Çift mesai: Yeni çalışma kültürünün bir parçası mı?

İzel BATU
İzel BATU Farklı Bak Farklı Gör izel.batu@dunya.com

Modern iş dünyasında hibrit çalışma modellerinin yükselişiyle birlikte ofis dışında çalışma esnekliği deneyimlenirken çalışma kültüründe önemli değişiklikler meydana geliyor.

Eskiden ekonomik olarak zorlananlar işten sonra ikinci bir iş yaparak çocuklarını okutmayı veya geçimlerini sağlamayı düşünürlerdi. Günümüzde beyaz yaka çalışanlar benzer bir durumla farklı bir şekilde yüzleşiyorlar. Evden çalışma sürecinde zamanın daha etkili bir şekilde yönetilmesiyle birlikte öğle yemekleri ve kahve molaları gibi sosyal etkileşim zamanları artık ikinci bir mesai için kullanılabiliyor. Genel ekonomik zorluklar, bu ihtiyacı daha da belirginleştiriyor.

Danışmanlık firması McKinsey'in raporuna göre, ABD'deki iş gücünün en az yüzde 5'i çift mesai yapıyor. Gallup'un 2022 anketine göre, üst düzey yöneticilerin yaklaşık yüzde 20’si uzaktan çalışanların gizlice ikinci bir işte çalışabileceğinden endişe duyuyor. Bu eğilim, özellikle ekonomik koşulların zorladığı genç çalışanlar arasında daha belirgin hale geliyor. Artan yaşam maliyetleri ve istikrarsız ekonomik koşullar, pek çok kişiyi çift iş yapma yoluna itiyor. Evden çalışmanın sunduğu lokasyon ve saat esnekliğinin bu olasılığı daha da mümkün kıldığı ifade ediliyor.

Yaratıcı endüstrilerde daha fazla

Son 5 yılda özellikle Z kuşağı ve yaratıcı endüstrilerde çalışanlar bu nedenle tam zamanlı ve sözleşmeli çalışmayı tercih etmiyor. Çalışma koşulları bu eğilime göre düzenlenmediği ve bu durum işverenler tarafından dikkate alınmadığı takdirde önümüzdeki dönemde tam zamanlı ve ofisten çalışacak insan bulmakta daha zorlanılacağı iş dünyasında endişe konusu. Bu eğilim, işverenler arasında hem endişe yaratıyor hem de yetenek yönetimi stratejilerinin yeniden şekillenmesine yol açıyor.

Pek çok beyaz yakalının ofis dışından çalışmaya başlamasıyla çalışanların kontrolünün zorlaşması ve çift iş yapma eğiliminin artması işverenlerin ve İK yöneticilerinin çeşitli nedenlerle endişelenmesine de yol açıyor. Bu nedenlerin ilki, rekabet kaygısı. Özellikle gizli bilgilere sahip bir çalışanın rakip firmaya da hizmet etmesi endişe yaratıyor. Bunun dışında çalışanın performansının etkilenmesi, kendisinden beklenen iş kalitesini ve yoğunluğunu karşılayamaması da endişe konusu.

Tüm bu nedenlerden ötürü iş sözleşmelerinde birden fazla işte çalışmayı sınırlandıran hükümlere artık daha sık rastlanıyor. İşverenin rekabet ihlali ya da yapılan ikinci işin mevcut işe zarar verdiğini ispat etmesi halinde sözleşme feshine kadar giden bir süreç işliyor.

Aşırı tepki motivasyonu düşürüyor

Peki böyle bir durumda yöneticiler genelde nasıl tepki veriyor? Birçok yönetici sadakatsizlik karşısında anında öfkeleniyor ve çalışanın diğer tüm işleri durdurması konusunda ısrar ediyor.

Bu aşırı tepki aradaki ilişkiyi sarsıyor ve çalışanın motivasyonunu da tamamen düşürüyor. Diğer bir yönetici tipiyse buna iş yükünü artırarak tepki veriyor; "Başkası için çalışacak zamanın varsa benim için daha fazlasını yapabilirsin" diyor. Bu seçenek de performans düşüşüyle sonuçlanıyor ve genellikle çalışanın diğer işi tercih etmesine yol açıyor.

Bu konuda en olgun yaklaşım ise çalışanın başarısını kutlamak. Zor olsa da eğer rekabette kaygı yaratmayacak bir iş söz konusuysa çalışanın ikinci işini kabul etmek ve yüksek performans sergileyen bir çalışanı takdir etmek kişinin o şirkete ve işine olan bağlılığını artırıyor.

Çalışanınıza destek olun

 Beyaz yakalı profesyonellerin kariyer gelişimine odaklanan Teedo Online Eğitim Platformu’nun Genel Müdürü Selçuk Aytekin, “Bugün özellikle Y ve Z kuşağı, artan yaşam maliyetlerini karşılamak aynı zamanda farklı bir iş deneyimi daha yaşamak amacıyla ‘ikinci iş’te çalışmaya yöneliyor. Özellikle yaratıcı endüstrilerde çalışanlar, tam zamanlı ve sözleşmeli çalışmayı tercih etmiyor. Öyle ki şirketler yakın zamanda ofisten çalışacak personel bulamadığı gibi, önümüzdeki 10 yılda tam zamanlı çalışan bulmakta da zorluk çekecek” diyor.

İşverenlerin bir çalışanı başka bir şirkete kaptırmak yerine bu çalışanların mevcut pozisyonlarında üretken ve tatmin olmaları için tam olarak neye ihtiyaç duyduklarını öğrenebileceklerini ve bunu karşılayabileceklerini ifade eden Aytekin, “İyi yetişmiş ve potansiyele sahip bir çalışanı elde tutmak yetenek yönetimi stratejinizin ayrılmaz bir parçası olmalı. Kişisel ve mesleki becerilerini artırmak için onları desteklemelisiniz” ifadesinde bulunuyor. Modern iş dünyasında başarılı olmak için işverenlerin çalışanlarının değişen ihtiyaçlarına uyum sağlaması ve onları desteklemesi kaçınılmaz hale geliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar