Finans temalı “Paranormal Activity” gişelerde…

Nazlı SARP
Nazlı SARP nazli.sarp@dunya.com

7. sanat olarak ifade edilen sinema hem sanatın dayanılmaz hafifliği hem de zamanla bir endüstriye dönüşmesi halleriyle ekonominin gerçek anlamda nabzını tutmuştur. Hatta sinema, dönem filmleriyle toplumun da bir aynası olma vazifesini görür.

Yakın tarihli ekonomiye bakarsak, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çekilen Vittorio De Sica'nın yönettiği Bisiklet Hırsızları (Ladri di Biciclette) dönemin İtalya’sındaki durgunluk ve belirsizlik ortamını oldukça teatral bir biçimde gözler önüne seren bir yapıt olmasıyla resesyon konulu Ekonomi 101 dersinde gösterimi hak etmektedir.

Yine çok sevdiğim İtalyan sinemasından gidecek olursam Fellini’nin müthiş (Tatlı Hayat) La Dolce Vita’sı 60’ların sosyal tansiyonunu en iyi ölçen yapıtlardan olarak nitelendirilir ki burada da bir çeşit yozlaşmış bolluk dönemi resmedilmektedir.

Benzer tarihlerde boy gösteren İsveçli yönetmen Ingmar Bergman ve ondan büyük oranda etkilendiği ifade edilen soğuk savaş ve sinemada sofistike açılımların sembolü haline gelen Tarkovsky ise toplumun gerçekliğinden çok bilinçaltına yönelmiş insanın portresini çizer ve bu da yeterince entelektüel birikimin oluşmasına zemin hazırlayan sistemli bir ekonominin varlığına delalettir. Gelelim günümüze artık o kadar derin içerikli filmler yerine gerçek düzlemin dışına çıkılan bir sürece girdiğimiz söylenebilir.

Bol bütçeli distopik filmler kaos teorisi ve toplumun başkalaşmasını anlatırken sanki bir pandemi gerçeğini de masamıza koymuş oluyor. Diğer taraftan şu anda finans piyasalarında yaşanan süreci ben yine günümüz yüzeysel temalı filmlerinden Paranormal Activity’e benzetiyorum.

Küresel ekonomide son birkaç haftada yaşanan gelişmeler ABD’de Silvergate, SVB ardından Signature Bank iflasları, First Republic Bank ve Avrupa’da Credit Suisse’in kurtarma operasyonlarına karşılık sallanan bir küresel finans sistemi…ABD orta ölçekli bankalarında görülen sorun, Fed’in şahin tutumundan çok, Trump dönemindeki deregulasyon sürecine atfediliyor.

Obama döneminde getirilen Dodd-Frank yasasının deregule edilmesinde en büyük günah keçisi ise Trump’tan sonra Signature Bank yönetimine giren Barney Frank’in kendi yasasını para kazanmak gerekçesi ile yumuşatması. Yasadaki denetim kapsamının 50 milyar dolardan 250’ye çıkarılması…Özetle neden, ahlaki çöküş olarak gösteriliyor. Peki buna ekonomik sistemin en önemli paranormal parametresi (gölge değişken) denilebilir mi?

Paranormal aktivasyonun elbette Türkiye finans piyasası ayağı da var ancak bunu belli bir miktar devlet tahvili pozisyonu alınması ile sadece Türk bankaları ile ilişkilendiremeyiz asıl riski yoğun dolarizasyon birikimi bulunan KKM hesabı ve seçimden sonraki para politikası ile kurun geleceği seviyede görüyorum. Diğer taraftan küresel ekonomide 2007-2009 dönemi benzeri bir kriz sürecinin bu defa teğet geçmemesi olasılığı; var olan dengesizliği daha da zorlu hale getirecektir.

Küresel finansın şu andaki durumunu sanatsal olmayan bir gişe filmiyle ifade etmek zorunda olduğum için özür dilerim ancak yaşadığımız sürecin ne sanat ne de bilimle izah edilecek bir yanını göremediğim gibi oluşan tabloya Alfred Hitchcock’un kült filmlerinden birini heba etmek istemedim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kur, faiz, enflasyon 25 Mart 2024