Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bu satırları okuduğunuz sırada İstanbul seçimini kimin kazandığını büyük olasılıkla biliyor olacaksınız.

31 Mart’taki gibi burun farkıyla bitecek bir seçim yaşanır ve bu yüzden itiraz üstüne itirazla kesin sonucun çok sonra alınabilmesi gibi bir durum ortaya çıkar mı, pek sanmıyoruz ama bu olasılık hiç yok da diyemeyiz.

Sandıktan, ister kazananı birkaç saat içinde tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyan bir sonuç çıkmış olsun, ister 31 Mart’taki gibi tartışmalara yol açan bir sonuç, başlıktaki yargımız değişmeyecek.

Türkiye’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olamayacak.

Kuşkusuz partileri de katmamız gerekir bu değerlendirmeye.

Ne AKP eski AKP olacaktır, ne CHP eski CHP.

Seçimi Yıldırım kazansa bile bu AKP’nin yara almadığını göstermeyecek. Zorlaya zorlaya elde edilen bir başarı olarak nitelenecek bu durum. Bu başarının bir tarafı eksik kalacak, pek içe sinmeyecek.

İmamoğlu kazanırsa ve hele hele 31 Mart’a göre daha farklı kazanırsa AKP’deki tahribat büyük olacak. Bir kere 31 Mart’ı iptal ettirmenin hata olduğu daha çok dile getirilecek. Bundan daha önemlisi seçime günler kala İmralı’nın sahaya sürülmüş olması çok daha fazla sorgulanacak.

Ecevit’ten sonra...

CHP seçmeni yıllar sonra Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde Muharrem İnce ile moral bulmuş, bir seçime “Kazanabiliriz” umuduyla girmişti.

Bu kez İmamoğlu ile bu umut daha da yukarı taşındı. Kişilikleri, en azından tarzları çok farklı olmakla birlikte CHP’nin yıllar sonra toplumu sürükleme açısından ikinci bir Ecevit bulduğunu söylemek pek yanlış olmasa gerek.

İmamoğlu, yıllar yıllar sonra CHP’de “Galiba olacak” duygusunun uyanmasını sağladı.

Ekrem İmamoğlu dün seçimi kaybetmiş de olabilir. Anlaşılan zaten çok kısa bir süre sonra İmamoğlu için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevi küçük görülmeye başlanacak bile.

İster seçilsin, ister seçilmesin... İmamoğlu daha seçim kampanyası sürerken cumhurbaşkanlığına yakıştırılmadı mı?

Dolayısıyla seçildiği takdirde başkanlık görevi süresince çok olumsuz gelişmeler yaşanmaz ve şu Ordu tartışmasından bir şey çıkmazsa, CHP’nin 2023 cumhurbaşkanı adayı sanki belli gibi.

İmamoğlu İstanbul’u kaybederse o zaman cumhurbaşkanı adaylığının çok daha kesin olabileceğini söylemek de mümkün. Öncesinde bir genel başkanlık yarışı olur mu, bilinmez.

AKP’den yeni partiler doğar mı?

Seçimden İmamoğlu’nun galip çıkması ve hele hele kayda değer bir farkla galip çıkması AKP içinde yıllardır başarı sayesinde dillendirilemeyen aykırı seslerin daha çok duyulması sonucunu doğurabilir.

Belli isimler etrafında dönen yeni parti iddiaları zaten aylardır gündemde. Bu sürecin hızlanması da çok muhtemel.

Böyle bir durumda Cumhur ittifakı Meclis’teki çoğunluğunu yitirilebilir. Ve oluşacak yeni çoğunluğa göre bir erken genel seçim gündeme bile gelebilir.

Ekonomi ne olacak ekonomi!

Seçim bugün itibarıyla şöyle ya da böyle geride kaldı. Tabii ki yeni bir seçime gitme olasılığımız da sıfır değil. Alışkınız biz, yine itirazlar, yine bir sandık... Olur mu olur. Ama artık olmasın!

Olmasın da ne yapılacak, nasıl yapılacaksa yapılsın; ne tür önlemler, ama “gerçek” önlemler alınabilecekse alınsın ve ekonomideki bu yokuş aşağı yuvarlanmanın bir şekilde önüne geçilsin.

Üç maymunu oynamaktan vazgeçelim artık.

Ama ne yazık ki daha beteri de var. Gören, duyan ve bilen; ama gördüğünü, duyduğunu, bildiğini çarpıtanlar...

Zaten bunlar yüzünden bu hale gelmedi mi ekonomi?

Bunlar yüzünden bu hale gelmedi mi ücretli çalışan da, küçük esnaf da, KOBİ sahibi de ve hatta hatta kimi büyük sanayiciler de?

★ ★ ★

Dikiş atılması gereken yarayı pansumanla iyileştirebileceğimizi mi sanıyoruz acaba? Hayır, böylesine bir acemiliği bilgisizlikten değil, görmezden geldiğimiz için sergiliyoruz.

İyi de nereye kadar? Daha ne kadar bekleyeceğiz? Önce 31 Mart dedik, sorunları halının altına süpürdük.

Süreç uzadı, 23 Haziran dedik, daha da artan sorunları yine halının altına süpürdük.

Halıdan taşıyor artık sorunlar ve herkesin ayağı takılmaya başladı.

Bir kez daha sormak gerekiyor:

“Daha ne kadar ve neyi bekleyeceğiz?”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar