Asıl hırsız burada...

Açıl SEZEN
Açıl SEZEN Dünyanın Parası acil.sezen@gmail.com

Arabalarda cam filminin yasaklanmasına tepki.
Sular altında kalan metroya tepki.
Kentsel dönüşüme tepki.
İnşaatı tamamlayamayan müteahhite tepki.
Ve dahi..
Eşini aldatan manken/oyuncuya tepki.
Futbolcu Caner Erkin’e verilen 6 maçlık cezaya tepki.
Kavga çıkan evlilik programına tepki.
“Yemekteyiz” programında salatayı yetiştiremeyen hanımefendiye tepki!
Hayatı bu kadar günlük yaşayınca, verdiğimiz tepkiler de dakikalık, anlık, hatta saniyelik oluyor.
Sosyal medyada görüp, “Vay be” diyip geçiyoruz. Belki bir eş-dost sohbetinde olan bitenden haberdar olduğumuzu göstermek için birkaç dakika üzerinde konuşup geçiyoruz.
Çünkü yeni dünyanın suni gündemi daha fazlasını haketmiyor. Konu haketse de maruz kaldığımız yeni bilgi yığınları karşısında ezilip, unutulup gidiyor.
Ve bu akış içinde aslında gerçekten bizi etkileyen şeyleri, önemli olanları unutuyoruz.

Görünmeyen hırsız enflasyon paranızı çalar

Bunların içinde en önemlilerinden biri, enflasyondur...
Enflasyon görmediğiniz bir hırsızdır. Paranızı çalar. Bütün bir yıl çalıştınız, çabaladınız.
100 lira para biriktirdiniz. Para banka hesabınızda duruyor.
Yılsonunda bir bakıyorsunuz, para 87 lira kalmış.
Neden eksildiğini düşünür, bankaya sorar soruşturur, dert edinirsiniz değil mi?
Aslında bunu yapan enflasyondur. Paranızla alabileceğiniz şeylerin sayısını, miktarını azaltır, niteliğini düşürür.
Fakat arabada yasaklanan cam filmi için sokaklara dökülen insanımız, enflasyon konusunda aynı duyarlılığı göstermez.
Bu ülkenin siyaset haricinde başa yazılacak iki büyük sorunu vardır (evet, günlük hayata bunca temerküz eden siyaset bu ülkenin en büyük sorunudur).
Bunlardan birincisi enflasyon, diğeri işsizliktir.
Enflasyon, kazandığınız paranın erimesiyle sonuçlanır.
İşsizlik ise para kazanamamanızdır.

Gelişmiş 7 ülkenin toplam enflasyonundan bile yüksek

Bu hafta yüzde 13 ile serisinin rekorunu kıran enflasyon, gelişmiş 7 ülkenin tamamının toplamından daha yüksektir.
ABD’de yüzde 2, İngiltere’de yüzde 3, Kanada’da yüzde 1.4, Almanya’da yüzde 1.6, Fransa’da yüzde 1.1, İtalya’da yüzde 1, Japonya’da 0.7’dir. Bunların toplamı yüzde 10.8. Bizim enflasyon 13.
Hadi bunlar gelişmiş. Gelişenlere bakalım mı?
Rusya ve Brezilya yüzde 2.70’er, G.Afrika yüzde 4.8... Bizim enflasyon hepsinin toplamından daha fazla.
Doğu Avrupa’da sikletimizde olan ülkelerle kıyaslayalım?
Çekya 2.9, Hırvatistan 1.4, Polonya 2.5, Bulgaristan 2.5, Romanya 2.6.
Bunların da toplamından fazlayız.
Demek ki, burada bir sorunumuz var.
2013’te bizimle birlikte yüzde 10 enflasyonu olan Hindistan’ın bugün enflasyonu yüzde 3.5 ise, üstelik aynı dönemde ekonomik büyüme hızını da ortalama yüzde 6.9’da tutabildiyse bir ya da birden fazla yerde hata yapıyoruz.

Büyümeye aşırı yüklenmek hata

Hatalardan birisi (yine siyasi tercih ve oy etkisiyle) büyümeye aşırı yüklenmek.
Şimdi biraz önce dedik ki, enflasyonda hepsinin toplamından fazlayız.
Büyümeye de bakalım mı?
Az önce saydığımız Rusya yüzde 1.8, Brezilya yüzde 1.4, G.Afrika 0.8. Bizim büyüme, ihtimalle yüzde 6’yı bulacak. Yani hepsinin toplamından daha fazla büyüyoruz.
Peki iç talebi bu kadar zorlayarak fazla hızlı büyüme yerine daha makul büyüsek, bunun yerine doğru alanlara istihdam teşviki versek?
Büyüme elbette nihai amaçtır. Çünkü istihdam yaratmak, refah üretmek kalıcı büyümeyle mümkündür. Ülke büyüyecek ki, insanlar iş bulsun, işi olanın geliri artsın, refahı yükselsin, ekonomik kalkınma sağlansın.
Ancak bu ülkü, bizi izandan uzaklaştırmamalı. Düstur “Maliyeti ne olursa olsun büyüyelim” olmamalı.
Bu sene verdiğimiz istihdam teşvikleri işe yaradı. Bunlara odaklanalım.
Enflasyonun belini kırabilmek adına gerekirse bir miktar daha düşük büyümeyi kabullenelim.
Hindistan bunu yaparak başardı. Önce enflasyonun belini kırdı. Beklentilerin düşüşünü sağladı. Yüksek büyümeye sonra hız verdi. “Bu ülkenin bekleyecek vakti yok” doğru bir söylem değil. Bu bakış açısı nedeniyle çok daha fazla zaman yitiriyoruz.
Teşviklerimizi sadece vasıfsız işçi çalıştırma potansiyeli taşıyan sektörlere değil, gençlerimize vasatlıkları aşabilecek potansiyel açabilecek alanlara da yönlendirelim.
Örnek mi? Elon Musk’ın Tesla’sıyla sözleşme imzalayan Gersan Elektrik.
ABD’de Boeing’e kompozit malzeme satmak üzere 2 şirket satın alan Kordsa.
Yurtdışından aldığımız birçok ürünü artık burada üretme kapasitesini zorlayan Aselsan.
Bu iki büyük sorunu aşabilmenin başka yolu yok.
Herkes hırsızı sınır ötesinde arayadursun...
Asıl hırsız enflasyondur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eli yatırıma gitmemek... 21 Ağustos 2019
Acılara tutunmak... 03 Temmuz 2019