mu? Devlet lisansı veriyorsa lisansın arkasında tüm izinler alınmış olarak lisans vermesi lazım. Bizim komisyon olarak bürokrasideki  tıkanıklığın giderilmesini istiyoruz . Devlet politikası belli. 20-25 bin MW civarında rüzgar enerjisi üretmek  istiyoruz. Bu alanlar belirlensin, bununla ilgili devlet tüm çalışmaları yapsın, izinlerini oluştursun, verilemeyecek olan yer verilmesin ama, vatandaşa lisansı verip bakanlıklar arasında pinpon topu gibi dolaştırmaya hakkı yok.

‘Esnaf bazlı alışveriş sistemi önemli’

> Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın alışveriş merkezleriyle ilgili taslağı önümüzdeki günlerde komisyon gündemine gelecek, yeni düzenlemede konusunda ne düşünüyorsunuz?
 Dünya alışveriş alışkanlıklarında 15-20 yıldır büyük geniş alanlardan, daha özel dükkan alanlarına doğru bir dönüş söz konusu.  Bizim geleneksel alışkanlıklarımız var, bakkalı kasabı şarküteriyi severiz. Bu iki faktörü de kucaklayan bir çözüm bulmak gerekiyor. Devasa alışveriş merkezleri şehir dışlarına çıksınlar kendilerine bambaşka bir dünya yaratsınlar bu olur. Ama şehirlerimizin bir insan kimliği olmalı, esnaf bazlı alışveriş sisteminin şehirlerimizin insan kimliği için önemli bir iskelet olduğuna inanıyorum. Bunun iyi tartışmamız ve karar vermemiz gerekiyor. 

>>Zeybetçi’nin dikkat çektikleri

Ferit B.PARLAK

Uluslararası İlişkiler bölümünden yüksek lisansa sahip Zeybekçi’yi 2000’li yılların başında Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği Başkanlığı görevini yürütürken, yaptığı ihracat endeksli çalışmalar ve ihracata dayalı büyüme konusundaki açıklamalarıyla tanıdık. 2004-2011 tarihleri arasında Denizli Belediye Başkanlığı görevini üstlenen Zeybekçi ile önceki gün yaptığımız sohbette siyasi gelişmeleri, yerel seçimleri, sanayicinin sorunlarını ve Türkiye’nin sektörel önceliklerini konuştuk. Zeybekçi’nin, “Kamuda denetim Sayıştay yerine bağımsız denetim kurumları tarafından yapılmalı”, “2014’in ikinci yarısından itibaren büyüme hedeflenenin üzerine çıkacaktır”, “Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarında mutlaka kendi teknolojisini üretmeli”, “Türkiye geçtiğimiz 10-15 yılda doğalgaz yönünde yaptığı tercihi artık yenilenebilir enerjiye kaydırmalı.”, “Enerji yatırımcısı elinde lisansıyla bakanlıklar arasında pinpon topu gibi dolaştırılmamalı.”, “Türkiye şeker pancarı üretimini sürdürmeli” şeklindeki cümleleri hükümetin 2014 yol haritasında enerjiye daha da ağırlık vereceğinin sinyalini veriyor. 

Bu konularda ilginizi çekebilir