Enfl asyona devam

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Geçen hafta enflasyon olgusuna OECD ülkeleri çerçevesinde incelemiş, bir soru ile yazıyı sonlandırmıştım. Soru şu idi: “OECD ülkelerinde enflasyon düşerken, enerji ve gıda fiyatları azalırken, Türkiye’de neden artıyor?” Sorunun yanıtını kısa tümcelerle verelim: 

• Türkiye enflasyonu sorununu neoklasik iktisadın bakış açısı ile çözmek istiyor Enflasyonu parasal olgu olarak görüyor. Böyle olunca da parasal göstergeler üzerinde yoğunlaşıyor. 
• Bunu yaparken, enflasyon hedeflemesini çıpa (anchor) olarak kullanması sadece bir teknik seçimdir. Başka çıpalar da kullanılabilir, döviz kuru, fiyatlar genel düzeyi gibi. 
• Hangi çıpanın kullanılacağının belirleyicisi, çıpanın kontrol edilebilme gücüdür. TCMB’nın enflasyon hedefl emesi seçimi de böyle bir tercihten ibarettir. 
• Bundan dolayı enflasyon hedeflemesini dokunulmaz kutsal görmek, hele bir teori olarak görmek yanlış olur. 
• Enflasyon hedeflemesi Türkiye’de kısmen başarılıdır, enflasyonu tek hane çekmiştir, ancak bunu yaparken yapısal bir düzeltme yapmamıştır, zaten böyle bir işlevi de yoktur. Programın başarılı olmasında Türkiye doğrudan yatırımlarına ve kısa vadeli sermaye girişinin artması önemli rol oynadı. Döviz kurunda istikrar sağlandı, bu enfl asyonu aşağıya çekmede önemli rol oynadı. Çünkü sanayi ve dış ticaret yapısı nedeni ile enflasyonun döviz kuruna duyarlılığı yüksek. 
• Enflasyon hedeflemesi önemli bir seçimdir. Çünkü enflasyon hedeflemesi Hükümetlerin merkez bankasını kamu harcamalarını artırmak için kullanılmasını engeller. 
• Türkiye’de böyle oldu. Ancak 2003’den bu yana Hükümet vergi artışı ve borçlanma yolu ile harcamalarını artırmaya devam etti. OTV ve KDV en büyük vergi gelir kaynağı oldu. Bu vergiler enfl asyon üzerinde ciddi baskı yaratmakta. Küçük bir örnek, petrol fiyatları kriz öncesinin yarısına kadar geriledi, Türkiye’de petrol ürünlerine yansıması %10 düzeyinde kaldı. 
• 2003 sonrası Kamuda mali disiplin sağlanmış gibi görünmekte. Ancak verilerin altını eşelediğinizde durum pek öyle değil. Bütçe dengesini sağlamada özelleştirme geliri belli bir dönem önemli destek sağladı. Nitekim bu desteğin azaldığı dönemde bütçe açığı arttı. Unutmayalım bütçe açığı da enflasyon yaratır. Bundan dolayı TCMB Başkanı sürekli mali disiplin çağrısı yapıyor. 
• Devlet tüketmeye devam etmekte. Nitekim 2014’ün üçüncü çeyreğinde Hanehalklarının nihai tüketim harcamaları sabit fiyatlarla %0,2 artarken, devletin nihai tüketim harcaması sabit fiyatlarla %6,6 yükseldi. 
• Kamu şeff af değil, bu da tüketimini artırmayı sağlıyor. Kamu yatırım harcamalarındaki tercihler enflasyonu olumsuz etkiliyor. İnşaat yerine enerji yatırımları özellikle yenilenebilir enerji üretimi artsa idi, enerji fiyatları düştüğü gibi, cari açık azalacak, bu da döviz kuru üzerindeki baskıyı hafifletecekti. 
• Türkiye’de kamu şeffaf değil. Bu da tüketimini artırmasını sağlıyor. Belki popülist bir örnek olacak ama 120 bin araç parkına sahip bir devlet dünyada kalmadı. 
• Fiyat istikrarı sadece parasal göstergeleri düzelterek sağlanmıyor. Kurumsal yapıda önemli. Bunun içinde hukuk var, mülkiyet hakları var. Türkiye’de bu yapı büyük ölçüde zayıfl amış durumda. Yatırımcı yatırım yaparken sadece faiz oranına bakmıyor, kurumsal yapılanmaya da bakıyor. Bundan dolayı ücretler ve vergiler daha yüksek olmasına rağmen gelişmiş ülkelere sermaye akımı var. 

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, Türkiye, mevcut Cumhurbaşkanı- TCMB/Hükümetin bir kanadı arasındaki çatışma ortamını aşıp kısa dönemde soluk alabilir. Fakat uzun dönemde kamuyu da kapsayan kurumsal ve yapısal düzenlemelere gitmez ise biz bu konuda daha çok yazı yazarız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019