İşsizlikte aşılan kritik eşiklere dikkat

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

İşsizlik verileri açıklandığında dikkatler, daha çok işsizlik oranı, işsiz sayısı ve istihdamdaki gelişmelere yoğunlaşır. İşsizlikte geçen sürelerdeki değişimler pek o kadar izlenmez. Geldiğimiz noktada işsizlikte geçen sürelere ilişkin veriler de dikkatle izlenmesi gereken noktalar arasına girmiş durumda.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Temmuz 2019 dönemi verileri işsizlikte geçen sürelerde iki kritik eşiğin aşıldığını ve yeni rekorlar kırıldığını gösteriyor.

Birinci rekor taze işsizler cephesinden geldi. İşsizler ordusuna 2 aydan daha kısa bir süre önce katılmış olan taze işsizlerin sayısı ilk kez 2 milyon kişiyi aşarak 2 milyon 28 bine tırmandı. Taze işsiz sayısı sadece bir ay öncesine göre bile 343 bin kişi birden artmış.

İkince rekor tam tersi uçta, uzun dönemli işsizler tarafında. 1 yıldan daha uzun süredir işsizler ordusunda yer almaya devam edenlerin sayısı da 1 milyon eşiğini aşarak 1 milyon 67 bin kişiye çıktı. 1 yıldan uzun süre işsizlikle boğuşanları sayısındaki artış, bir ay öncesine göre 74 bin kişi, bir yıl öncesine göre 258 bin kişi.

Sayfadaki grafikler işsizlik sürelerinin iki ucundaki artış eğilimlerinin ne ölçüde keskin olduğunu gösteriyor. İşsizlik verileri mevsimsellikten fazlasıyla etkilendiği için grafiklerde, hesapladığımız yıllık ortalamaları kullandık. Böylece gidişatın yönünü ve eğilimin nasıl bir hıza işaret ettiğini görme şansımız oluyor.

Gerek toplam işsiz sayısında, gerek işsizler ordusuna son 2 ay içinde katılmış taze işsizlerin sayısında, gerekse 1 yıldan uzun süredir işsizler ordusu içinde yer alanların sayısındaki artış çok hızlı. Her üç grafikte de işsiz sayılarında geçen yılın yaz aylarından itibaren hızlı ve kesintisiz bir artış eğilimi yaşandığı görülüyor.

Eğilimleri gösteren yıllık ortalamaların yanı sıra Temmuz dönemine ait en son fiili verileri incelediğimizde de çarpıcı sonuçlarla karşılaşıyoruz.

Örneğin son 2 ayda işsizler ordusuna katılan 2 milyon 28 bin kişinin dörtte biri yüksek öğrenim mezunlarından oluşuyor. Son 2 ayda işsizler ordusuna katılan yüksek öğrenim mezunlarının sayısı 424 bin kişi. Bu veriler, eğitimli işgücünün bile hızla işsizler ordusuna katıldığı ağır bir istihdam krizi yaşadığımızı gösteriyor. Temmuz verilerine göre 1 milyon 178 bin yüksek öğrenimli işsiz bulunuyor.

Bu durum uzun dönemli işsizler açısından da geçerli. 1 yıl ve daha uzun süredir işsizler ordusu içinde yer alan yüksek öğrenimlilerin sayısı 376 bini buluyor. Uzun dönemli toplam işsiz sayısı 1 milyon 67 bin kişi olduğuna göre uzun dönemli işsizler arasındaki yüksek öğrenimli oranı, taze işsizler arasındaki yüksek öğrenimli oranından daha yüksek.

Son 2 ay içinde işsizler ordusuna katılanların 1 milyon 2 bin kişisi daha önce hizmet sektörlerinde çalışmış. Taze işsizlerin 356 bini sanayi, 314 bini inşaat, 90 bini de tarım sektöründen geliyor. Taze işsizlerin 18 bini 8 yıldan daha önce işten ayrılmış kişilerden oluşuyor. Daha önce hiç çalışmamış olup da yeni iş aramaya başlayanların sayısı ise 147 bin kişi.

Bu da taze işsizlerin ancak çok küçük bir bölümünün yeni iş aramaya başlayanlardan oluştuğunu, ezici çoğunluğunun kısa süre önce işini kaybetmiş insanlardan oluştuğunu gösteriyor.

Bu veriler iki ürkütücü gerçeği ortaya koyuyor. Birincisi taze işsiz sayısındaki hızlı artış, işsizlikteki artış dalgasının hız kesmiyor ve sorun bütün yakıcılığı ile yaygınlaşıyor. İkincisi uzun dönemli işsiz sayısındaki sürekli artış da sorunun kronikleştiğini gösteriyor.

Taze işsiz sayısındaki hızlı artışın sürmesi, kaçınılmaz olarak uzun dönemli işsiz sayısının da giderek artması ve işsizlik sürelerinin daha da uzaması sonucunu doğuracak. İşsizlik süresinin uzaması, bu kişilerin tekrar iş bulma şansının günden güne azalması anlamına gelecek.

Bu döngü kırılmadığı takdirde işsizlik sorununun giderek kemikleşmesi kaçınılmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar