İlk yarı sonunda görüntü

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

2017 yılının birinci yarısını tamamladık. Gerçi ilk yarının tamamına ilişkin verilerde eksikler var ama yine de hem Türkiye ekonomisi hem de küresel ekonomi için bir tablo çizmek ve bunu yılın sonuna uzatmak mümkün. Dünya ekonomisinde 2017’nin ilk yarısı genellikle olumlu geçti denilebilir. Gelişmekte olan ülkeler birinci yarıda biraz dalgalı bir performans gösterdiler. Önceki dönemlerde Çin’in önemli katkısı ile yüksek büyüme ivmesi sağlayan bu ülkeler küresel krizin ardından böyle bir büyümeden uzak kaldılar. Yapılan tahminler 2017 yılının sonu itibariyle bu durumun süreceğine işaret ediyor. 2008-2016 döneminde bu grup için ortalama yüzde 3.3 olarak belirlenen büyüme hızının 2017 yılında yüzde 3.5 olması bekleniyor (IMF). Buna karşılık gelişmiş ekonomilerde büyüme hızı hala düşük. Bu grupta 20017 yılı için beklenen büyüme hızı yüzde 2.0 (IMF). Bu hem küresel kriz sonrasındaki büyümeden hem de 2018 sonrası için tahmin edilen büyüme hızından yüksek bir hız.

Öteki ülkeler gibi Türkiye ekonomisinde de küresel krizin uzun bir süre büyümeyi olumsuz etkilediği biliniyor. Birinci çeyrek performansına bakılacak olursa, 2017 yılında büyümenin hızlanma olasılığı var gibi görünüyor. Ama bunun kriz öncesinde yakalanan yüzde 6 civarındaki ortalamanın altında kalacağı anlaşılıyor. 2016 yılında yüzde 2.9 olarak ölçülen büyümenin 2017’de yüzde 3.5 düzeyine yükseleceği tahmin ediliyor. Aslında bu oran da biraz sıkıntılı ama bir erken seçim olasılığı kapının dibinde durmaya devam ettiği sürece siyasi iktidarın büyümeden taviz vermesi pek olası değil. Tersine, 2017 yılında devletin elindeki bütün imkanları seferber ederek büyümeyi daha yüksek düzeyde tutmaya devam edeceğini söylemek yanlış olmaz.

Bu öngörü bize iki noktada daha gerçeğe yakın tahmin yapma olanağı veriyor. 2017 yılında büyüme ne kadar hızlandırılırsa bütçe açığı ve enflasyon da o kadar yüksek olacaktır. Ekonominin genel tablosu böyle bir olasılığın yüksek olduğunu düşündürüyor. Nitekim yapılan tahminler geçtiğimiz yıl GSYH ya oranı yüzde 1.1 olan bütçe açığının 2017 yılında yüzde 2.4 düzeyine yükseleceğini öngörüyor. Belki daha da önemlisi, mevcut siyasi iktidarın başından beri pozitif alanda tutmayı başardığı faiz dışı fazlanın 20017 yılında yüzde 0.5 ya da daha yüksek oranda bir açığa dönmesi olası görülüyor. Kamu maliyesindeki bu dağılma eğilimi enflasyonu da yukarıya itecektir. Öte yandan, bu yıl enflasyonu besleyecek olan tek etken kamu açığı değil. Yeni önlemlerle kredilerin şişmesi de bu yönde katkı sağlayacaktır. Sonuçta, 2016 yılında yüzde 8.5 olan yıllık enflasyonun 2017 yılının sonunda yüzde 9 ya da üstünde bir boyutta gerçekleşmesi akla yakın bir tahmin gibi görünüyor.

Enflasyonun hızlanacak olması iki değişkeni daha olumsuz yöne itecektir. Bunlardan birisi faizdir. Risk koşulları, genişleyen kredi talebi vb gibi değişkenler de faizi yükseltme yönünde etki yaratacaktır kuşkusuz ama enflasyonun hızlanması da faizin yükselmesi yönünde katkı sağlayacaktır. Bu etkenlerin faizi yukarı itici yöndeki bileşik etkisini zaten yılın başından beri görüyoruz. Özellikle banka kredi faizlerindeki yükselme eğiliminin bu ilişkiyi teyit ettiği kanısındayım. Nitekim, tahminler genel olarak 2016 yılının sonunda yüzde 8.5 olan banka faizlerinin 2017 de yüzde 12.5 düzeyine yükseleceği noktasında birleşiyor. Gösterge niteliğindeki DİBS faizinin yüzde 10.8’den yüzde 12.0 düzeyine yükseleceğinin öngörülüyor olması da 2017 yılında faizlere egemen olacak eğilimin yükselme yönünde olacağının başka bir işareti.

Küresel kriz, ekonominin yavaşlaması ve bunların ardından gelen petrol fiyatlarındaki gerilemenin geçtiğimiz yıllarda dış ödeme açığını daraltıcı etki yarattığını biliyoruz. Eldeki veriler geçtiğimiz yıl içinde azalmaya başlayan bu olumlu etkinin 2017 yılında tersine döneceğini gösteriyor. 2016 yılının sonu itibariyle cari açık 32.6 milyar dolardır. Bu GSYH yüzde 3.8’ne denk bir büyüklüktür. Cari açığın 2017 yılı sonunda 36 milyar dolara (GSYH yüzde 4) yükseleceği tahmin ediliyor. Önceki dönemlerdeki sayıları hatırlayacak olursak bu veriler hala oldukça olumlu bir duruma işaret ediyor kuşkusuz. Ancak, cari açığın yeniden yükselmeye başlaması hem performans hem de risk algısı açısından olumsuz değerlendirmelere konu olacaktır.

Sonuç olarak 2017 yılının pek çok açıdan 2016 yılının bir kopyası gibi olacağı anlaşılıyor. Ekonomi bir kez daha zayıf bir performans gösterecek gibi görünüyor. Yine zaman ve kaynak kaybedeceğimiz anlamına geliyor bu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018