Bu coşku daha iyi belediye hizmeti için mi yani!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İBB Başkanlığı seçimi artık herkes kabul ediyor ki yalnızca İstanbul'u ve belediyeyi ilgilendiren bir seçim olmaktan çıktı. Ne yani önceki akşam Beylikdüzü’nde toplanan binlerce kişi “daha iyi belediye hizmeti alacağını” mı kutladı!

Kimse erken seçimi gündeme getirmediği halde adeta refleks olarak ifade edilen “Erken seçime gerek yok” sözü sıradan bir belediye seçimi sonrası niye söylendi ki? Bu bile İstanbul seçiminin çok şeyi değiştirebileceği anlamına gelmiyor mu?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü’ne gidişinde yol boyunca yaşanan yoğunluğu ve meydanı dolduran binlerce kişinin coşkusunu görünce şunu düşünmeden edemiyor insan:

“Binlerce insan bu coşkuyu büyükşehir belediyesinden daha iyi hizmet alacağı umuduyla mı sergiledi yani!”

Bu soruya evet yanıtı vermek olan bitenin hiç de iyi okunamadığı anlamına gelir.

Hem düz mantık bize şunu söylüyor. Beylikdüzü halkı Ekrem İmamoğlu’nu çok başarılı buluyorsa onun Büyükşehir’e başkan olmasından memnuniyet duymaz, aksine üzülür. Öyle ya, o başarılı başkanları artık doğrudan kendilerine hizmet etmeyecek.

Böyle bir düşünce söz konusu değil tabii ki. Çünkü artık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, 31 Mart’ta da bir yerel seçim sayılmazdı ama, özellikle 23 Haziran’da tümüyle farklı bir boyut kazandı.

Boksta taraflardan biri sayı ile kaybettiği kesin olan maçı artı süre alarak, hakemlerin görülmedik kararlarından destek bularak uzattıkça uzattı. Ama sonuç; bu kez maçı sayıyla kaybetmeyi arar hale geldi, çünkü nakavt oldu.

İşte İmamoğlu taraftarları da sayı ile kazanmaya razıyken maçın nakavta gitmesini böylesine coşkuyla kutladı.

800 bin farkın dayanılmaz ağırlığı

Şimdi artık belediye meclisinde muhalefet ederek işleri yokuşa sürmek pek kolay olmayacak.

İmamoğlu sırtını 800 bin farka dayamış durumda. Kaldı ki YSK ilçeler için de seçimi yenileme kararı almış olsaydı meclisteki çoğunluk Millet ittifakına geçmişti.

Cumhur ittifakı bu 800 bin farkın ezikliğini hep yaşayacak ve eli artık eskisi gibi güçlü olmayacak.

Bu 800 bin fark, Ankara üstünde de baskı oluşturacak. Yalnızca İstanbul’a dönük işler yönüyle de değil. Ankara bilecek ki İstanbul’da çok güçlü potansiyele sahip bir rakip var artık.

İmamoğlu'nun yükü göründüğünden de fazla

Ekrem İmamoğlu çok ağır bir yük üstlendi. Dün de yazdık; İmamoğlu’na biçilen rol yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı değil artık.

Bu rolün ne olduğunu anlamak istemeyenlerin dün yol boyunca ve meydanda sergilenen coşkuyu iyi izlemesini bir kez daha önerelim.

İmamoğlu 18 günlük sürede vatandaşın cüzdanına dokundu. Şimdi kendisinden beklenen, vaat ettiği benzer uygulamaları sürdürmesidir. Zaten İstanbul’daki başarı, günün birinde onu çok daha başka makamlara taşıyacaktır. En azından bugün görünen budur.

Konu İBB Başkanlığı olmaktan çoktan çıktı

Beylikdüzü’nde önceki gün geç saatlerde izlediğimiz kalabalık ve bu kalabalığın coşkusu, biraz önce de dedik ya “Büyükşehir Belediyesi’nden artık çok daha iyi hizmet alacağım” sevincinin yansıması elbette değildir.

Çünkü kazanılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminden ibaret değildir.

İktidar da aslında kaybettiğinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ibaret olmadığının farkındadır.

Adeta bir anda dağlar delinmiş, yeni bir yol açılmıştır. Bu yeni yolu açan “iş makinesi” de ekonomidir.

Cüzdan boşalırken hiçbir vaat işe yaramıyor

Geniş kitlelerin herhangi bir konudaki görüşünü, örneğin siyasi parti tercihini öyle birkaç yılda keskin bir şekilde değiştirdiği kolay kolay görülmez.

Bu kez iki etken eşzamanlı olarak devreye girdi.

Bir tarafta geniş kitleler ekonomik krizin cenderesinde kıvranırken, diğer yanda yıllar sonra insanları umutla ayağa kaldıran bir siyasetçi çıktı.

Ve bu siyasetçi soyut vaatlerden somuta yönelmeyi bildi. Nokta atışlar yaptı. On sekiz gün oturabildiği Başkanlık koltuğunda da bu somut vaatlerini gerçekleştirdi.

Vatandaş gördü. Söylenen, vaat edilen yapılıyordu. Cüzdana dokunuyordu, destek çıkıyordu o el.

Birkaç yılda bile kolay kolay değişmeyen siyasi tercih, bu sefer üç ayı bile bulmayan sürede belli ölçüde de olsa değişiverdi.

Yaklaşık 14 bin olan fark, bir anda 800 bini aştı. Vatandaş noktayı çoktan koymuştu bile.

Erken seçimi kim istedi ki?

Futbolseverler iyi bilir; defans oyuncularından “Ofsayt yok” diye el kaldıranlar genellikle ofsaytı bozanlardır.

Bizde de ne zaman bir siyasi parti yetkilisinden “Erken seçim yok, seçime gerek de yok” açıklaması duysak, aklımıza bu durum gelir.

Hem daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin sonuçlanmasından birkaç saat sonra ne diye “Erken seçime gerek yok” açıklaması yapılır ki?

“Erken seçim yapılmalı” diyen oldu mu ki buna karşı bir açıklamaya gerek duyuldu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar