Borç yiğidin kamçısı değil

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Atalarımız nedense birbiri ile çatışan sözler söylemeye çok merakla imiş. Bir taraftan "Sakla samanı gelir zamanı", "Ayağını yorganına göre uzat" diyerek tasarrufu özendirmek isterken bir taraftan da "Borç yiğidin kamçısıdır" diyerek borçlanmayı özendirmektedir. Galiba bu konuda ünlü İngiliz şairi ve tiyatro yazarı W. Shakespeare daha sağlamcı. Hamlet'te I. perde, VIII. sahnede Polonez, oğluna, "Ne borç al, ne borç ver. Borç alırsan işini, borç verirsen arkadaşını kaybedersin" diyerek belki de o dönemde borç para verme işinden yüklüce faiz geliri elde eden kiliseyi ve papazları yermek istemiştir.

Yazın dünyasındaki bu karmaşıklığa karşın, küreselleşme ile birlikte ülkeler ve onların insanları tam bir borçlanma yarışına girdiler. Yaşadığımız kriz sürecinde ülke olarak ilk iflas bayrağını İzlanda çekti. ABD'de bireyler ve bankalar İzlanda'dan önce davrandılar. Başkan Obama'nın ifadesiyle ABD'liler gırtlaklarına kadar borçlandılar. Sonuçta milyonlarca ABD'li gırtlaklarından bir lokma ekmek geçsin diye devletin vereceği yardıma muhtaç hale geldi.

Şimdi ülke bazında iflasa giden ülke, komşumuz Yunanistan. Bu gidişle galiba onu Polonya, İrlanda, Ukrayna belki Portekiz izleyecekmiş gibi duruyor. 2010 yılında bu ülkelerden Yunanistan'ın toplam borcunun GSYH oranın yüzde 123, İrlanda'nın yüzde 73, İspanya'nın yüzde 64, Portekiz'in yüzde 82 düzeyine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu borçlanma tablosunu daha da güç konuma sokan ise bu ülkelerin ciddi bütçe açıkları ile karşı karşıya olmaları.

Bu ülkeler içinde en vahim durumda olan Yunanistan'da, başbakan Yorgo Papandreu, bu hafta başında genel seferberlik ilan etti ve bütçe açığının GSYH'ye oranının yüzde 12'den, yüzde 8'e indirmek için bir dizi yeni önleme başvurulacağını açıkladı. Önlemlerden bazıları şunlar: Devlette, başbakan, bakan ve milletvekilleri de dahil olmak üzere üst düzey yöneticilerin maaşları dondurulacak. KİT yöneticilerinin maaşları yarı yarıya indirilerek, yönetim kurulu üyelerinin sayıları indirilecek. Devlet memurlarında maaş tavanı 2000 Euro'da sabitlenecek. Önümüzdeki yıl kamuya yeni memur alınmayacak. Sosyal güvenlik ve savunma harcamaları yüzde 10 azaltılacak. Gayrimenkulden alınan vergiler artırılacak. Limanlar özelleştirilecek.

Bu önlemleri okuyunca herhalde içinizden Y. Papandreu'yu kutlamak gelmiştir. Son iki önlem dışındaki önlemlerin ülkemizde alınması sizce mümkün mü? Sizce hangi bakanımız maaşını kısılmasını ya da kardeşinin, damadının, yakın kankansının yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesini ister. Diyeceksiniz ki bizim demokrasimiz henüz o aşamada değil. Sahi bizim demokrasimiz hâlâ devlet eliyle (hatta belli ideoloji yanlılarına) sermaye birikimi yaratma sürecini ne zaman tamamlayacak?

Toplumsal kayıtsızlığımıza karşın borçlanma ile ilgili tablomuz saydığımız ülkelere hızla benzemeye başladı. Son on ayda hükümetimiz yaklaşık 53 milyar TL'lik bir borçlanma yaptı. Hazine'nin ilan ettiği 2010 yılı Finansman Programı'na baktınız mı? Hazine Müsteşarlığı 2010 yılında 200,3 milyar TL borç ve faiz ödemesinde bulunmayı (borç servisi) planlıyor. Bu ödemenin 195,3 milyarlık kısmını yeniden borçlanarak ödemeyi düşünüyor. Çünkü bütçede iyimserlik hakim olduğu için yaklaşık 5 milyar TL faiz dışı fazla vereceğini, kalan ödemenin buradan yapılacağını ümit ediyorlar.

Daha önceki yazılarımda da vurguladığım üzere 2010 yılında bütçe açığı ve borçlanma sorunu ülkeleri zorlayacak. Sorunu gerçekçi politikalarla çözmeye çalışanlar rahatlayacak, tersini yapanlar nutuk atmaya devam edecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019