Deutsche Bank’taki satış fırsat mı tehdit mi?…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Ne Fed’in faiz artırması ne Çin’in yavaşlaması küresel piyasaların gündeminde bu aralar bir tek konu var: Deutsche Bank ABD Adalet Bakanlığının ipotek bonolarıyla ilgili verdiği 14 milyar dolarlık cezayı nasıl ödeyecek?

Deutsche Bank €1,8 trilyon büyüklüğünde bilançosu, 20 milyon müşterisi ve 100,000 çalışanı ile Almanya’nın en büyük bankası. Normal koşullar altında Avrupa’nın en büyük ve rekabetçi ekonomisinin en büyük bankası ile ilgili söylentilere itibar edilmemesi gerekir.

Ancak sekiz yıl önce ABD’nin en büyük yatırım bankalarından Lehman’ın batışı sırasında kazanılan acı tecrübe güvenin zayıflaması ve Merkez Bankası’nın gereken desteği vermemesi durumunda her bankanın likidite sıkışıklığına düşebileceği ve batabileceğini gösteriyor.

Deutsche ve Lehman arasında karşılaştırma yapmak çok doğru değil. Normal koşullar altında Deutsche Bank Lehman ile karşılaştırılamayacak kadar güçlü ve çeşitlilik gösteren bir bilançoya sahip.

Deutsche bilançosunun %12’sine (€220 milyara) ulaşan likiditesi ile dışardan gelecek şoklarla kolaylıkla başa çıkabilecek bir konumda. Uzun süreli bir şok karşısında Avrupa Merkez Bankası’ndan ilave likidite sağlayacak teminat yapısına sahip.

Ancak Avrupa Merkez Bankası’nın eksi faiz politikasını ve varlık alımlarını sürdürdüğü bir ortamda bankacılık sektöründe normal koşullar geçerli değil.
Düşük faiz ortamı ve artan rekabet baskısı altında Deutsche Bank’ın yılın ilk yarısındaki vergi öncesi karı €1,0 milyar düzeyine gerilemiş durumda. Söz konusu tutar aktif büyüklüğünün binde biri düzeyinde sürdürülemeyecek kadar düşük bir karlılığa tekabül ediyor.

Avrupa ve Japonya Merkez Bankalarının uyguladığı negatif faiz ve devasa varlık alımları verim eğrisini bozarak bankacılık sektöründe karlılığı baskılıyor. Bankaların kar etmediği bir ekonomide kredi mekanizmasını çalışması mümkün değil. 

Karlılıktaki gerileme yüzünden bankalar ile ilgili risk algısında son dönemde bir bozulma yaşanıyor. ABD Adalet Bakanlığının ipotek bonolarıyla ilgili 14 milyar dolarlık cezası bu kırılmayı artırarak Deutsche Bank’ın müşteri kaybını hızlandırdı.
Bankanın mevcut sermaye yeterlilik oranı ve likiditesi bankacılık işlemlerini yürütmek için yeterli. İngiliz sigorta şirketi Abbey ve Çin bankası Hua Xia’daki payların satılması işleminin sonuçlandırılması durumunda sermaye yeterliliği yeterince güçlendirilmiş olacak.

Verilen cezanın pazarlık sürecinde daha önceki örneklerde olduğu gibi üçte biri dörtte biri gibi bir seviyeye çekilmesi durumunda bankanın borcunu rahatlıkla ödemesi ve bankacılık işlemlerine sorunsuz bir şekilde devam etmesi bekleniyor.
Cuma günü Deutsche hisselerinde görülen %6’lık yükselişin arkasında bu gerekçe yatıyor. Bankanın ABD Adalet Bakanlığıyla € 5 milyarlık ceza için anlaştığı söylentisi hisseyi hareketlendirdi. Söz konusu tutar doğruysa bankanın ayırdığı € 5,5 milyar karşılık ile uyumlu olduğu için öz kaynaklarda ilave bir kötüleşme olmayacak.
Haber doğruysa küresel piyasalarda sert bir yükseliş işe haftaya başlayacağız. Şikayetçi değiliz. Geçen haftaki Moody’s şokundan sonra iyi haberlere ihtiyacımız var.

Peki küresel risk iştahında kalıcı bir düzelme sağlanması için gerekli şartlar oluşuyor mu? Maalesef, hayır.

Endişemizin arkasında iki temel gerekçe var:

(i) genişleyici para politikası kredi aktarım mekanizmasını bozarak bir likidite tuzağına yol açıyor.

(ii) ABD’nin küresel şirketlere verdiği cezalar veya 11 Eylül 2011 olayları ile ilgili Suudi Arabistan’a dava açılmasına izin veren kanun değişikliği küresel piyasalardaki risk primini yükseltiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019