Altın ve petrol cephesinde jeoekonomik hesaplaşmalar

Nazlı SARP
Nazlı SARP nazli.sarp@dunya.com

Opec +’nın üretimi kısması ile yukarı ivme­lenen petrol ve ABD’deki bankacılık kri­zinden kendine bir yol bulmaya başlayan altının perde arkasında jeoekonominin dinamik­leri var.

Çoğumuz genelde jeopolitik kelimesine aşina­dır. Diğer taraftan jeopolitiğin kapsadığı bir kav­ram olan jeoekonomi, jeopolitik amaçlara ulaş­mak için ekonomik araçların kullanılması şeklin­de tanımlanabilir. (Merak edenler için bu kavram, literatüre Edward Luttwak’ın 1990 tarihli From Geopolitics to Geo-economics: Logic of Conflict, Grammar of Commerce adlı yapıtı ile girmiştir. Kendisi uluslararası ilişkiler ve askeri tarih ko­nusunda stratejist bir yazardır, aynı zamanda eski ABD başkanı R. Reagan’ın güvenlik danışmanlığı­nı da yapmıştır.)

Bu kavrama dikkat çekişim salt küreselleşme­den uzaklaşılmasını ifade etmiyor bilakis küre­selleşmenin kendisi de rezerv para dolar ile bir çeşit güçlü jeoekonomik gelişmeydi ve dahi bu kavram sadece yaptırım ya da ambargolarla sı­nırlı değildir.

Örneğin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin Avrupa’ya doğru kesenin ağzını Marshall yardımları ile açması da şu anda Çin’in Brezilya’yla kendi ülke paralarıyla ticaret yapma anlaşması da bu tanım kapsamındadır. Hele hele Fransa’nın son dönemde ticari olarak iyice yakın­laştığı Çin hesaba katılacak olursa jeoekonomik ayrışmaların gücü hesap edilebilir. Sanıldığının aksine ABD ve Avrupa sanayileşme söz konusu ol­duğunda Biden’ın Enflasyonu Azaltma Yasası ve agresif sübvansiyon hamleleriyle bir süredir ay­rışmaktadır.

Altın cephesinden bakıldığında küresel finans krizinden bu yana sadece dünyanın fabrikası ola­rak değil jeoekonomik olarak da bir varlık oluş­turan Çin’i görüyoruz. 2010 yılından sonra Çin, merkez bankası rezervlerinde kademeli olarak al­tını rezerv para dolar ve euroya göre güçlendirme adımları atmıştır.

Diğer taraftan enerji cephesin­de Gazprom vasıtasıyla Avrupa’ya enerji sağlama­da giderek tekel konumuna gelen Rusya’nın jeoe­konomik üstünlüğü yetmeyecek, bir sıcak savaşı da beraberinde getirecektir ancak bu zamana ka­dar Rusya’nın da altın konusunda rezerv birikti­rerek hazırlanması dikkat çekicidir. 2021’e ge­lindiğinde bu altın rezerv biriktirme adımı dola­rın küresel yabancı para rezervlerindeki payını 70’lerden 59’lara kadar düşürüyor.

Özetle bu ülkeler açısından dolar yerine al­tın küresel rezerv biriktirme aracı oluyor. Türki­ye’nin de son yıllarda artan altın talebi hem re­zerv biriktirme aracı olarak hem de kısıtlamalar getirilmesine karşın altın ithalatında dikkat çe­kicidir. Dünya Altın Konseyi verilerine göre 2022 yılında TCMB, 148 ton altın alarak toplam rezer­vini 542 tona çıkardı ve dünyada en çok altın alan merkez bankası oldu. Ayrıca bu gelişmenin kon­vansiyonel ekonomi politikasının dışına çıkıldık­tan sonra yaşanması da tesadüf değildir.

Altın, dünyada en klasik güvenli liman olarak görülür ve savaş, enflasyonist ortam gibi kötü ve­riler onu yukarı yönlü fiyatlar. Son dönemlerde küresel ekonomide bu kötü koşullar sağlanması­na karşın Fed’in agresif faiz artışlarının tüm var­lık fiyatlarını baskıladığı gibi altını da baskılamış olduğu gerçeği vardı ancak ardından gelen banka­cılık krizinin bu değerli metale açık bir aralık bı­raktığını da görüyoruz.

Son gelen tarım dışı istih­dam verisinin hala beklentinin üzerinde kalması ve enflasyon endişeleri diğer resesyon sinyalleri­ne karşın Fed’in kısmi de olsa faiz artışına bir dö­nem daha devam edeceği beklentisini güçlendi­rirse değerli metalin ivmesini bir miktar kırabilir ancak uzun vadede oluşacak yukarı yönlü trend küresel bankalardaki mevduat çıkışları da düşü­nüldüğünde kalıcı gibi…

Petrol cephesinde ise OPEC +’nın üretim kısma kararlarında üstü örtülü bir jeoekonomik kırıl­ma görüyoruz ki burada birliğe dahil olan Rusya ve dışarıdan Çin’in yadsınamaz katkısı var. Çin’in açılmasından da talep yönlü beslenen petrol fiya­tına yönelik tek umut, küresel resesyonun (yumu­şak iniş olarak tabir edilen cinsten) bir nebze onu dizginlemesi olacaktır. Bu durumdan Batı’nın ta­van fiyat uyguladığı Rusya petrolünün avantaj sağlaması ise kaçınılmaz görünmektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kur, faiz, enflasyon 25 Mart 2024