Bir şirketin “lider” olması yönetim kalitesinde fark yaratmasına bağlı

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

1990 yılında Türkiye’nin kalite yolculuğunu başlatan Türkiye Kalite Derneği - KalDer, kurulduğu günden bu yana Türkiye’de kalite bilincini geliştirmek için çalışıyor. Temel hareket noktası ‘değer katma’ olan KaldDer’in hedefi net: “Mükemmelliğin bir moda değil yaşam tarzı olduğunu anlatmak.”

“Dünya, büyük bir hızla gelişiyor. Mükemmelliğin geleceğe yapılan bir yatırım olduğu anlaşıldı. Biz yönetim kalitesi alanında ışık tutuyoruz. Yönetim kalitesi derken; sürekli ve sürdürülebilir bir yapı için çalışanların birikimlerini kuruluş hedefleri çerçevesinde iş performanslarına katabilmesini kastediyoruz. Yönetim kalitesinde fark yaratan şirketlerin ve ülkelerin, yenilikçi olabildiklerine, lider kuruluş ve ülkeler haline geldiklerine şahit oluyoruz. Sürekli değişen koşullarda var olabilmek uyum yeteneğini şart koşuyor. Uyum yeteneği, çeviklik ve yalın yaklaşım gerektiriyor. Dönüşebilmek için bu yetenekleri geliştiren modellerle çalışmalıyız” yorumlarında bulunan KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu, KalDer’in hikayesini şöyle anlatıyor:

Hedefimiz mükemmelliğin yaşam tarzı olduğunu anlatmak

“40’a yakın ülkede 30 binden fazla kuruluşun kullandığı EFQM Mükemmellik Modeli, KalDer çatısı altındaki kurum ve kuruluşlara rehberlik ediyor. Model; esas itibariyle, boyutu ve sektörü ne olursa olsun tüm kuruluşlar tarafından kullanılabilen bir kurumsal değerlendirme aracı. Avrupa Kalite Yönetim Vakfı tarafından sanayi ve akademisyenlerden oluşan bir grup ile geliştirilerek tüm dünyaya duyurulmuş olan bir yönetim modeli. Bu model; mükemmel kuruluşların temelinde öğrenen organizasyonların var olduğu noktasından hareket ederek, kuruluşların iş modellerini, kültürlerini oluşturan değerlerini ve uygulamalarının felsefelerini; yapısallık, sistematiklik, bütünsellik bağlamında sorguluyor ve şirketlerin sürekli olarak iyileştiğini yani öğrendiğini ölçebiliyor. Kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarının, mükemmellik kavram ve kriterlerini dikkate alarak kendi değerlendirmelerini yapmalarına, güçlü ve iyileştirmeye açık alanlarını tespit etmelerine ve sürekli gelişim yaklaşımıyla gelişim planlarını hazırlamalarına yardımcı olması için geliştirilen model, kurum ve kuruluşlar tarafından içselleştirilen bir yaşam tarzı haline gelmiş durumda. KaldDer’in hedefi de, mükemmelliğin bir moda değil yaşam tarzı olduğunu anlatmak.”

Esas olan düşünce kalitesi

“Kalitenin ürün standardı ile sınırlı olmadığını, esas olanın düşünce kalitesini yakalamak olduğunu her plâtformda paylaştık. Tüm bu gelişmeler ışığında baktığımızda bugün sadece özel sektörde değil kamuda, yerel idarelerde, sivil toplum kuruluşlarında ‘Mükemmellik’ hızla yayılan bir yönetim biçimi halini almaya başladı. Kuruluşumuzda rol alan şirketler aynı zamanda, Arçelik, Bosch Türkiye, Brisa, Kordsa, Eczacıbaşı gibi EFQM modelini ilk uygulayan şirketler. Bugün bu şirketlerin eriştikleri düzeye bakarsak modelin Türkiye sanayisine yaptığı katkıyı açıkça görebiliriz. Fakat bugün hala şirketlerimizin kültürleri bağlamında global dünyadaki rekabete hazır olduklarını söyleyemeyiz.”

Sürdürülebilirlik Akademisi kurmayı planlıyoruz

“Sürdürülebilirlik kavramının EFQM Modeli içindeki değeri ve ağırlığı artıyor. Aslında ihtiyaçlar ile kaynaklar arasındaki ilişkinin dengelenmesi anlamındaki bu kavram, doğada dünya kurulduğundan bugüne var olan bir olgu. Sadece insanlar bunun farkına geç vardılar. Sürdürülebilirlik kavramını içselleştirememiş örgütlerin öğrenmeleri, yani sürekli iyileştirilmeleri de mümkün değil. Biz ‘iyileştirme’ derken, sadece yatırımlarla yapılan yenilenmeleri kastetmiyoruz. Her uygulamada verimlilik ve etkinliğin artmasının görünür ve izlenebilir olmasını kastediyoruz. Bu da sürdürülebilir bir dünya için sigorta değerlinde bir anlayış anlamına geliyor. Bu kapsamda Sürdürülebilirlik Akademisi kurmayı planlıyoruz. Bu akademide iş dünyamızın ihtiyacına yönelik sertifika programları düzenleyeceğiz. Özellikle gençleri ve eğitim sistemimizin ihtiyaçlarını çok önemsiyoruz. Bu yüzden projemizi iş, akademik dünya ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte geliştiriyoruz.”

KOBİ’lere yoğunlaşıyoruz

KalDer bireysel ve tüzel olarak 2 binin üzerinde üyeye sahip. KalDer çatısı altında büyük ölçekli kuruluşların yanı sıra, orta ve küçük ölçekli kuruluşlar da bulunuyor. Buket Eminoğlu, KOBİ’lerin son dönemde KalDer’in üzerinde yoğunlaştığı ve proje ürettiği önemli bir alan olduğunu söylerken, EFQM Mükemmellik Modeli’nin özellikle aile şirketleri için önemli bir kalkınma modeli olduğunun UNDP tarafından da onaylandığı bilgisini veriyor. KalDer’in UNDP ile yürüttüğü “Toplam Faktör Verimliliği için Politika Çerçevesi Geliştirilmesine Destek Projesi”nin KOBİ’lerde verimliliği yüzde 40 oranında artırdığını ifade eden Eminoğlu, modelin köklü bir mantalite değişimine yol açtığını söylüyor ve ekliyor: “Elimizdeki pusulayı ülkemizin rekabet gücünün artması için azami oranda kullanmayı hedefl iyoruz. Bu alanda yeni işbirlikleri gerçekleştiriyoruz. İlk kez Mükemmellik Maratonu toplantımızda duyurduğumuz Yalın Enstitü bunlardan biri. KalDer ve Yalın Enstitü işbirliği ile hazırlanan paket, iş dünyasının belkemiği olan KOBİ’lerin rekabet güçlerini ve verimliliklerini artırarak sürdürülebilir büyümeyi yakalamalarına katkı sağlayacak.”

Şubeleri kapatmıyoruz, temsilciliklere dönüştürüyoruz

KalDer bugün Anadolu’da da etkin bir örgütlenme ağına sahip. Ankara, Bursa, İzmir, Eskişehir’de şubeleri Kayseri, Doğu Marmara, Batı Akdeniz ve Çukurova ’da temsilcilikleri bulunuyor. Buket Eminoğlu, KalDer’in bir yandan fark yaratan ve bütünsel bakış açısıyla büyürken, diğer yandan paydaşlarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar esnek ve çevik bir yapıya sahip olması gerektiğinin altını çiziyor. Bu kapsamda şube yapısından temsilcilik yapısına geçmeye karar verdiklerini ve bu sayede kaynakları da etkin kullanmayı hedefl ediklerini söylüyor.

Eminoğlu,“Hedefi miz; bütünlük içinde hareket eden, yaratıcılık ve katılımcılığı destekleyen organizasyon iklimi ile tüm üyelerimizi kucaklamak, öğrenen ve sürekli gelişen yeni nesil sivil toplum kuruluşu olmak. Bu yeni yapıyla, bir yandan yalın, verimli etkin iş modeline geçilmesini, diğer yandan açık, şeff af ve hesap verebilir bir yönetimin güçlenmesini amaçlıyoruz. Bu çerçevede bölgelerin karar süreçlerine katılımını güçlendirecek bir iklim oluşturmaya gayret ediyoruz. Yani şubelerimizi kapatmıyor; aksine tüm ülkede daha etkin çalışacak temsilciliklere dönüştürüyoruz. Değişimi bizzat kendimizde yaşayarak, Türkiye’nin bilgi üreten ve bilgiyi paylaşabilen önemli bir platformu olmayı hedefliyoruz” diyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar