AB ve Euro Alanı durgunluktan çıkıyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

İki gün önce açıklanan Avrupa Birliği (AB27) ve Euro Alanı (AB17) büyüme oranı rakamları Avrupa’da durgunluğun sona erdiğine ilişkin ciddi işaretler taşıyor. Öyle ki Euro Alanı 18 ay sonra yeniden büyüme ile tanıştı.

Bu köşeyi takip edenler anımsayacaktır, 28 Aralık 2012 tarihli yazımda AB’nin 2013 yılında çok büyüyeceğini, ancak yüksek oranlı büyümeyeceğini, politikacıların aklı selim noktasına geldiği için de, ekonomik krizin 2013 yılında kısmen de olsa aşılabileceğini ifade etmiştim. Araya bir de küçük bilgi sıkıştırmıştık: AB büyürse bu ihracatla olur, bundan dolayı AB’nin dış ticaretinde önemli paya sahip olan ABD’nin performansı da önemli diye yazmıştık.

Açıklanan verilere göre AB ve Euro Alanı ekonomiler yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe göre yüzde 0.3 oranında büyüdü. Doğrusunu söylemek gerekirse bu oran hemen herkesin beklentilerinin üzerinde oldu.  Bu büyümenin iki kaynağı var:

* İhracat

* Tüketim harcamalarındaki artış.

İhracattaki artış sürpriz olmadı. Çünkü AB ihracatında en büyük paya sahip ABD ekonomisinde işler yolunda gidiyor (AB ihracatında ABD’nin payı yüzde 17 dolayında seyrediyor). Bizim için sürpriz olan tüketim harcamalarındaki artış. Bu artışın ana nedeni bankaların tüketime yönelik kredi plasmanındaki artış ile I. Fisher’in borç-deflasyon ilişkisinin alınan önlemler nedeni ile zayıflaması oldu.

Ülke bazında Fransa ve Portekiz beklentilerin üzerinde bir büyüme performans sergilediler. Fransa yüzde 0.5, Portekiz yüzde 1.1 büyüdü. Ancak büyüme oranına en büyük katkıyı Almanya yaptı. AB ve Euro Alanı’nın en büyük ekonomisi yüzde 0,7 oranında büyüyerek hemen her zaman olduğu üzere ortalamayı yükselten ülke konumunu korudu. Hayal kırıklığı yaratan ülkeler ise yüzde 0.2’lik küçülme ile İtalya ve yüzde 0.1’lik küçülme ile İspanya oldu.

Büyüme rakamları AB içindeki iktisat politikası tercihlerine ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi durmakta. Muhafazakar istikrar programlarının savunucusu Almanya hem kendisi hem de istikrar programını sıkı sıkıya uygulayan Portekiz’in büyüme oranını öne çıkartarak, parasal genişleme yanlılarına karşı yeni bir cephe açabilir. Bu karşı duruş rağbet bulur mu? Biraz zor. Çünkü durgunluktan çıkış süresi ile parasal genişleme arasındaki paralellik AB’nin son dönem politikalarında ısrarcı olmasına yeter. Zaten ne bir teori ne de politika uygulaması bugün para arzı arttı, yarın büyürüz demiyor. Bu ilişki belli bir gecikme ile işliyor. Nobel ekonomi ödülü sahibi P. Krugman her ne kadar geçen hafta ki yazısında gözden düşmüş iktisatçı olarak (unperson) kimliklendirdi ise de, M. Fiedman bu ilişkiyi iktisat teorisinde en doğru dürüst açıklayanların başında geliyor.

AB’nin büyümesi Türkiye’nin işine gelir mi? Hem de nasıl. Krizden önce ihracatımızın yüzde 50’sini yaptığımız AB’nin ekonomisinin büyümesi, Türkiye’nin üye ülkelere olan ihracatını artırır. Özellikle son iki ay içinde döviz kuru sepetinde TL’nin değer yitirdiği bir ortam da, bu gelişme Türkiye için fırsat olur. Bundan dolayı AB ile kavga etmek yerine nasıl daha çok işbirliği yaparız, bunun yolunu aramalıyız. Kahrolsun AB sloganı, sokaklar için çekici gelebilir. Fakat üretici için, hükümet için anlamlı bir slogan değildir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019