ABD bilanço dönemi

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi dunyaweb@dunya.com

Facebook bilanço açıklaması ile gelen şok sonrası, piyasanın tepkisi hisse fiyatında yüzde 20 düşüş olarak gerçekleşti, ABD bilanço açıklamalarına bir göz atmak faydalı olabilir. Zira ABD endeksleri yıllardır anlatılan negatif senaryolarına rağmen reel bazda yeni zirve kaydetmeyi başaran az sayıda endekslerin başında geliyor. Tıpkı devamlı çökeceği söylenen doların bir anda değer kazanıyor olması gibi.

Şu ana kadar S&P endeksine dahil şirketlerden 171 tanesi finansallarını açıkladı. Bu şirketlerden 129 tanesi satış beklentilerini ortalama yüzde 1.36 aşarken 42 tanesi beklentilerin altında satış rakamları açıkladı. Öte yandan 153 şirketin hisse başına kat açıklaması beklentileri ortalama yüzde 5.28'i aştı ve sadece 17 şirket beklenti altında kaldı. Henüz bilanço açıklayacak ciddi satıda şirket olmasına rağmen iyi bir performans. Elbette tıpkı Facebook vakasında olduğu gibi piyasa geçmiş dönem rakamlarından ziyade ileriye bakacaktır. Ticaret savaşı belirsizliği bu açından negatif olsa da ana trendi değiştirmesini şimdilik beklemiyorum. Teknoloji sektörü Facebook açıklamasına kadar kar beklentilerini hiç ıskalamayan sektörler arasında geliyor. Diğer iki sektör ise telekomünikasyon ve kamu hizmetleri. Açıklamalarla beraber ABD endekslerinde yukarı momentumun da korunduğunu görüyoruz. Elbette ara düzeltmeler olacaktır ancak tıpkı Nasdaq ve Russell endekslerinde olduğu gibi S&P de yeni zirveler kaydetmeye hazırlanıyor. Bu rallinin 3000 seviyeleri görülmeden sona ermeyeceğini düşünüyorum. Sizler bu makaleyi okuduğunuz sırada ABD ikinci çeyrek büyüme verisi de açıklanıyor olacak. Bu veri Başkan Trump’ın ortalama yüzde 4 büyüme vaadini karşılayacak ilk veri olmaya aday. Ancak daha orta vadeli baktığımızda cari dinamiklerle ABD’nin uzun süre yüzde 4 büyümesi olanaklı görünmüyor. Trump’ın önceki ABD Başkanlarının aksine Fed’in faiz artışlarını eleştirmesinin de bir nedeni bu. Uzun vadeli büyüme iki dinamiğe bağlı hareket ediyor diyebiliriz. Birsi ülkenin demografik dinamikleri, ki ABD göç aldığı sürece diğer ülkelere oranla daha iyi bir dinamiğe sahip, diğeri ise verimlikte gösterdiği performans. ABD şirketlerinin ar&ge harcamalarına baktığımızda ciddi anlamda artış olduğunu görebiliyoruz. Öyle ki 2008 krizinde görülen zirve çok net bir marjla aşılmış durumda. Bu harcamaların bir noktada verimlilik artışına dönüşmesi beklenebilir. Aksi taktirde büyümenin kriz sonrası ortalaması olan yüzde 2-3 bandına sıkışması kaçınılmaz olacaktır. ABD büyümesi ki hala global büyümenin önemli motorlarından bir tanesi, 2009’un ikinci yarısından bu yana aralıksız devam ediyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en uzun büyüme süreci resmi verilere göre 120 ay sürmüştü ve şu anda da bu rekoru tazelemeye doğru gidiyoruz. Avustralya örneğinde olduğu gibi bir ekonominin kısa dönemler içinde resesyona girmesi şart değil ancak girmemesi de çok sık rastlanan bir durum değil. Bu açıdan bakıldığında özellikle gelişmekte olan ülkelerin önünde kendilerine çeki düzen vermek için uzun bir süre olmadığını söylemek doğru olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019