ABD'de neler oluyor?

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Tüm dünya üzerinde etkileri olan Amerikan ekonomisi son çeyrekte %5.7 büyüyerek beklentilerin üzerinde bir performans gösterdi. Özel yurtiçi yatırımları, ihracat ve ithalattaki artış, nihai talebin pozitife dönmesi bu veriyi destekliyor. Ancak ABD'nin başı işsizlik ve bütçe açığı nedeni ile belada.

21 Ocak'ta Başkan Obama'nın başlattığı finansal sisteme yönelik tartışma, sadece ABD'nin 2010 bütçesini, finansal sistemini ve diğer ekonomi verilerini etkilemedi. Tüm dünyayı etkiledi. Borsa endeksleri, petrol fiyatları düştü ve herkes Başkan Obama, yani ABD ne istiyor sorusunu sormaya başladı. Bu arada ABD'nin 2009 yılı son çeyrek büyüme oranı açıklandı ve ABD ekonomisi %5.7 büyüyerek beklentilerin üzerinde bir performans gösterdi.

Bu tartışmaları ve  ABD ekonomisindeki gelişmeleri nasıl yorumlamalıyız? Herhalde önce Obama'nın konuşmasına geri dönmeliyiz. Obama'nın konuşmasından ortaya çıkan unsurlar ana hatları ile şöyle:

· ABD ekonomisi krizden çıkıyor. Finansal kurumların bilançolarında da düzelme var. Ancak yeterli değil. Finansal sistem hala içinde riskler barındırıyor.

· Kriz aşmak için ABD bütçesinden bankalara aktarılan kaynakları geri alacağız. Bunun için bu bankalara yeni vergiler koyacağız.

· Bankaların CEO'larının (şişman kedilerin) aldığı primlere de sınırlamalar getirilecek.

· Bankacılık sektörünün krizin nedenlerinin başında hedge fonlardaki ve özel sermaye fonlardaki aşırı artışlardır.

· Risk iştahındaki artış kavramı abartılmış ve yurttaşların tasarrufları yanlış kullanılmıştır.

· Bunları engellemeye yönelik yasal düzenlemeler yapacağız. Bu düzenlemeler ile ilgili kavga isteyenler için ben kavgaya hazırım.

Obama'nın konuşmasının başında belirttiği bankaların faaliyetlerine sınırlama getirileceği vurgusu, 1930 yılında yürürlüğe giren, ancak 1999'da yürürlükten kaldırılan, ticari bankacılık ile yatırım bankacılığını ayıran Glass-Steagall yasasının benzerini kongreden çıkartma isteğine dayanmaktadır.

Doğal olarak bankacılar bu söyleme karşı çıktılar. Hatta Wall Street'deki büyük şirketlerin ortak kuruluşu olan finansal hizmetler masasının Başkan Yardımcısı S. Talbott, Obama'yı finansal sistemi ve ekonomiyi 1930'lu yıllara geri götürmekle suçladı. Bu tartışmalar Obama'nın düzenlemeleri kongreye götürene kadar uzayacak. Ancak Obama'nın eli altı ay öncesine göre daha güçlü. Çünkü ABD ekonomisinin temel makro ekonomik göstergelerinin bir kısmı beklenenden daha hızlı iyileşiyor.

ABD'de gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) 2009 yılının son çeyreğinde %5.7 büyürken, büyümenin bileşenleri de ekonomideki düzelmeyi teyit eder nitelikte. Son çeyrekte özel tüketim harcamaları %2.0 artarken gayrisafi özel yurtiçi yatırımlar %39.3 arttı. Bu kalem yılın ilk çeyreğinde %50.5 düşmüştü. Olumlu gelişmelerden biriside ihracat ve ithalattaki artış. 2009'un sonu itibari ile ithalat ve ihracatı keskin bir şekilde dipten döndüğü görülmekte. Yurtiçi alımlar ve nihai talepte tümü ile pozitife dönmüş durumda. Reel yurtiçi alımlar son çeyrekte %5.1 artarak, 2004 yılına geri döndü. ABD'li tüketiciler aralık ayında %0.1 oranında reel tüketim harcamalarını artırdılar. Otomobil ve hafif ticari araç satışları ise %11.20 arttı.

Bu olumlu gelişmelere karşı ABD'nin başı işsizlik ve bütçe açığı nedeni ile belada. Aralık ayının sonunda işsizlik oranı %10.0'a ulaştı. Öte yandan tarım dışı ücretli işgücü çalışan sayısı da düşmeye devam ediyor. İşgücü piyasasındaki belki de tek olumlu gelişme çalışma saatlerinin 39 saatten tekrar 40.4 saatte kadar yükselmesi.

ABD'de 2010 yılı bütçe görüşmelerin çetin geçmesini, esasında krize müdahalenin maliyeti tartışması olarak da görebiliriz. Kongre bütçe ofisinin hazırladığı 2010-2020 'Bütçe ve Ekonomiye Bakış' adlı rapora göre 2010 yılında 1.3 trilyon dolarlık bütçe açığını (GSYİH'nin %9.3'ü) 2011 yılında 980 milyar dolara (GSYİH'nin %9.2'si) indirilmesi hedeflenmektedir. Yapılan projeksiyona göre bütçe açığını GSYİH'ye oranı ancak 2020 yılında %3'e inebilecektir (hazırlanan rapora www.cbo.gov.usa <http://www.cbo.gov.usa> adresinden ulaşabilirsiniz.). 

ABD'nin bütçe açığından bu kadar muzdarip olmasının nedenlerinden birisi de kriz sürecinde yüzde 40'ın üzerinde artan M1 cinsinde para arzı ile yine %18'ler dolayında artan M2 cinsinden artan para arzının 2009'un  üçüncü çeyreğinden itibaren piyasadan çekmeye başlaması. Bu hareket sayesinde ABD ekonomisinde canlanmaya rağmen enflasyon tehlikesi gündeme gelmemektedir.

ABD'de neler oluyor sorusunun yanıtını büyük ölçüde verdik. Eksik kalan 14 trilyon doları aşan GSYİH ile adeta bir ekonomi devi olan ülkenin iktisat politikalarındaki değişimin dünya ekonomisine nasıl yansıyacağıdır. Bu sorunun yanıtı ayrı bir yazı konusudur. Ancak iki noktayı yeni yazıdan önce vurgulamalıyız. Bu köşeyi takip edenler yaklaşık bir yıl önce yazdığım 'dünya da yeni bir finansal mimari inşa edildiği' yönündeki yazımı anımsayacaklardır. Evet. Şimdi bu mimari projenin çizgileri belirmeye başladı. Projenin ilk özelliği artık sermaye hareketlerinin eskisi gibi hareket alanın tümü ile serbest olmayacağıdır. İkinci vurgumuz sermaye hareketlerdeki serbestlikten en çok yararlanan, yani en çok sermaye çeken ülke olan ABD, bu sermayeye sınır getirmeye çalışırken,  Türkiye ekonomi yönetiminin daha çok kısa vadeli sermaye çekmeyi krizin fırsata dönüştürülmesi olarak görmesi oldukça düşündürücüdür.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019