Amerika’nın temel sorunu artan gelir eşitsizliği

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

FED Açık Piyasa İşlemleri Komitesi’nin son toplantısında mevcut politikaya bir süre daha devam kararı alındı. Sürenin ne olduğu ise ekonomideki gelişmelere bağlı. FED başkanı Janet Yellen, göreve başladığı tarihten bu yana sürekli olarak işsizlik oranındaki azalmanın yeterli olmayacağını; faiz politikasında değişiklik için işgücü piyasasındaki başka göstergelerin de önemli olduğunu vurguluyor. Gelir dağılımının bozulduğu, ücretlerin hemen hemen yerinde saydığı bir ekonomide işsizlik oranındaki azalmanın fazla bir öneminin olmadığı açık. Yılın ikinci üç aylık döneminde yüzde 0.2 oranında artan işgücü maliyet endeksi bunu doğruluyor. Maaş ve ücretlerde yılın ikinci üç aylık dönemi itibariyle yıllık artış ise yüzde 2. İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan 2008 resesyonuna kadar geçen yaklaşık 60 yıllık dönemde ortalama yüzde 3 oranında büyüyen Amerika’da, 2011-2014 dönemindeki ortalama büyüme hızı yüzde 2. Ülkede asgari ücretin arttırılmasında ısrar eden Obama yönetimine karşı neoliberal görüşte olanlar ücret artışlarının bir kısım işletmelerin kapanmasına, ayakta kalanların ise işgücünden tasarruf eden üretim tekniklerine yöneleceğini söyleyerek karşılar.

***
Gelir bölüşümündeki bozulmadan dolayı ortalama bir Amerikan ailesi bugün çeyrek asır öncesinden daha kötü durumda. Ekonomik durum, hayata atılmaya hazırlanan yeni mezunlar açısından da parlak değil. Paralı yüksek eğitim sonucu eğitim kredilerinden kaynaklanan borçlar artıyor. Yüksek öğrenimi finanse etmek için öğrencilerin aldığı krediler 1 trilyon doların üzerinde. Peki, gelir bölüşümünün bozulmasına ne neden oluyor? Dış rekabet, göç, teknolojik gelişme, ekonominin finansallaşması ve vergi sistemi buna neden olan faktörler arasında. İktisatçıların önemli bir bölümüne göre, teknolojik gelişme gelir bölüşümündeki bozulmanın en önemli nedenlerinden biri. Gelir bölüşümündeki bozulmayı giderecek adımlar atılmadan, orta sınıfı güçlendirmeden büyümenin sürekliliğini sağlamak imkansız. Obama’nın ise buna ne zamanı ne de gücü kaldı. Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Senato ve Temsilciler Meclisi’nden zenginler üzerindeki vergiyi arttırma yönünde bir yasa çıkması çok zor. Vergi yasalarında değişiklik yapılmadan asgari ücreti arttırmanın ise gelir bölüşümünün düzelmesine bir katkısı olmayacak. 2009’dan bu yana 7 dolar 25 sent olan Federal Asgari Ücreti eyaletler bu rakamın altına düşmemek kaydıyla serbestçe belirleyebiliyorlar. Ülkenin batısında yer alan San Francisco, Seattle ve Los Angeles gibi kentlerde yönetimler asgari ücretin 15 dolara yükseltilmesini onayladılar. Doğu’da ise tartışma hala devam ediyor.
***
Amerikan ekonomisinin parlak yıllarının en önemli özelliği güçlü bir orta sınıfın dışında çok kazanandan çok vergi alınmasına dayalı kamu yönetimi anlayışıydı. İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden 70’li yıllara kadar uzanan bu dönem, neoliberal politikaların uygulanmaya başlamasıyla son buldu. Yüksek gelir grubundakilerin vergi oranlarının azaltılmasıyla birlikte gelir bölüşümü bozulurken, ekonominin bel kemiğini oluşturan orta sınıf da giderek kaybolmaya başladı. 2008 resesyonu zaten bozuk olan gelir dağılımının daha da bozulmasına yol açarak, ekonomideki kırılganlığı arttırmıştır. Resesyonun üzerinden beş yıl geçmesine rağmen, ekonominin hala ayakları üzerinde duramamasının önemli nedenlerinden biri de budur. FED’in bundan sonraki toplantısında faizlerde değişikliğe gidip gitmeyeceği ekonomideki ve de özellikle istihdam piyasasındaki gelişmelere bağlı. Aslında, FED’in yapacağı fazla bir şey yok. Gelir bölüşümünün düzeltilmesi yıllar alacak bir konu. Çok kazanandan çok vergi alınmasına dayalı etkin bir vergi reformu yapılmadan gelir bölüşümünü düzeltmenin ve ekonomideki kırılganlığın önüne geçmek imkansız. Bu sadece Amerika için de değil, tüm ülkeler için geçerli. Amerikalı iktisatçı Joe Stiglitz, “The Great Divide” başlıklı kitabında, birçoklarının inandığı gibi Amerika’nın artık bir fırsatlar ülkesi olmadığını söylüyor. Gelir bölüşümünün süratle bozulduğu bir ülkede Stiglitz pek de haksız sayılmaz.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016