Gelir eşitsizliği istikrarın önündeki en büyük engel

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

DÜNYA’nın geçen salı günkü baskısında yer alan manşetler arasında Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank’ın 23 bin çalışanını işten çıkaracağı haberi öne çıkıyordu. Haberin, devamında Avrupa’nın diğer büyük bankalarının da Deutsche Bank’ın yolundan giderek personel indirimlerine gidecekleri belirtiliyor. Bankanın çalışan sayısını yüzde 25 oranında azaltma kararı çok önemli bir gelişme. Avrupa’nın en güçlü ekonomisinin en güçlü bankasının maliyetlerdeki yüksekliği gerekçe göstererek binlerce çalışanını işten çıkarması, gelecek yılların dünyada emeğiyle geçinenler açısından son derece ağır koşullarda geçeceğini göstermesi dışında, bir çok ülkede milli gelir içindeki payı hızla artan hizmetler sektörünün işsizlik sorununa çözüm olamayacağının da açık bir belirtisi. Ücretler azalırken artan kârlar, çalışanlar aleyhine gelir bölüşümünü bozuyor. Büyüme hızlarındaki yavaşlama ve gelir bölüşümündeki bozulma, 2008 resesyonundan sonraki dönemin ekonomi tartışmalarında en çok gündeme gelen konular. Geniş kitlelerin süratle fakirleşmesine yol açan gelir eşitsizliği, sosyal ve siyasal çatışmalara zemin hazırlıyor.

***
Bu ayın sonunda IMF’deki başekonomistlik görevinden ayrılacak olan Olivier Blanchard da kendisiyle yapılan mülakatta bu konuya yer vermiş. 2008’den beri kuruluşta görev yapan Blanchard, makroekonomi alanındaki birçok yayınıyla dünyanın önde gelen ekonomistlerinden biri. Dünyanın ekonomik büyümenin yavaşlayacağı bir döneme doğru yol almakta olduğu; verimlilik, talep ve büyüme hızlarındaki düşüşlerle birlikte gelir eşitsizliğinin daha da artacağı bu dönemin moral olarak kabul edilemez olmanın ötesinde, siyasi olarak da çok tehlikeli olduğu uyarısında bulunan Blanchard, sorunun çözümü için uluslararası kuruluşların el ele vermeleri gerekliliğine dikkat çekiyor. Blanchard dışında soruna dikkat çeken bir diğer ekonomist Joe Stiglitz. O da, meslektaşı gibi artan gelir eşitsizliğinin sadece büyümeyi değil, demokrasinin geleceğini de tehdit ettiği görüşünde.
***
Gelir dağılımındaki bozulmanın, daha doğru bir ifadeyle toplam gelir içinde zenginlerin payının nispi olarak artmasının ekonomi üzerindeki etkileri uzun yıllardan beri tartışılan bir konu. Gelirin, zenginler lehine yeniden bölüşümünün tasarruf ve yatırımları artıracağını, yeniliklerin ve müteşebbis gücünün ortaya çıkmasına yol açacağını söyleyenler olduğu gibi; bunun tam tersine, artan fakirlikle birlikte ekonomik büyümeyi yavaşlatacağını ileri sürenler de var. Neoliberal görüşteki iktisatçılar, gelirin yeniden bölüştürülmesine yönelik vergi düzenlemelerinin, yani zenginler üzerindeki vergilerin arttırılması ve sosyal nitelikli kamu harcamalarının beklenenin aksine büyümeyi yavaşlatarak, düşük gelirli grupları daha da fakirleştireceği görüşündeler. Yapılan çalışmalar neoliberallerin görüşünün aksine, gelir bölüşümünü iyileştirici kamu ve vergi politikalarının büyümeyi arttırdığı bulgularını ortaya koyuyor. Gelir bölüşümündeki bozulmanın, düşük ve orta gelirlerinin sağlık ve eğitime yaptıkları harcamaları azaltarak büyümeyi yavaşlattığına dair kanıt çok.
***
New York Eyalet Üniversitesi profesörlerinden Branko Milanovic’in çalışması, gelir eşitsizliğinin ülkeler bazında arttığını, buna karşılık global düzeyde (Çin ve Hindistan’da gelişen orta sınıf dolayısıyla) az da olsa azaldığını ortaya koyuyor. Ancak, Milanovic offshore hesapları ve gelir istatistiklerinin güvenilir olmamasından dolayı, gelir eşitsizliğindeki bu tedrici azalmanın ihtiyatla karşılanması gerektiği görüşünde. Forbes Magazine’nin konu ile ilgili verdiği bilgiler ilginç. Dünyada hem milyarder sayısında hem de bunların sahip oldukları servetlerde 2009’dan bu yana geçen sürede önemli artışlar var. 2009’da 793 olan milyarder sayısı 2014 itibariyle 1645. Milyarderlerin serveti 2009’da 2.4 trilyon dolardan 2014’de 6.4 trilyon dolara ulaşmış. Düşük büyüme hızı ve artan gelir eşitsizliğine ülkelerin acil olarak çözüm bulması şart. Dünyanın birçok bölgesinde yaşanan terör ve kargaşada gelir dağılımındaki bozulmanın yol açtığı fakirliğin etkisi büyük. Maliyetleri düşürmenin tek yolu daha fazla insanın işini kaybetmesi olmamalı.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016