Güven krizi

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

11 Eylül terör saldırısından 14 yıl sonra Amerika, ikinci kez sarsıldı. Bu defa ki, eylemin geçtiği yer ülkenin batısında Kaliforniya’nın San Bernardino kenti. Pakistan asıllı Syed Rizwan Farouk ve Tashfeen Farouk isimli karı-kocanın çalıştıkları kamu sağlığı merkezinde düzenlenen partide 14 kişiyi katletmesi ve bir o kadarını da yaralamasının ardından ülke çapında başlayan tartışmalar artarak devam ediyor. Olayın kesin nedeni bilinmemekle birlikte, polisle çatışmaya girmeden önce cep telefonlarını parçalamaları ve evlerinde yapılan aramalarda bomba bulunması, karı-kocanın IŞİD’le işbirliği içinde oldukları ihtimalini güçlendiriyor. Geçen pazar olayla ilgili halka hitabeden Obama, IŞİD’in ve diğer terör örgütlerinin köklerinin kazınacağı söylerken, önceki konuşmalarında olduğu gibi IŞİD’in İslamı temsil etmediği görüşünü tekrarladı. Cumhuriyetçiler ise hemen her konuda olduğu gibi, bu konuda da Demokratlardan farklı düşünüyorlar. Kamuoyu yoklamalarında rakiplerine karşı açık farkla önde giden Donald Trump, Müslüman nüfusun büyük kısmının Amerikan halkına kin beslediğini; ülkenin kapılarının Müslümanlara kapatılması gerektiğini söylüyor. Cumhuriyetçi Partinin diğer adayları, Trump kadar ileri gitmeseler de Suriye’den mülteci girişinin durdurulması konusunda hemfikirler. IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin dünyaya cihat ilan ettikleri görüşünün yaygınlaşması, İslam adına yapılan terör eylemleri Müslümanların yaşamlarını zorlaştırmanın ötesinde batı ülkelerinde sağcı ve muhafazakar partilerin oylarını arttırmalarına yol açıyor. Fransa’daki yerel seçimlerde aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin yüzde 29.5 oyla birinci parti gelmesinin bir nedeni de bu. Gelecek yıl yapılacak Amerikan seçimlerinde Fransa'dakinin benzeri bir sonucun çıkması uzak bir ihtimal değil.

***

Paris’teki İklim Zirvesi’nde cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, sınırların IŞİD’e kapatılacağı konusunda Obama’ya verdiği taahhüdün Dışişleri Bakanı John Kerry tarafından hatırlatılması önemlidir. Avrupa’nın istekleri de hemen hemen aynı. Alman Parlamentosu’nda Sol Parti Grup Başkan Vekili Sahra Wagenrecht’in Der Spiegel’e verdiği mülakatta Türkiye ile ilgili sarf ettiği sözler pek yenilir yutulur cinsten değil. Wagenrecht, basın özgürlüğünün olmadığı, muhalefetin sesinin çıkmadığı Türkiye’de, yönetimin IŞİD’i el altından desteklemesine seyirci kalınamayacağını belirttikten sonra, Türkiye’ye baskının arttırılması gerektiğini söylüyor.

Alman parlamenter Suudi Arabistan için de benzer ifadeleri kullanmış. Almanların gözünde Ortadoğu’da faaliyet gösteren terör örgütlerinin finansörü zengin Suudiler. AB içinde siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz açısından bize en yakın ülke olan Almanya’nın Türkiye’yle ilgili görüşleri maalesef bu. Hükümet aksini ne kadar iddia ederse etsin, Rusya ve İran’dan başlayarak tüm Batı ülkelerinde Türkiye’nin IŞİD’i desteklediği görüşü hakim. Bu görüş, Suriye krizinin çözümünde Türkiye’nin devre dışı bırakılmasının nedenidir. Amerikan dışişleri bakanı geçenlerde IŞİD’in yok edilmesi için Beşar Esad’la bile işbirliği yapılabileceğini söyledi. Tersinden okursak bu, Türkiye’ye sizin görüşlerinize katılmıyoruz demekten başka bir anlama gelmiyor.

***

Değişim evrenin yasası ama, özellikle bulunduğumuz bölgede her şeyin çok hızlı değiştiği bir
gerçek. Dört yıldan beri devam eden Suriye iç savaşı’nda gelinen noktada Türkiye’nin Batı’nın gözünde IŞİD’e el altından destek veren ülke olarak görüleceğini; buna karşılık, koşulsuz olarak iktidardan gitmesi istenen Başar Esad’la işbirliği yollarının aranacağını herhalde hiç kimse öngörmemişti. Aslen Pakistanlı olsa da, Amerika’da doğup büyümüş bir kişinin karısıyla birlikte çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını gözünü kırpmadan katletmesi kinin de ötesinde barbarlık. Türkiye’de de vaktiyle halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu unutularak, Müslümanlara içlerindeki kin ve nefreti unutmamaları yönünde telkinler yapılmıştı. Türkiye gibi ülkelerde din adamları dışında siyasetçilerin de kin ve nefretin İslamda yeri olmadığını her fırsatta söylemeleri siyasi olmanın ötesinde insani bir sorumluluk. Kendinden farklı düşünenlere; demokratlara, laiklere, inanana, inanmayana kin ve nefret duyarak İslam dünyası hiç bir sorununu çözemez. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016