Değişim kolay olmayacak

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Çin ekonomisindeki yavaşlama başta bölge ülkeleri olmak üzere dünya ekonomisini etkilemeye devam ediyor. Japonya, Güney Kore, Malezya, Vietnam ve Avustralya Çin’in yavaşlamasından en fazla etkilenen ülkeler. Japon ekonomisinde ikinci çeyrekteki daralmanın üçüncü çeyrekte de sürebileceği ve ekonominin yeniden resesyona girebileceği yönündeki endişeler artıyor. Benzer yöndeki gelişmeler Avustralya için de söz konusu. IMF Başkanı Christine Lagarde, Çin’in yavaşlamasının beklenmedik bir gelişme olmadığı, yeni ekonomik modele geçişin bir sonucu olduğu görüşünde. IMF’nin, 14 Ağustos tarihli reporunda Çin’deki ekonomik büyümenin önceki yıllara kıyasla yavaşlamakla birlikte, daha güvenli ve sürdürülebilir bir mecrada devam edeceği belirtiliyor. 2014’de yüzde 7.4 oranında büyüyen Çin ekonomisi için bu yıl öngörülen büyüme oranı yüzde 6.8. Raporda yer verilen bir diğer görüş, 2-3 yıllık bir sürede ülkenin serbest döviz kuru sistemine geçeceği. Dünyanın artık, Çin’in önceki dönemlerde sağladığı çift haneli büyüme hızlarına yakın bir gelecekte, belki de hiç bir zaman dönemeyeceği gerçeğini kabul etmesi gerek. 2008 resesyonundan sonraki gelişmeler, Uzakdoğu ülkelerinin ihracata dayalı büyüme modelinin sonuna gelindiğini göstermesi bakımından önemli. Uluslararası ticaret daha dengeli bir yapıya kavuşturulmadıkça; Uzakdoğu ülkeleri ihracata dayalı büyüme modelinden yavaş yavaş iç pazarın büyümesine dayalı bir ekonomik modele geçmedikleri sürece sorunlar devam edecektir. 

***

Çin’in siyasi ve sosyal istikrarını devam ettirebilmesi, ekonomik büyümenin aksamadan sürdürülmesine bağlı. Çin’de, 2002-2015 arasındaki dönemde resmi açıklamalara göre ortalama işsizlik oranı yüzde 4.13. Fakat bu rakamın gerçeği yansıtmadığı; aslında, işsizliğin yüzde 10’ların üzerinde olduğu birçok araştırmacının paylaştığı bir görüş. Kaldı ki, işsizlik oranı yüzde 4’lerde olsa bile, geçmiş yıllardaki çift haneli büyüme oranlarından kaynaklanan bu oranın büyüme hızının gerilediği bir dönemde korunamayacağı açıktır. Büyüme stratejisinin değiştirilmesi, büyüme hızı kadar işsizliği de etkileyecek. İşsizlik artışı, ülkeyi ekonomik sorunlar dışında sosyal sorunlarla da karşı karşıya bırakabilir. Ekonominin iç talep artışına dayalı bir şekilde yeniden yapılanması ise orta sınıfın gelişmesi ve ücretlerin artmasına bağlı. Çin merkezli Hudson Enstitüsü tarafından bu yılın başında yayınlanan istihdam raporunda, özellikle hizmetler sektöründe yer alan firmaların nitelikli işgücü talebinin arttığı yolunda bilgiler var. İşgücü talebindeki artış, beraberinde ücret artışlarını getiriyor. Çinli profesyonellerin en çok tercih ettikleri firmalar yüksek ücret verenler. 800 milyona yakın kişinin istihdam edildiği ülkede, sanayi ve hizmetler sektörünün her birinin toplam istihdam içindeki payı kabaca yüzde 35. Eğitim, sağlık ve finans gibi sektörlerin içinde yer aldığı hizmetler sektörünün istihdam içindeki payının artması istihdamı nasıl etkileyecek? Bir başka deyişle, Çin hizmetler sektörünün sanayi aleyhine ağırlığının arttığı bir ekonomi olma yolunda ilerlerse, bunun istihdam üzerindeki etkisi ne olabilir? 

***

Şimdilik, bu soruların cevabını vermek zor. Çin ekonomisinin önümüzdeki yıllardaki performansı dünya ekonomisinin gidişatını da belirleyecek. Ekonomideki yavaşlamadan dolayı Çin’den sermaye çıkışları artıyor. 4 trilyon dolar döviz rezervine sahip ülkeden bazı tahminlere göre geçen yılın üçüncü çeyreğinden bu yılın ikinci çeyreğine kadar geçen sürede dışarı kaçan sermaye 340 milyar dolar. Az bir rakam değil. 13 Ağustos'taki devalüasyonun ise döviz rezervlerinde 150 milyar dolar daha azalmaya yol açtığı tahmin ediliyor. Devalüasyon devam ederse sermaye çıkışları hızlanabilir. Çin ve gelişmekte olan diğer ülkelerin siyasi ve sosyal istikrarlarını korumaları, ekonomik büyümenin kesintisiz biçimde sürdürülmesine bağlı. Uzakdoğu ülkelerinin büyüme modelleriyle ilgili değişimin kolay olmayacağı bir döneme doğru gidiyoruz. Bunun ekonomiler üzerinde önemli etkileri olacaktır. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, dünya bir de Ortadoğu kaynaklı terörle mücadele etmek zorunda. Hükümetlerin işi gerçekten çok zor. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016