G20 Zirvesi'nin öncelikli konusu büyüme

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Gözler yine Türkiye’nin üzerinde. Pazar günü Antalya’da başlayacak dünyanın ilk yirmi ekonomisinin devlet ve hükümet başkanları düzeyinde temsil edildiği G20 zirvesi, 2004’de İstanbul’da yapılan NATO Zirvesi'nden sonra Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen ikinci büyük uluslararası organizasyon. Türkiye, G20’de 799 milyar 535 milyon dolar gayrisafi yurtiçi hasılayla 18. sırada yer alıyor. Bizden sonra gelen ülkeler Suudi Arabistan ve İsviçre. G20 Zirvesi'nin gündeminde yer alan ana konular büyüme, bozulan gelir dağılımı, finansal krizler ve iklim değişikliklerine karşı geliştirilecek politikalar ve Ortadoğu kaynaklı mülteci sorunu. Siyasi ve sosyal sorunlar önemli olmakla birlikte, dünyanın bugün karşı karşıya olduğu temel sorun ekonomik. Ekonomik sorunlar çözülmedikçe, siyasi ve sosyal sorunların da çözülme ihtimali yok. Temel ekonomik sorun büyümedeki yetersizlik. Yetersiz büyüme işsizlik başta olmak üzere bir dizi ekonomik ve sosyal sorunun nedeni. Uzun yıllar dünya ekonomisine yön veren Çin, artık çift haneli büyüme oranlarının oldukça uzağında. Bundan sonra da eski oranları yakalaması çok zor. Büyümenin sürekliliği, eğitim, altyapı ve hukuk alanlarında köklü düzenlemeleri gerektiriyor. Türkiye tarafından zirveyle ilgili hazırlanan “Ana Mesajlar” başlıklı broşürde, dünya nüfusunun üçte ikisini oluşturan G20 ülkelerinin fakir nüfusun da yarısını barındırdığı belirtildikten sonra, G20’nin dışında kalan ülkelerdeki fakirlerin sorunlarına da çare bulunmasının zorunluluğuna işaret ediliyor. Sorunların çözümü için ayrıca, ekonomik büyümenin rakamsal yönü dışında kaliteli olması da vurgulanıyor. Gelirin toplum katmanları arasında adil dağılımını, kadın ve gençlerin işgücüne artan oranda katılımını ve kaliteli eğitime zenginler dışında ekonomik yönden zayıf kesimlerın de kolayca erişebilmesine imkan verecek politikaların geliştirilmesi büyümenin en az rakamsal yönü kadar önemli.

***
Ana hedef, tüm ülkelerde nispeten düşük gelirli grupların ekonomik büyümenin avantajlarından yararlanması için gerekli mekanizmaların geliştirilip hayata sokulması. Emeğiyle geçinenlerin satınalma güçlerinin azaldığı, gelir bölüşümünün bozulduğu ekonomilerde büyümenin sürekliliğini sağlama çabaları boşa çıkıyor. Büyüme devam etse bile bunun kaliteli olmadığı, sürekliliğinin tehdit altında olduğu açıktır. Dünyada günlük 2 dolar ve altında gelire sahip olanların oranı 2001’de yüzde 29’dan 2011’de yüzde 15’e gerilemiş. Bir başka deyişle, fakirlik azalmış.

Bunda, 2000’li yılların başlarında özellikle gelişmekte olan ülkelerde sağlanan yüksek büyümenin payı büyük. Bununla birlikte, fakirlik hala en önemli sorunlardan biri. Amerika merkezli PEW Araştırma Kuruluşu’nun raporuna göre, dünyada her 10 kişiden 7’si günde 10 dolar ve altında bir gelirle yaşamak zorunda. Kuruluş, 10 doların altında gelire sahip insanları “küresel fakirler” ve “düşük gelirliler” olmak üzere iki gruba ayırmış. İlk grupta yer alan günde 2 dolar ve altı bir gelirle geçinmek zorunda olanların toplam dünya nüfusu içindeki payı yüzde 15. Kabaca 1 milyar insan gerçek anlamda yoksul. Günlük kazancı 2 ila 10 dolar arasında değişen düşük gelirli olarak tanımlanan ikinci grubun toplam nüfus içindeki oranı ise yüzde 56. Fakir ve düşük gelirli nüfusun yüzde 90’ı Afrika, Asya ve Güney Pasifik bölgesinde yaşıyor.
***
Ekonomik sorunların artmasında geçmiş yıllarda büyümenin kalite tarafının ihmal edilişinin etkisi büyüktür. Eğitim, sağlık ve fırsat eşitliğini ilgilendiren sorunların dışında çevresel sorunların da çözümü büyüme kalitesinin iyileştirilmesine bağlı. Orta sınıf ekonomik açıdan güçlendirilmedikçe büyüme her zaman bıçak sırtında olacaktır. Alınan kararların hiç bir bağlayıcılığı olmasa da, G20 ekonomik, sosyal ve siyasi sorunların en üst düzeyde tartışıldığı, fikir alışverişinin yapıldığı, çözümler üzerinde kafa yorulduğu önemli bir platform. Devasa sorunlar ve bunların üstesinden ancak koordineli bir çalışmayla gelinebileceği; ülkeler arası ekonomik ve siyasi ilişkilerin giderek giriftleştiği bir dünyada sorunların çözümünün ortak akıl ve eylemi gerektiriyor olması G20’nin önemini arttırıyor. Umarız, Antalya zirvesi dünyayı derinden etkileyen ekonomik, sosyal ve siyasi sorunların çözümü yolunda önemli adımların atılmasına vesile olur.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016