Fed’in faiz indirimi ve sonrası

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Olmayacak işlerin konuşulduğu, takip edildiği, dahası üzerine kafa yorulduğu 2019’da sonunda Fed’in faiz indirimi noktasına gelmiş durumdayız. 16 Aralık 2008’de federal fonlama oranı alt bandı yüzde 0 seviyesine çekildiğinden bu yana FOMC katılımcıları tarafından politika faizinde aşağı yönde ayarlamaya gidilmemişti. En sonda söylenecek olan kısım burada kendisine yer bulabilir; yandık, bittik noktasında olduğumuzdan bugün için ABD’de faiz indirimi mevzusunu konuşuyor değiliz. Farklı dinamikler, yönlendirmeler ve değişen zamanın ruhuna ayak uydurma durumu söz konusu.

11 yıl sonra Fed’in faiz indirimi hamlesini takip edeceğiz. Öyle ki ABD ekonomisi hali hazırda tarihin en uzun dönemli ekonomik genişlemesini ve işsizlik oranında (U3) yüzde 3.63 ile 1969’dan bu yana süregelen zamanın en düşük seviyesinde oluşum gösterirken. Peki, nasıl oldu da bu noktaya gelindi? Sonrası ne olur? Nasıl ve neden kısmına mı takılmalı yoksa bir adım sonrasını mı kestirmeye çalışmalı? Detaylandıralım.

Kasım 2018’de Fed Başkanı Powell’ın nötr faiz seviyesinin tahmini üzerine yaptığı güncellemenin ardından süreç sanılanın aksine hızlı gelişti. Bilanço operasyonuna dair yapılan yönlendirmenin değiştirilmesi tahvil piyasasının farklı vadeleri üzerinden ulaşılan spread analizlerinden ‘resesyon’ tartışmalarına ilerleme isteğini kırmakta başarısız olurken, Başkan Trump’ın kendi eliyle yarattığı belirsizlik sürecinin global ekonomiyi baskılaması Fed’in kendisi dışındaki dünyayı da birebir örtüşmese de 2016’da olduğu üzere dikkate almasına neden oldu. Hatırlayalım, Aralık 2015’te 7 yıl sonra ilk kez atılan 25 baz puanlık faiz artırımı adımının ardından Çin’in global ekonomiyi baskılaması ve yarattığı endişe ortamı nedeniyle Fed’in bir kez daha ‘bekle-gör’ moduna geçtiğini ve ABD ekonomisinin selameti açısından sınırların dışındaki gelişmeleri gözettiğini görmüştük. Bugünlerde de senaryonun temeli aynı eksende oluşuyor. Süreci anlamakta zorlansak da Fed açısından ana odak noktasının ‘sürdürülebilir ekonomik gelişim’ olduğu gerçeğini atlıyoruz.

Takip edilen makro verilerde ekonomi açısından ciddi ölçekte çalan herhangi bir alarm durumu söz konusu değil. Konut piyasasının bir nebze tadı kaçık fakat resesyon işaretleri net değil. Faiz artırım döngüsündeki bir ekonominin göstermesi gereken konut sektörü tepkisi ne ise o yaşanıyor. Fed’in faiz indirimine piyasaların hazırlandığı süreçte dayanıklı mal siparişleri, perakende satışlar, iç tüketim, harcamalar ve GSYH verileri gibi önemli kalemlerde yukarı yönde sürprizler görüldü. Evet, belki Fed’in kurumsal yapısı kısa dönemli veriler üzerinden ya da endişelerin çizdiği çerçeveden hareket etmiyor olabilir ancak yakın vadede katlanılan zorlu süreci de tek kalemde kaybetmeyi de göze alamıyor. Global ekonominin 2008-09 krizinin ardından Euro Bölgesi’nin içerisine girdiği çıkmazı bu kadar geniş kapsamda görmezsek eğer karşılaştığı en ciddi belirsizlik sürecinde Fed’in vermek istediği desteği tek solukta anlamaya çalışmak zor fakat imkansız değil. Başkan Powell ve arkadaşlarının bugünlerde yapmaya çalıştıkları yönlendirme tam olarak bu; 1x25 baz puan, 1x50 baz puan veya 2x25 baz puanlık faiz indirimi adımlarının ABD ekonomisini kısa sürede kayda değer ölçekte A noktasından B noktasına taşıma ihtimali düşük olsa da vereceği sinyal etkisi ve “her şekilde büyümenin devamlılığı açısından buradayız” mesajını ciddiye almak gerekiyor. Tekrarlayarak netleştirmenin zarar olmayacaktır; Fed’in global kaygıları bugünden göğüslemek ve geleceğe set çekme arzusu yarının ciddi politika çıkmazlarını engelleme düşüncesinden kaynaklanıyor. Tıpkı sıkılaştırma döngüsünde sürece ilk giriş yapan büyük kurumsal yapı oldukları gibi.

Bugünlerde konuşulan başlıklardan en ilgi çekeni Fed’in ECB ve BOJ’a kıyasla manevra alanının daha geniş olduğu. Doğrudur. Eksi faizde bölge bankalarının karlılık problemlerini nasıl azaltacağına dair ilgili komitelere çalışma yetkilendirmesini daha geçtiğimiz hafta yapan ECB’ye kıyasla krize gösterdikleri hızlı tepki gibi sıkılaştırma sürecine en önde giriş yapan ve oyun alanı açan da yine Fed oldu. Bu gibi kurumsal yapıların en önemli özelliği, geçmişte başlarına gelen belalardan çıkardıkları dersleri zamanın ruhuna uygun bir şekilde revize etmeleri ve unutmamaları. O nedenle ben de dahil olmak üzere Fed’in tepki mekanizmasını anlamakta geç kalan herkes Başkan Trump’lı en az 1 yıllık sürecin global çapta yaratabileceği belirsizliğin ABD ekonomisi açısından tehlikelerini anlamaya çalışması kritik nokta. Büyümenin trend seviyelerine yaklaştığı, sıkı işgücü piyasası koşullarının aylık istihdam rakamlarının 2018’e kıyasla momentum kaybetse de –büyüme görünümü ile paralel olduğu gerçeği unutulmadan- devam ettiği bugünden 2015’ten bu yana ilk kez eksi bölgede oluşum gösteren deniz aşırı yatırımlar ve orta-uzun vadede devam etmesi durumunda yaratması muhtemel istihdam piyasası olumsuzluğundan şekillenen yarını da gözetmek gerekiyor. Global para politikasının belirleyicisi konumundaki devasa Fed gemisinin rota değiştirmesi ‘ağaca bakıp ormanı görememek’ sözünü hatırlatıyor adeta. Tecrübe ettiği musibetlerden ders çıkardığını düşünen Amerikan para politikası yapıcıları belirsizlik temasının ilerleyişine dair endişelerini topa önde basarak engel olma isteğindeler. Bu kısmı anlamaya çalışmakla geçen süreç bugünün getirdiği miyopluk nedeniyle yorucu, zor fakat imkansız değil.

Hikayeyi netleştirebildiğimiz varsayımıyla artık toparlamak ve geleceği konuşmak gerekiyor. Fed, yaşlı kıta başta olmak üzere global ivme kaybına kendi üzerine düşen görev kapsamında tepkisini göstermeye çalışıyor. Bunu da son 11 yılda yaptıkları en iyi iş olan sözlü yönlendirmeden hareketle bizleri hazırlayarak, kamuoyunda farklı tartışmaların, doğru ya da yanlış tüm düşüncelerin tartışılmasına izin vererek gerçekleştiriyorlar. Handikap yok mu? Elbette var. Öncelikle yakın zaman öncesine dek yerel varlıklar için konuştuğumuz “her sürpriz iyi değildir” durumu burada da geçerli. Fiyatlamaların ve beklentilerin yoğunlaştığı 1x25 baz puanlık ayarlamanın ötesindeki her hamle ekonominin sağlığına yönelik tartışmaları hızlandıracaktır. Bu nedenle iletişim ve gelecek dönem yönlendirmeleri hiç olmadığı kadar kritik bir hal almış durumda.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019