Büyüme yavaşlıyor pedalların çevrilmesi gerekiyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

 

1981 yılında Akademi'nin son sınıfındayım. Son sınıf öğrencilerinin seminer dersi bitirme tezine dönüşmüştü. Ben de o tarihte çok güncel olan 24 Ocak Kararları üzerine bir tez yazmaya karar verdim. Bir taraftan okuyorum, bir taraftan da hocalara sorular soruyorum. Bu hocalardan birisi de Makro Ekonomi dersini veren Sadun Aren'di. Sadun Aren'in ismi o dönemde herkes için efsane idi. Çekinerek Sadun Hoca'nın odasına gittim, derdimi anlattım. Bana "çocuğum Pazar günü sabah bize kahvaltıya gel, konuşalım" dedi. Bu inanılmazdı. Bir Hoca'nın evine kahvaltıya gidecektim, üstelik bu Hoca'da Sadun Aren olacaktı.   Pazar günü Hoca'nın Çankaya'da, hatırladığım kadarı ile Botanik Bahçesinin yanındaki evine gittim. Sadun Hoca tüm sorularımı yanıtladı, benim için unutulmaz bir görüşme olmuştu. Sadun Aren 2008 yılında öldü. Ölmeden Hoca bizim dönem mezunlarının yemeğine gelmişti. O gece anılarını kaleme aldığı "Puslu Camın Arkasından" adlı kitabını imzalatmıştım. Hocamın önünde bir kere daha saygı ile eğiliyorum.

Bisikletin gitmesi için pedalların çevrilmesi gerekir

Bu girişi yapmamın nedeni Salı günü katıldığım akşam yemeğinde bir bankacılık üstadının ekonomi üzerinde tartışırken, onun da Hocası olmuş Sadun Aren'in bir sözüne atıfta bulunması oldu. Değerli dostum, Hoca'nın 1960'lı yılların başında verdiği ders sırasında şunu söylediğini anlattı: "Bisikletin gitmesi için  pedalların çevrilmesi gerekir".

Bu cümleyi kurduktan sonra, ben de Sadun Hoca yaşasa idi, bunu Avrupa Birliği ekonomisi üzerine çalışan, yorumlar yapan koca koca İktisatçılar, AB'nin politikacıları, daha önemlisi Neo Klasik iktisata iman etmiş öğrencilerimiz, genç akademisyenlerimiz duysaydı diye düşündüm.

Avrupa Birliği'nin belli başlı ülkelerin ekonomileri 2012 yılının ilk çeyreğinde büyüme oranları sıfır çekerken, AB ülkeleri istikrar programını tartışırken, hala büyüme olmadan nasıl istikrara kavuşulur sorusuna yanıt vermekten kaçınılmakta. Ekonominin büyümesi için bir kesimin, kamu ya da özel kesim pedalları çevirmesi gerekiyor. Beşinci yılını doldurmaya başlayan kriz atlatılamadı, hatta AB'nin geleceğini tehdit eder hale geldiği bir dönemde Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Hollande, nihayet yüksek sesle biz pedalları çevirmeye niyetliyiz diyebildi.
2012 yılında Türkiye'de 'bizim bisiklet hızlı gidiyor, durmamız lazım düşüncesi egemen oldu.
AB yanlışını yavaş yavaş anlamaya başladı. Nedense Türkiye'de bizim bisiklet hızlı gidiyor, durmamız lazım düşüncesi egemen oldu. Bu düşüncenin mimarı TCMB, Hükümeti de ikna etti. Biz de AB gibi mali istikrarı sağlamalıyız şarkısının peşine takıldık. Bu politikanın neticesinde bankalar kredi plasmanı azalttıkları gibi, faiz oranlarını da yükselttiler. Televizyonlardaki binde 35 ile binde 45 kredi faiz oranları ile kredi veriyoruz reklamlarına bakmayı. Altta bantta geçen yıllık faiz oranlarına bakın, tüketici kredilerinde  yıllık maliyet %25'lere dayanmış durumda.

KOBİ'lerin finansman kaynağı olan  kurumsal kredilerde adeta kurumuş durumda. Hükümet ekonomide rakamları tekrarlamaya devam ediyor. Sokağa çıkın, özellikle küçük işletmelerin bağrışlarını dinleyin. Geçtiğimiz günlerde muayenehanesi olan bir doktor arkadaşım "artık veresiye defteri tutmaya başladım, muayene ücretini hastalar ödeyemiyorlar" dedi. Durumun vahametini artık siz anlayın. KOBİ'ler sıkıntı içinde kıvranırken, büyük ölçekli firmalar büyük olmanın getirdiği finansman kolaylıkları nedeni  ile şimdilik rahatlar. Hele ihracat yapıyorlar ise Eximbank yanlarında. 

Hükümet, ekonomi politikasını gözden geçirmeye niyetli değil

Ancak unutulmasın ekonomide istihdam deposu KOBİ'lerde. Onların durması işsizliği artırır. İşsizliğin artması harcanabilir geliri azatlığı için toplam talebi azaltır. Yani halk değişi ile piyasada yaprak kımıldamaz. Hükümetin ekonomi politikasını yönetenler ve onlara akıl verenlerin çoğunluğu Neo Klasik iktisattın tezgahından geçtikleri için farklı bir şey söylemiyorlar, politikalarını değiştirmiyorlar.

CHP ve MHP'nin hükümetin programı dışında farklı düşünce üretme becerileri yok

Diğer yandan ana muhalefet ile diğer muhalefet partilerinin de bu konuda sesleri çıkmıyor. Çünkü onların ekonomi programları da, iktidar partisinin programından farklı değil. Nitekim 2011 seçimlerinde aldıkları oy oranlarını bunu teyit etmekte. Mevcut muhalefet partilerinin bu program dışında farklı düşünce üretmeleri de mümkün değil. Zaten bir kısmı bu programı uygulanmasında rol oynayan bürokratları milletvekilli yaparak, programa olan bağlılıklarını ifade etmiş durumdalar.
Galiba bu işin maliyeti yine geniş kitlelere ve KOBİ'lerin üzerine kalacak. Belki o zaman hükümet uygulanan programı gözden geçirir. Bekleyip göreceğiz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019