Ergin: Danıştay'ın kararı sorunlu

Bakan Ergin, Danıştayın farklı katsayı uygulanmasına yönelik itirazını eleştirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yargı organının idari işlemlere ilişkin yapacağı denetimin, "hukukilik denetimi" ile sınırlı olduğunu, Danıştayın, son katsayı kararları ile "yerindelik havası, atmosferi" oluşturduğunu belirtti.

Ergin, NTV'de katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Danıştayın YÖK'ün farklı katsayı uygulanması kararının yürütmesini durdurma kararını" değerlendiren Ergin, "YÖK'ün yapacağı işlemlere kendisinin karar vereceğini, mahkeme kararlarının da eleştirilip, değerlendirilebileceğini" vurguladı.

Sadullah Ergin, Anayasanın 125. maddesi gereğince idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olduğunu, aynı maddede denetimin nelerle sınırlı olacağının da belirtildiğini dile getirerek, Anayasanın 125/4. maddesine göre yargı organlarının yetkisinin sadece "idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı olduğunu" bildirdi.

"Yargı organının yapacağı denetim, hukukilik denetimidir. Danıştayın son kararları, adeta bir yerindelik havası, atmosferi oluşturuyor" diyen Bakan Ergin, sözlerine şöyle devam etti:

"1998 yılında YÖK kararıyla 0,3-0,8 kuralı konuluyor. Bir işlemi tesis eden makam, kural olarak onu değiştirmeye, geri almaya muktedirdir. Bu kuralı koymuş olan kurul, 1998'de koyduğunda bir problem görülmedi, onu kaldırdı. Ama 2009'da Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi. YÖK, 0,15-0,13 katsayı aralığı getirdi, bunun da yürütmesi durduruldu. Burada 'acaba oranların miktarı mı uygun değil, yerinde değil, şu kadar olursa yerinde olur' gibi adeta idari işlem yapar gibi, yürütenin yetkilerine müdahale gibi bir algı oluşuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Bangolar yargı etiğinde, 'tarafsız olmak yetmez, aynı zamanda tarafsız görünmekte, tarafsız algılanmak da zorundasınız' deniliyor. Türkiye'nin geniş kesiminde bu kararlar nasıl algılanıyor? Anayasanın 125. maddesinin 4. fıkrası çok açık, hukukilik denetimi yapılmalı, yerindelik olmaz. İdarenin takdir yetkisini sınırlayacak kararlar alınamaz, idari tasarruf gibi kararlar üretilemez. Anayasanın 125. maddesi ve BM Bangolar Yargı Etiği İlkeleri açısından ben bu kararı sorunlu görüyorum."

Bakan Ergin, yürütmesi durdurulan 0,13-0,15 aralığındaki katsayı kararının kendisine göre uygulanmasının artık mümkün olmadığını da belirterek, idari ve anayasal bir kurum olan YÖK'ün yapacağı farklı düzenlemeler olabileceğini kaydetti.

"61 Anayasası'nın altına imzamı atıyorum"

"Yargı Reformu Strateji Belgesi, Birleşmiş Milletler Bangolar yargı etiği kriterleri, Venedik Komisyonu kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatları ışığında hazırlanan taslaktır. Bu, benim işime gelenleri düzenlediğim metin değildir" diyen Ergin, şunları kaydetti:

"Başkanvekilimiz Özbek'in açıklamalarına gelince, 61 Anayasası 'özgürlükçü anayasa' diye takdim edildi. Adalet Bakanı olarak, derhal 61 Anayasası'na göre yapılacak bir HSYK düzenlemesinin altına imza atıyorum. 61 Anayasası'nın, kurulun geniş tabanlı oluşturulması ilkesini benimsemiş yapısı var. AB'nin Venedik Komisyonu, istişare ve ilerleme raporlarında da HSYK'nın dar kapsamlı, yargının tamamını temsil etmeyen, kararlarına karşı itiraz ve yargı denetimi olmayan yapısı eleştiriliyor. 61 Anayasası'na bu eleştirileri yapmak doğru değil. 61 Anayasası'nda HSYK'ya kürsüdeki hakim ve savcının, yasama organının ve Yargıtay'ın üye vermesi var. Sayın başkanvekilimiz bu konuya temas ettiyse biz bu konuda hemen uzlaşıyı sağlarız."

"Anayasa değişikliği olmadan sorun çözülemez"

Bakan Ergin, Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde, Teftiş Kurulunun yargı mensuplarına ilişkin dinlemelerin bağımsız bir kurul tarafından yapılmasını önerdiklerini belirterek, Anayasa'nın 144'üncü maddesine göre hakim ve savcıların görev suçlarına ilişkin soruşturmayı Adalet Bakanlığı dışında yapacak başka bir makamın bulunmadığını, Adalet Bakanlığının bu yetkisinin de Teftiş Kurulu tarafından kullanıldığını söyledi.

"Biz istemesek de bu işlemleri yapmak zorundayız, Anayasa'nın bize yüklediği bir görev nedeniyle" diyen Ergin, "Anayasa'yı değiştirmeden bu yetkiyi kullanmaktan geri duramam. Teftiş Kurulu, Anayasa değişikliği olmadan HSYK'ya bağlanabilir mi? O da mümkün değil bana göre" dedi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarıyla Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulunun çalışmalarının "yargı faaliyeti" olduğu yönünde kararları bulunduğunu anımsatan Ergin, anayasa değişikliği olmadan bu sorunun çözülme şansının bulunmadığını savundu.

Ergin, "Yapılan dinlemelerden şu anda tedirgin misiniz?" sorusu üzerine de "Yasal dinlemelerle ilgili hiçbir tedirginliğim olamaz. Şekil, şartlarına uyulmuş, hakim teminatıyla yapılmış dinleme beni rahatsız etmez. Hiçbir denetime tabi olmadan yapılan denetimler beni de rahatsız eder" yanıtını verdi.

Ergin, askere sivil yargı yolunun açılmasına ilişkin yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinin anımsatılması üzerine de Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı çıktıktan sonra yapılacak çalışmaların değerlendirileceğini ve devam eden soruşturma ve kovuşturmaların durumunun ne olacağı konusunda bir değerlendirme yapamayacağını söyledi.

Savcılarla ilgili şikayetlerin tamamının da değerlendirildiğini, müfettişlerin şikayetçilerle ve konunun muhataplarıyla görüştüklerini ve gerek görürlerse dosyayı Teftiş Kuruluna ya da Yargıtay'a gönderdiklerini anlatan Ergin, savcılarla ilgili şikayetlerde son kararı HSYK veya yüksek yargının vereceğini kaydetti.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir