İngiltere ve AB ilişkisi

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi dunyaweb@dunya.com

Çeşitli kaynaklardan derlediğim İngiltere-AB ilişkisinin bir kısmına rakamsal olarak bakalım: 

• Avrupa Birliği genelinde gerçekleşen toptan finansal hizmetlerin yüzde 35’’i Londra’da gerçekleşiyor. 

• LSE’de AB üyesi ülkelerden toplam 126 şirket işlem görüyor. 

• 2014 sonu itibarı ile İngiltere’de finans sektöründe hizmet veren şirketlerin 489’u ABD, 183’ü diğer Avrupalı ülkelere ait. 

• AB’nin en büyük ilk 10 hukuk bürosunun tamamının merkezi Londra’da. 

• AB’deki foreks işlemlerinin yüzde 78’i, OTC faiz oranı işlemlerinin yüzde 74’ü, yönetilen hedge fon büyüklüğünün yüzde 85’i, PE’lerin yüzde 64’ü ve uluslararası sigorta primlerinin yüzde 59’u İngiltere’de yapılıyor. 

Kısacası global büyümenin yüzde 90’ı AB dışı dünyada oluşuyor olmasına rağmen İngiltere (Londra daha doğru olabilir) açısından AB çok önemli bir piyasa. Ticaret bazında baktığımızda ‘Çıkalım Kampı’ birebir pazarlıkla daha uygun koşullar bulabileceklerini iddia ederken ‘Kalalım Kampı’ şu ana kadar yapılan 50 küsur anlaşmanın AB şemsiyesi altında yapıldığından daha kısa süreli ve sorunsuz gerçekleştiğini söylüyor. Şemsiyeden çıktığınızda ana kurallar WTO tarafından çizilmiş kurallar olacak. Çıkış mevzubahis olduğunda 5 ana modelden bahsediliyor; 

Norveç modeli: İngiltere Avrupa Ekonomik Bölgesine üye olur ve tek pazara tam giriş hakkını alır. Ancak bu durumda tüm regülasyon ve uygulanan standartlara uyma gerekliliği doğar ki zaten Çıkalım Kampı’nın itiraz ettiği noktalardan bahsediyoruz. Ayrıca AB bütçesine yine para verir ve göçmenler konusunda kendi şartlarını dayatamaz. 

Türkiye modeli: Dahili gümrük duvarları engeli aşılır ve İngiltere pek çok üründe AB regülasyonlarını uygular ancak sektörel bazda uyumsuzluklar kalır. Harici gümrük koşulları yine AB tarafından dikte edilir ancak bunları etkilemesi veya olası anlaşmalara İngiltere’nin de dahil olması söz konusu olmaz. 

FTA modeli (Serbest Ticaret Anlaşması): İngiltere diğer ülkeler ve AB ile bireysel FTA uygulamaları dahilinde ticarette bulunur. Ancak bu pek çok standart ve regülasyon anlamına gelir. İsviçre Modeli: İngiltere ve AB karşılıklı olarak çeşitli sektörler üzerinden anlaşmalar imzalar. İngiltere bu sektörlerde AB regülasyonlarını uygular ancak FTA’lar konusunda bağımsız karar verebilir. AB’nin kaygısı İngiltere’nin sadece işine gelecek sektörlere ilgi göstermesi. 

MFN modeli (Tercih edilen ülke): Ortak standart ve regülasyonlara takınılmaz ve fakat harici gümrükler uygulanır. Zaman içinde gümrük dışı bariyerler de ortaya çıkabilir. 

Tüm bu modellerin hepsinde çeşitli oranlarda sorunlar var. Norveç modeli çıkış isteğinin ruhuna, MFN ise liberal İngiliz anlayışına ters vs.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019