İran Türk Ticaret Merkezi kapandı

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ sefik@utided.org

Dünkü 21.01.2018 tarihli gazetemizde, arkadaşımız Kerim Ülker’in haberini okuduğumda, içim burulmadı dersem doğru olmaz. İran/Tahran’daki Türk Ticaret Merkezi’nin kapanma haberi beni gerçekten sarstı. Eğer hükümetin, Amerika Birleşik Devletleri tarafından uygulanmaya başlanan ambargo çerçevesinde başka bir düşüncesi yoksa, bu merkez işinin uygulamasının ciddi bir inceleme altına alınması gereklidir diye düşünüyorum.

Arkadaşımız Kerim Ülker’in yazısının son paragrafını da fikirlerine tamamen katıldığımı belirterek, sizlere tekrarlamak isterim.

“Türk Ticaret Merkezleri, mevcut Türk şirketlerine rakip olarak sattığımız malın katma değerini düşürmemeli yani malzemeleri en çok sattığımız ve en çabuk ulaşılabilir yerlerde değil firmaların özel olarak tek tek rahat gidemeyeceği ülkelere odaklanmalı. Bir anlamda ihracatçıya yol gösteren olmalı. ABD, İngiltere gibi ülkeler yerine Latin Amerika, Afrika’nın orta ve güney kesimlerine kurulmalı. İran’daki merkezin neden kapandığını tam olarak bilmiyorum? Ancak İran, yeni noktalar için ders niteliği taşıyor.”

Bu çerçeveden olmak üzere affınıza sığınarak, 03.03.2015 tarihli ve “Türkiye Ticaret Merkezleri" başlıklı yazımı burada tekrarlamak istiyorum.

Türkiye Ticaret Merkezleri

Türkiye Ticaret Merkezleri’nin (TTM) kuruluş gerekçesini, sanayi ve ticaret erbabına “Kendi göbeğinizi kendiniz kesin” demenin başka bir çeşidi olarak yorumluyorum. Bu fikri kim ileri sürdüyse ve kim destekleyip bugünkü desteğe dönüşmesini sağladıysa da hepsine gönül dolusu teşekkür ediyorum. Sohbetlerimizde ara sıra da olsa, yurt dışında Ticaret Müşaviri olarak görevlendirilen personelin nitelikleri, yeterlilikleri ve verdikleri hizmetlerin faydaları v.b. konular, olumlu ve olumsuz yönleriyle ele alınmıştı. En çok takıldığımız nokta da nitelikleri ne olursa olsun, bürokratlarımızın iş hayatına, iş insanlarının penceresinden bakamadıkları ve bürokrasi çarkının arasında kalıp iş hayatına gereği kadar hizmet veremedikleri olmuştur.

Sanırım bu pencereden nasıl bakılacağını bilenlerin manzaraya bakıp ve sonra da bulundukları ülkelerde sokağa çıkıp kendi işlerinin yapılmasına, kendileri de el atsınlar isteniyor. Bu desteği çok olumlu buluyor ve destekliyoruz.

Ara sıra sohbet etme fırsatı bulduğumuz TOBB şemsiyesi altında örgütlenen sanayici ve tüccar dostlarımızdan ve oda yöneticilerinden, bu destek hakkında olumlu ifadeler duyuyor ve kendi bölgelerinin ürünlerinin desteklenmesi amacı ile belirli bazı ülkelerde TTM kurmak fikirlerini tartışıyorlar.

Fikri çok güzel bulmakla beraber, fikrin heba olmaması için, beraberinde getirebileceği bazı karmaşıklıkları tartışmaya açarak, neler yapılması gerektiği baştan konuşmakta fayda vardır diye düşünüyoruz. Buradaki temel endişemiz, TTM gibi güzel bir fikrin uygulanmasında, Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin (SDTŞ) akıbetiyle karşılaşmasıdır. 20 yılı bulan bir maziye sahip olmasına karşın, bugün itibariyle sadece 7 adet SDTŞ olmasını maalesef üzüntüyle izliyoruz.

TTM açıldığında, bu merkeze katkıda bulunan her işbirliği kuruluşu, doğal olarak kendi bölgesinin ürün yelpazesinin öne çıkartılmasını ve yine kendi şirketlerinin desteklenmesini isteyecektir. Adil bir hizmet vermesini bekleyeceğimiz TTM’lerin, bölgesel çıkar kavgalarına kurban olmaması için, işletmelerinin çalışma prensiplerinin düzenlenmesi kadar, çalıştırılacak personelin, bölgesel baskılar altında kalmadan görev yapabilmeleri sağlanmalıdır.

En çok önem verdiğimiz konu ise buralarda görev alacak personelin nitelikleridir. KPSS notu yüksek, mezun olduğu okul iyi gibi tartışmaları bir kenara koyarak,

1. MUTLAKA “İhracat” konusunda kanıtlanmış tecrübesi olan ve

2. MUTLAKA bulundukları ülkenin yerel dilini akıcı bir şekilde konuşan

3. Eğitim seviyesi, bu tür bir kuruluşta çalışmaya uygun olan,

kişilerin seçilmesi ve TTM’lerde görevlendirilmelerinde, merkezleri kuranların şirket ve kişisel menfaatlerinin düşünülmemesi gerekir. SDTŞ’lerin en büyük zaafı, ortaklar arasındaki şirketi kontrol etme ve kendi işlerine daha çok hizmet edilmesi eğilimleri olmuştur. TTM’lerin işletme kurallarını bu tür zaafiyetlere kurban olmayacak şekilde baştan koymakta sonsuz yarar vardır.
Buralarda görev alacak personelin, kişisel dayanışma aranmadan, ancak ticari ve organizasyon yapabilme tecrübesi aranarak seçilmesinin, Merkezlerin vereceği hizmetlerin hem kalitesine ve hem de bulundukları bölgelerle yapılacak ticaret hacmine etkileri oldukça olumlu olacaktır.
Aklımıza takılan başka bir konu da bu Merkezlerin verimliliklerinin ne ile ölçüleceğidir. Sadece bulundukları bölgeye yapılan ihracatın artışına bakmak bizleri yanlış yorumlar yapmaya sevk edebilir. Bu sektörde çalışan herkesin bildiği üzere, sabırla yol almadan, ilişkiler geliştirilmeden ve karşılıklı güven ortamı oluşturulmadan ihracat bağlantısı yapmak kolay değildir. Kuşkusuz bu merkezlerin bulundukları yörelere ihracatımızı arttırmalarını bekleyecek ve bunu arayacağız amma değerlendirme kıstaslarını koyarken “İş İnsanı” olarak düşünelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019