Bir banka iflası ve tahvil piyasası üzerinden düşündürdükleri

Nazlı SARP
Nazlı SARP nazli.sarp@dunya.com

SVB (Silicon Valley Bank)’ın başına gelenler modern ekonomideki hem ex-post hem de ex-ante kavramını açıklaması bakımından oldukça önemli bir vak’adır. Modern ekonomide dinamik akım analizinde kullanılan bu iki kavramdan ex-ante gerçekleşmesi bekleneni temsil ederken, ex-post ise gerçekleşmiş durum göstergesidir.

Öncelikle ABD’nin on beşinci sırada yer alsa da start-up ve venture capital (girişim sermayesi) alanında önemli bir müşteri portföyüne sahip bankasının yaşadıklarına kısa bir özet geçmek gerekirse; çarşamba günü banka tarafından aktiflerindeki ABD hazine bonosu ve ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin satışından 1,8 milyar dolar zarar kaydedildiği bildirildi.

Banka yönetimi mudileri biraz olsun yatıştırmak için her ne kadar sermaye artışı yapacaklarını duyursa da ertesi gün mevduatlardan 42 milyar dolar tutarında bir paranın çekilmesini engelleyemedi.

Sonuç 1 milyar dolara yakın negatif bakiye ve cuma günü bankadan gelen iflas açıklaması oldu. Buraya kadar olanların ABD ve Avrupa borsalarındaki yansımasını bir ex-post olarak tanımlamak olası. Peki ya koskoca banka bu durumu bir ex-ante tavırla neden yönetememişti?

ABD borsalarından hareketle Avrupa, İngiltere ve Japonya endekslerindeki bankacılık hisseleri düşüşü dikkatleri hisse piyasalarından bir anda tahvil ve faizi çok yükselen ipoteğe dayalı borçlanma senetlerine çevirdi. İşte şimdi ex-ante gerçekleri anlatma zamanındır sanırım…

Yazılarımda da küresel ekonomiden sıklıkla bahsederken ele aldığım üzere ABD Merkez Bankası Fed’in enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını arttırmak suretiyle tek başına mücadele etmeye çalışması var olan dengelerin bozulmasına büyük oranda yol açmıştır.

Genelde çoğumuz piyasanın ekonomik öngörülere en duyarlı olduğu piyasanın hisse olduğunu düşünür fakat bu durum uygulamada tam anlamıyla doğru değildir çünkü tüm piyasaları şekillendiren merkez bankalarının baz aldığı temel parametre tahvil / bono getirisidir.

Örneğin ABD 2 yıllık tahvil getirisinin 10 yıllıkla arasındaki farkın bir ara 100 baz puana varması uzunca bir zamandır resesyon habercisi olarak algılanırken, sene başından bu yana adeta bahar havası estiren hisse piyasasının uyanması için ancak bir banka iflasının gerçekleşmesi gerekmiştir.

SVB vakası çok düşük faizle borçlanılan ve teknoloji başta olmak üzere hisse balonların havada uçuştuğu bir para cennetinden Fed kaynaklı bir iflasa sürüklenmenin en bariz örneğidir Konvansiyonel olmayan bir para politikası izlenen ve liralaşma politikalarıyla dövizin çıpalandığı ülkemizde tahvil piyasası da küresel piyasalara zıt bir görünümdedir ancak seçimlere çok az kalmışken iç siyasette görülen çalkantıların kendini tahvil türlerine yönelik talep ve satışlarda hissettirdiği söylenebilir.

(TL Ref, Enflasyona endeksli, sabit faizli bono ve tahvil alım satımları ex ante davranışlar olarak kabul edilebilir) Seçimlere çok az kalmışken Türkiye’de piyasayı öngörebilmenin bilhassa iç siyaset parametresi ile “olanaksız” olduğu 3-7 Mart 2023 tarihinde bir kez daha tescillenmiştir.

Burada, kendisini rahmetle anmakla beraber merhum Demirel’in bir sözünü etmeyeceğim ancak Batı’nın da bize bakışını gösteren bir veri olması bakımından Washington Post’un 9 Ocak tarihli Türkiye seçimini 2023’de dünyanın en önemli seçimi olarak anlattığı yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kur, faiz, enflasyon 25 Mart 2024