Büyümeniz ne kadar organik?

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com

Büyüme tüm işletmelerimizin ortak hedefi. Malum, içinde bulunduğumuz dönem zor bir dönem ve bu dönemde büyümemek “küçülmek” demek. Ancak burada sorulması gereken soru şu: bu büyümeler sağlıklı mı? Diğer bir ifadeyle, büyümenin ne kadarı organik?

Organik büyüme nedir?

Organik büyüme deyince normalde bir şirketin, büyümesini şirket birleşmelerine ve satın almaya başvurmaksızın, kendi kaynaklarını kullanarak gerçekleştirmesi anlaşılır. Bu kurumsal finans dünyasında böyle tanımlanır. Ben “business” perspektifinden farklı bir tanımı sizlere sunacağım. Bana göre organik büyüme, ek finansman ya da sermaye artırımı olmadan, şirketin mevcut aktifleri ile şirketin satış gelirlerinde sağlanan büyümedir.

Bu, bir şirketin finansal kaldıracını veya öz sermayesini artırmadan satışlarını, kazançlarını ve temettülerini artırabileceği maksimum orandır. Bu organik büyümenin bir ölçütü de var. İş ve yatırım dünyasında buna SSGR (self sustainable growth rate) yani kendi kendine sürdürülebilir büyüme oranı diyorlar ve özellikle ABD’de yatırımcıların çok önem verdikleri bir gösterge. Ülkemizde büyüme büyük ölçüde banka kredileri ile, kısmen de özsermaye ile gerçekleştiriliyor.

Yani şirketlerimizin hem işletme sermayesini hem yatırımları finanse etmekten dolayı kaldıraç oranları yüksek. Ancak biliyoruz ki, borcun yüksek bir maliyeti vardır. Faiz, karlılığa zarar verir. Faiz ve anaparanın, şirketin kar elde edip etmediğine bakılmaksızın, belirli bir takvime göre ödenmesi gerekir.

SSGR oranı bize ne fayda sağlar?

 İlk olarak SSGR bize finansmana erişim olanaklarının sınırlı veya finansman maliyetlerinin yüksek olduğu dönemlerde, sermaye artışı da mümkün değilse, kendi aktiflerimiz ve karlılığımız ile ne kadar büyüme sağlayabileceğimizi gösterir.

Bu patronların büyümeyi bütçelemesi açısından önemlidir. İkincisi, SSGR bir yatırımcının hangi şirketlerin gelecekte borçsuz büyüme gösterebileceğini belirlemesine yardımcı olabilecek bir parametredir. Yatırımcılar, özellikle içinde bulunduğumuz dönemlerde, kaldıraç oranını risk olarak görür, şirketlerin organik büyüme kapasitesini görmek ister.

Yani yüksek SSGR oranları, yatırıma uzun vadeli bakan yatırımcı açısından cazip görülür. Pek çok şirket sahibi ve tepe yöneticisi şirketin satış potansiyeli ve kapasite açısından önü açıksa, büyümenin önünde engel olmadığına inanır. Bu kulağa hoş gelse de maalesef doğru bir yaklaşım değildir. Büyüme borç veya sermaye artışı ile finanse ediliyor olsa da bunun bir maliyeti vardır. Hele böyle dönemlerde. Bazen iş öyle bir noktaya gelir ki, kendinizi kreditörlere çalışıyor halde bulabilirsiniz.

SSGR nasıl hesaplanır?

 Hesaplanması uzun ve karmaşık olduğundan basitçe izah etmeye çalışacağım. SSGR= ROE (özsermaye karlılığı) x Retention Ratio (vergi sonrası karın ne kadarının şirkette kalacağının oranıdır. ROE; vergi sonrası net kar / özsermaye rakamıdır. Retention ratio ise; 1- (kâr payı/ vergi sonrası net kar) formülünden hesaplanır.

SSGR nasıl yorumlanır?

Yüksek SSGR, şirketin kendi iç kaynaklarından (kârları yeniden yatırarak) önemli bir büyüme gerçekleştirebileceğini gösterir. Bu, şirketin mali yapısının sağlam olduğuna ve borçlanma veya ek sermaye sağlamadan büyüyebileceğine işaret eder. Ayrıca yüksek SSGR, şirketin finansal esnekliğe sahip olduğunu ve muhtemel ekonomik dalgalanmalara karşı daha dayanıklı olabileceğini gösterir.

Satış artış oranı SSGR oranının üstünde ise, şirket bu büyümeyi kendi iç kaynaklarıyla karşılayamaz ve nakit sıkıntısına düşecek demektir. Şirketin büyüme için dış finansmana (borç veya sermaye artırımı gibi) ihtiyaç duyabileceğine işaret eder. Salı günü EVA ve SSGR’yi birlikte yorumlayacağız. Patronlar ve yatırımcılar özellikle kaçırmasın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar