İşsizliğe karşı önlemler

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Krizinden kurtulma konusunda ekonomik kaygılarla hareket eden ülkeler ilk olarak işsizliği aşma konusunda yoğunlaştılar. Bu konuda ülkelerin aldığı önlemler arasında benzerlikler çok. Örneğin, ülkeler sadece işsiz kalanı korumaya yönelmiyorlar, işsizin yanında işi yaratanı da korumaya odaklanmış durumdalar. Yani işten çıkarmaları engelleyerek işsiz sayısının artmasını engellemeye çalışıyorlar.

Elbette Türkiye'nin de alınan bu önlemlerden çıkaracağı dersler var. Alınan önlemlere ilişkin elime iki çalışma geçmiş durumda. Çalışmaların her ikisi de Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yapılmış. Bunlardan ilki yayımlanmış bir çalışma "İşsizlikle Mücadele: Ülke Uygulamaları ve Türkiye İçin Öneriler", diğeri de henüz yayımlanmamış bir çalışma  olan "Krizden Çıkış Sürecinde İşsizliğe Karşı 27 AB Ülkesinde Örnek Uygulamalar" başlığını taşıyor. İkinci çalışma, Avrupa Birliği, İstihdam, Sosyal İşler ve Eşit Fırsatlar Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı "Recovering from the Crisis" başlıklı çalışmadan yararlanılarak hazırlanmış.

Her iki çalışmayı da incelediğimizde, AB ve diğer gelişmiş ülkelerin krizin istihdam üzerindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırmak için kısa, orta ve uzun erimli önlemler aldığını görmekteyiz. Bu yapılırken bir taraftan işsizlere işsizlik ödeneği genişletilirken, bir taraftan da işsizlerin yeni meslekler öğrenmesi, becerilerini geliştirmelerine yönelik programlar uygulamaya koymuşlar. Önlemlerin bir başka özelliği de dezavantajlı grup olarak kabul edilen gençlerin istihdamına yönelik bir farklılığı da içinde barındırması. Gençlerin istihdam edilmesi halinde işverenlerden prim almamak ya da düşük oranlı prim almak şeklindeki önlemlerin yanında işgücü piyasasının talep ettiği mesleklerde ara eleman yetiştirmek üzere yeni mesleki eğitim programları uygulanmaya başlanmış.

Mevcut çalışanların işlerini kaybetmeleri engellemek için de istihdam maliyetini aşağıya çekici önlemler birçok ülkede devreye sokulmuş. Örneğin işsizlik oranı %8.5 olan Kanada'da İşverenlerin prim oranları 2009 ve 2010 içi dondurulmuş. İşsizlik oranı %8.3 olan Finlandiya'da genel emeklilik planına yapılan işveren prim katkıları 2009'da azaltılmış, 2010'da tamamen kaldırılması planlanmış. Finlandiya ayrıca kendi işini kuran işsizlere (ve halen çalışanlara)  yönelik başlangıç hibesi katkılarında artışa gitmiş. (Biz de böyle bir teşvik hiç olmadı).

Alınan bu önlemler kısmen de olsa işe yaramış ki AB üyesi ülkelerin önemli bir kısmında bizdeki gibi çift haneli işsizlik oranına ulaşılmamış. Çift haneli işsizlik oranına %19.4 ile İspanya, %12.4 ile Slovak Cumhuriyeti, %12.1 ile Belçika ve %10.0 ile Fransa ulaşmış. Türkiye ise The Economist dergisinin sıralamasında %24.5'lik işsizlik oranı sahip Güney Afrika ve %19.4'lük orana sahip İspanya'nın ardından, %13.0 ile üçüncü sırada.

İşsizlik ciddi bir ekonomik sorun. Sorunun çözümü ancak bir programla mümkün. Bu tür programlara da siyaset sokulmamalı. Gençleri işgücü piyasasının talep etmediği alanlarda eğitmek, eğitimsizlerin yanına eğitimli yoksullar yerleştirmek demek. Bu söylediğimizden alınanlar olabilir. Ancak gerçekler taş kadar ağır, gül goncası kadar naziktir. Alınganlıklar sorunu çözmüyor. Bir taraftan küresel dünyanın içinde yer aldığınızı, G-20 ülkesi olmakla övüneceksiniz, bir taraftan ta hiçbir G-20 ülkesinde istihdam olanağı bulamayacakları alanlarda gençleri eğitim almaya teşvik edeceksiniz. Bu bir elbette çelişkidir. Burada öğrenci ailelerine ve gençlere de görevler düşmektedir. Siyasal iktidarlar kontrol edilebilir insanlar, kitleler isterler. Eğitim politikaları onlara bu imkanı verir. Ancak aileler ve öğrenciler buna direnmeliler. Bunun için de örnek alınacak ülkeler vardır. Biraz gayret ve direnç.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019