Değişim ve esneklik

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Geçen yazımda esnekliğin öneminden bahsedip, ülkemizdeki işletmeler için esnekliğin önemi var mı veya ne kadar var sorusuna gelip bırakmıştım. Aslında ülke bazında değerlendirmeler gerekli mi, zaten küreselliği son noktasına kadar, hatta bazı durumlarda bütün engellemelere karşı yaşayabiliyoruz diye sorular akla gelebilir. Doğrusu bu konuda olayı iki boyutuyla ele almak olanaklı. Ülkemiz işletmeleri ve belki bütün kurumları küresel hareketlerden etkilenirken, diğer yandan da yerel gelişmelerden de etkilenmektedir.
Oldukça eski bir kitaptan bir alıntı yapmak istiyorum. Peter Drucker’ın dilimize “Kapitalist Ötesi Toplum” diye çevrilen 1993 basımı kitabından: “Batı tarihinde her birkaç yüz yılda bir büyük değişiklik olmaktadır. Daha önceki bir kitabımda (The New Realities,1989) “sınır” dediğim şeyi böyle zamanlarda aşarız. Kısacık birkaç on yıl içinde toplumlar kendini yeniden düzenler; dünya görüşü de, temel değerleri de, sosyal ve siyasal yapısı da, sanatı da, kilit kurum ve kuruluşları da değişir.”

Drucker bu satırları 1993 yılında yazmıştı. Bundan 12 yıl sonra ise vefat etti. Yani bugün yaşadıklarımızı sadece hayal edebilmişti. Her geçen gün iletişim ve bilgi teknolojisindeki gelişmelerin ivmesi o kadar yükseliyor ki, Drucker’ın on yıllar sürer dediği değişimi biz yıllar, belki de aylar içinde yaşar hale geldik.

Drucker’ın alıntısının yanına bir de kendi yazdığım eski bir yazıdan alıntı yapayım.

“Çoğu işletme, özellikle çevresel koşulları veri kabul ederek, bu koşullar içinde karlarını artırmaya veya yaşamlarını sürdürmeye çalışırlar. Bu işletmeler, rüzgara kapılıp giden yapraklara benzerler. Nereye gideceklerini, ne kadar sürede gideceklerini ve hatta ne zaman düşeceklerini bilemezler. Değişimin çok hızlı, rekabetin çok sert olduğu günümüz dünyasında ise rüzgarlar çok sert ve sık aralıklarla karşımıza çıkmaktadır. Bu koşullar altında hayatını sürdürmek isteyen hatta daha iyi koşullara kavuşmak isteyen işletmelerin yapması gereken rüzgarın önünde savrulup gitmekten kurtulmak için çaba göstermektir. Bunu yapabilmenin tek yolu, değişimi yönetebilmekten geçer.”

Dünyanın bütününde geçerli bu durum işletme yöneticilerinin bu zihniyete sahip olmalarını, işletmenin kurumsal yapısının, örgüt yapısının bu değişime çabuk tepki verecek şekilde dizayn edilmesi ve arkasından da iş yapma biçimlerinin değiştirilmesi gerekmektedir.
Esneklik gerekliliğini yerel boyutta da ele almak mümkün demiştim. Önemli bir iktisat profesörü Aykut Kibritçioğlu krizi, herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü veya finans piyasasındaki fiyat ve/veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının ötesinde gerçekleşen şiddetli dalgalanmalar olarak tanımlamıştır. Bu dalgalanmaların boyutu, sıklığı arttıkça esnekliğin önemi de artacaktır. Bu tanıma bakarak esnekliğe bizim ne kadar ihtiyacımız var sorusunun cevabını hepimiz değerlendirebiliriz. İçinde bulunduğumuz coğrafyadan başlayarak, ekonominin genel yapısına kadar sayısız etken bizim hayatımızdaki birçok değişkenin belirli zamanlarda “kabul edilebilir değişme sınırının” ötesinde hareketler sergilemesine neden olmaktadır. Bu nedenle dünyada esnekliğe en çok ihtiyaç duyan işletmelerin başında da bizim işletmelerimizin yer aldığını söylersek haksızlık etmemiş oluruz.

Gereklilik konusunu burada bırakarak, bundan sonra yazacağım yazıda nasıl bir örgüt yapısı nasıl iş yapma modelleri bu konuda bize yardım edebilir sorularını ele almaya çalışacağım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018