İdeolojinizin işinizi esir almasına izin vermeyin

Açıl SEZEN
Açıl SEZEN Dünyanın Parası acil.sezen@gmail.com

Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız, mutsuz olabilecek onlarca, yüzlerce şey bulabilirsiniz.
Çıkan Kanun Hükmünde Kararnamelerden başlar, ülkenin siyasi bölünmüşlüğüne, hukukun üstünlüğüne, geçim şartlarının zorluğuna, yüzde 13’e yükselmiş hayat pahalılığına, gelir adaletinin bozukluğuna, iyileşmelerin hep geçici, kavgaların hep kalıcı olmasına, ifade özgürlüğünün tartışmalı durumuna, ülkenin dış ilişkilerine, doların yükselişine kadar her nedeni sayabilirsiniz.

Çoğunda da haklı olursunuz.

Ancak iş yapıyor, para kazanmayı amaçlıyorsanız, bunu negatif düşünerek yapamazsınız. İktidarı desteklesin ya da karşısında olsun, iş yapan herkes bardağın dolu tarafını gözardı etmeden hareket etmek durumunda.

Bu her şeyi güllük gülistanlık görüp risklere gözleri kapamak anlamına gelmiyor elbette. Böyle bir ülkede iş yapıyorsanız, riskleri görmezden gelme şansınız zaten yoktur.

Ama sadece risklere odaklanıp, ekonomiye sadece bu gözlükle bakmaya başladığınızda müthiş fırsatları kaçırıyorsunuz demektir.

Eğer siyaset yelpazesinin hükümete yakın kanadında iş yapıyorsanız da bunun tam tersi geçerlidir. Mutlu olabilecek onlarca, yüzlerce şeye bulabilirsiniz.

Yıllarca önünüze çıkarıldığını düşündüğünüz engellerden kurtulduğunuza, hızlı karar alma mekanizmasının işlediğine, muhalifler beğenmese de yönetim istikrarının kurulduğuna, siyasi iktidarın hareket esnekliğine, bürokrasi kademelerinde ekonomik bakış açısı size yakın isimlerin bulunmasının avantajına, hükümetin dış ilişkilerinde size açtığı/açabileceği yeni pazarlara ve ufuklara bakarak mutlu olabilirsiniz.

Fakat bütün bunlara mutlu olurken de iş yapıyorsanız, riskleri tamamen görmezden gelerek para kazanamazsınız.

Her şeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünerek yaptığınız yatırımların, aldığınız pozisyonların terste kaldığını görebilir, beklentilerinizin altında kalabilirsiniz.

Siyasetin insanların üzerindeki etkisi aşırı

Bunu daha önce de birkaç kez yazdım, ama çok önemli olduğunu düşünüyor ve tekrar tekrar yazıyorum.

Türkiye’de siyasetin insanların yaşamları üzerindeki etkisinin aşırı olduğunu, bu yükün azalması gerektiğini düşünüyorum.

Bizler bu ülkenin çalışanları, üretenleri, tüketenleri olarak siyaseti bu kadar aşırı önemsediğimizde, siyasetçiler de kendilerine olması gerekenin çok ama çok üzerinde değer vermeye başlıyor.

Böyle olunca herkes hayatı politika sanmaya, doğru veya yanlışa, karşısında gördüğü kişiye, iş yaptığı ortağına siyaset gözlüğüyle bakmaya başlıyor.

O zaman sonucu şöyle görüyoruz:

Ekonomiye teşvikler gelmiş. KGF şirketlere can suyu vermiş, işletme sermayelerini toparlamış. Hane halkına verilmiş destekler ekonomiyi canlandırmış, ihracat Avrupa pazarının toparlanmasıyla artmış. Eğer hayata siyaset gözlüğüyle bakan bir muhalifseniz, bu gelişmeye inanmıyorsunuz. Hala kriz beklemeye devam ediyor, birçok fırsatı kaçırmış oluyorsunuz. Ederinden yüksek fiyata alıyor, ederinin altında satmak zorunda kalıyorsunuz.

Veya..

Teşvikleri görmüşsünüz. Desteklemişsiniz. Kullanmışsınız. Satışlar artmış. Bulutların üzerindesiniz. Ama verilen teşviklerin yan etkileri olmuş. Kur yükselmiş, enflasyon uçmuş, faizler haliyle artmış. Her şeyi çok olumlu gördüğünüzden “Bize bir şey olmaz” bakışıyla önlem almamışsınız. Sonra bir bakıyorsunuz, işler iyi, ama göründüğü kadar da değil. Çünkü riskleri gözardı etmişsiniz. O zaman da kızıyor, “Bütün dünya bize düşman” demeye başlıyorsunuz. Hatayı kendinizde değil, sürekli dış mihraklarda aramaya başlıyorsunuz.

"Bir girişimciyseniz, olumlu düşünmek zorundasınız"

Dünyanın en büyük e-ticaret şirketlerinden Alibaba’nın kurucusu Jack Ma’nın bir röportajını izledim dün.

Harika önerileri var.

En önemlisi bence şu:

Bir girişimciyseniz, olumlu düşünmek zorundasınız. Geleceğe inanmak zorundasınız. Gelecekteki sorunlara değil, onları başkalarından farklı şekilde nasıl çözeceğinize odaklanmalısınız. Kötümserlikle başarılı olamazsınız. Hatta tam tersine başarısız olursunuz. 

ABD’de iş yapan bir girişimcinin Trump’ın politikasıyla ilgisi vergi indirimi, gelir vergisi ya da sektörünü ilgilendiren teşvik kadardır. Sevebilir, sevmeyebilir. Ancak işiyle ilgili kararını genellikle Trump’a değil işine bakarak verir. Bizde ise bu denklemde siyaset bazen yarı yarıya, bazen daha da fazla yer tutuyor.  Almanya seçimlerinde Merkel yerine Sosyal Demokratlar iktidar olsa şirketlerin işleyişi değişecek miydi? Fransa’da Macron ya da Sarkozy’nin iş dünyası açsından sosyal güvenlik politikası ve korumacılık bakışı haricinde ehemmiyeti nedir?

Bu ülkede siyasi riskin en uç noktası yaşandı geçen sene. Darbe girişimi oldu. Pazartesi günü herkes  işinin başındaydı. Üreten üretti, tüketen tüketti. Tarihi bir travmanın şoku sadece bir çeyrek sürdü.

Bunca kavganın yaşandığı ülkede bunları yapabilmenin kolay olmadığını biliyorum.
İdeolojiler insanın hayata bakışını belirler, katılırım.

İdeolojinize yaşam tarzınıza sahip çıkmak, daha fazlasını istemek şarttır, bilirim.

Buna rağmen söylüyorum.

İdeolojinizin, işinizi esir almasına izin vermeyin.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eli yatırıma gitmemek... 21 Ağustos 2019
Acılara tutunmak... 03 Temmuz 2019