Enflasyon işte böyle göstere göstere yükseldi!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Önce gelin basit bir soruya yanıt vererek şu enflasyon konusundaki bilgilerimizi bir tazeleyelim. Soru şu; enflasyon niye olur? Fiyatlar neden sürekli bir artış eğilimi gösterir?

İktisat fakültelerinin birinci sınıfında öğretirler bunu. Fazla ayrıntıya girmeye gerek yok; enflasyon genel olarak ya talep arzdan çok arttığı için ortaya çıkar ya da maliyetler yükseldiği için.

Türkiye’de vatandaşın eline geçmişe kıyasla çok para geçiyor da onlar da ne bulurlarsa almak istiyor ve bu yüzden talep artıyor diyebilir miyiz? Tabii ki hayır. Dolayısıyla Türkiye’de talepten kaynaklanan bir fiyat artışı yok. Tam tersine fiyatlar böylesine arttığı için vatandaş giderek daha az harcama yapabilir durumda. Harcamalarda da giderek zorunlu ihtiyaç maddelerinin payı artma eğiliminde.

Talep enflasyonu yaşamıyorsak, geriye kalıyor maliyet enflasyonu. Türkiye gibi sanayi üretiminin dörtte üçünü ithal girdiyle gerçekleştiren, enerji ihtiyacının neredeyse tümünü ithal eden bir ülke döviz kurları yükseldiğinde bundan etkilenmiyor olabilir mi?

Gel de ilk çeyreği arama!

Yazımızda bir tablo ve bu tablonun grafiğine yer verdik. Yılın ilk çeyreği... Enflasyon yatay, dolar kurunda neredeyse hiç artış yok, hatta enflasyondan bile düşük bir yıllık artış söz konusu, Merkez Bankası da faizi sabit tutuyor. Her şey iyi gidiyor. Görüntü böyle.

Dolar nisanda kıpırdanmaya başlıyor ve sonrasında tırmanış!

“Felaket geliyorum” diyor. İster Türkiye’ye karşı kötü niyetli yaklaşımlardan olsun, ister dünyanın genel gidişatından kaynaklansın, ister Türk şirketlerinin borçluluğu sebep olsun; bir olumsuzluk var sonuçta ve Türkiye’nin önlem alması gerekiyor.

Ama biz, “Bize bir şey olmaz” demeyi sürdürüyoruz. “Türkiye ekonomisi bunu da atlatır” demeye devam ediyoruz. Tabii ki Türkiye bunu atlatacaktır ama ya oluşan tahribat! Ya peş peşe konkordato ilan etmek durumunda kalan şirketler! Hem madem sorun bu kadar büyük değil, abartılmamalı, öyleyse biz ne diye ay geçmiyor ki yeni bir önlemler paketi açıklamak durumunda kalıyoruz?

Grafik tokat gibi çarpıyor!

İlk çeyreği pek fena geçirmedik. Ama ikinci çeyrekte tehlike çanları daha bir tehlikeli çalmaya başladı. Dolardaki artış hızlandı ve bu artış üretici fiyatlarına adeta eşzamanlı olarak yansıdı. Ama yine de dolardaki artış lehine bir fark var.

Kur artarken Merkez Bankası sanki seyirci. Kur, nedeni ne olursa olsun durmaksızın yükseliyor, ama biz faizi artırmakta çoğu zaman olduğu gibi gecikiyoruz. Birkaç puanlık faiz artışıyla piyasayı sakinleştirebilme fırsatını sürekli kaçırıyor, daha sonra yüklü artışlar yapmak durumunda kalıyoruz.

İpler kopuyor

Ağustos ve eylülde ise kuru tutmak mümkün olmaktan çıkıyor. Eylül ayının ortalamasındaki dolar kuru geçen yılın eylülünün tam yüzde 84 üstünde. Ve o ay itibarıyla yurtiçi üretici fiyatları endeksindeki artış yüzde 46 düzeyinde.

Kur artışı üretici fiyatlarını, üretici fiyatları da tüketici fiyatlarını lokomotif gibi çekmeye, tırmandırmaya devam ediyor.

Yüzde 10 kampanyası nasıl etkiler?

Birinci gerçek; Türkiye şu dönemde bir talep enflasyonu yaşamıyor.

İkinci gerçek; bu rekor oranların kaynağı maliyetteki artışlar.

Üçüncü gerçek; ikinciye bağlı olarak maliyetteki artışın kaynağı da kur artışı.

Şimdi kur artışı yok olmuş değil. Dolar, ekim ayında eylül ortalamasının altında seyrediyor olsa da yine de 6 liranın üstünde. Dolayısıyla sanayici maliyetini böylesine artıran çok önemli bir etken varken şimdi bir de yüzde 10 indirim yaparsa bunun altından nasıl kalkacak?

Mevsimsel etkenlerle fiyatı düşen, arzı arttığı için fiyatı gerileyen ürünler dışında sanayi ürünlerinde eğer gerçekten yüzde 10 fiyat indirimine gidilebilirse, bu birkaç anlama gelecek.

Şöyle düşünmek pek yanlış olmasa gerek. Kurun böylesine arttığı, maliyetlerin böylesine yükseldiği bir dönemde fiyatlarda bir hamlede yüzde 10 indirime gidilebiliyorsa demek ki müthiş bir kar marjıyla çalışılıyormuş.

Yok eğer fazla kar olmadığı halde yine de kampanyaya katılım söz konusuysa bu da kampanya dışında kalmanın maliyetinin daha ağır olacağı endişesini yansıtır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar