İzmir futbol kulüpleri borç batağında

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Türkiye'nin İstanbul ve Ankara'dan sonra üçüncü büyük metropolü ve fuarlar merkezi konumundaki, ticaret ve sanayi kenti İzmir'in Spor Toto Süper Lig'deki son temsilcisi Bucaspor geçen sezon Bank Asya'ya düşünce, bu büyük ve güzel kentin Süper Lig'de temsilcisi de kalmadı. Bucaspor' un dışında Süper Lig'de İzmir'i en son Göztepe 2002-03 sezonunda temsil etmişti. Bugün Süper Lig'de Ege Bölgesi'ni sadece Manisaspor temsil ediyor.

En fazla nüfus yoğunluğuna sahip ikinci bölge

Oysa, futbolda hep ilklere imza atmış, futbolun ülkemize girdiği ilk kent olan İzmir ve Ege Bölgesi, kentleşmenin en yoğun yaşandığı bölge konumunda. Nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerinde olan Ege Bölgesi'nin toplam nüfusu 9.5 milyona yaklaşıyor ve bu yoğunluk Marmara Bölgesi'nden sonra yedi bölge içinde kendisine ikinci sırada yer buluyor. Ülke nüfusunun 1/8'ini oluşturan bu nüfusun yarıdan fazlası (%62.2) ise kentlerde yaşamını sürdürüyor. Ege'nin incisi İzmir 3.5252.202 nüfus ile bölgenin en yoğun kenti durumunda ve aynı zamanda zengin bir yetenek havuzuna sahip.

GSMH'den en fazla payı alan üçüncü bölge

Demografik olarak ülkemizin önemli bir bölgesi konumundaki Ege Bölgesi aynı zamanda iktisadi olarak ta çok önemli bir yere sahip. GSMH'den aldığı %15'lik pay ile Marmara ve İç Anadolu Bölgesi'nin arkasından gelen Ege Bölgesi sanayiden ticarete, ticaretten turizme, turizmden tarıma kadar geniş bir yelpaze de milli gelire katkıda bulunuyor. Ege Bölgesi içinde milli gelirden en fazla payı alan kentimiz ise İzmir. Yine kişi başına milli gelir bakımından da sahip olduğu 17.912 TL'lik gelirle İzmir ülkemizin en zengin onuncu kenti konumunda.

Gelişmiş bir sanayi ve ticaret yapısıyla GSMH'den yüzde on beş pay alan İzmir, sahip olduğu potansiyeli ve olanaklarıyla zengin yetenek havuzu ile sporun ve futbolun beşiği olması gerekirken, sportif performanstan aldığı pay diğer bölgelerin çok gerisinde kalıyor. GSMH'den %15 pay almasına ve nüfus yoğunluğu bakımından ülkemizin en büyük ikinci bölgesi olmasına karşın, Ege bölgesinden sadece 8 temsilci Süper ligde mücadele etmiş. Manisaspor şimdi Ege Bölgesi'nin tek temsilcisi olarak Spor Toto Süper Lig'de yer alıyor. 

Kısacası ekonomik ve demografik anlamda Türkiye'nin en önemli bölgelerinden birisi konumunda bulunan Ege Bölgesi ne yazık ki, sportif anlamda hak ettiği payı alamamış durumda. Özellikle de futbol, mazideki günlerini arıyor. 

Süper Lig'de temsilcisi olmayan İzmir

Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere Ege Bölgesi'nden 1959-2011 tarihleri arasında Süper Ligde yer alan takım sayısı sekiz. Süper Lig'e en fazla takım gönderen bölgeler arasında dördüncü sırada yer alan Ege Bölgesi oysa demografik olarak Türkiye'nin nüfus yoğunluğu en yüksek ikinci bölgesi. Aynı zamanda bir spor bölgesi de olan Ege Bölgesi içinde sadece Manisaspor Süper Lig'de yer alırken, İzmir'den takım bulunmuyor.

İzmir bir spor kenti

İzmir son yıllarda her ne kadar sporda ve futbolda kendisinden beklenen performansını gösteremese ve mazisini mumla arıyor olsa da,  çok önemli spor organizasyonlarına ev sahipliği yapmış bir kentimiz. 1970'den bu yana geçen süre içinde İzmir'in ev sahipliği yaptığı organizasyonlara baktığımızda,

- 1971 yılında Akdeniz Oyunları'na ev sahipliği yaptığını,

- 2005'te Universiad Uluslararası Üniversite Oyunları organizasyonunu gerçekleştirdiğini,

- 2005'te yine Avrupa Bayanlar Basketbol Şampiyonası eleme müsabakalarını düzenlediğini,

- 2006'da, Avrupa Eskrim Şampiyonası müsabakalarını organize ettiğini,

- Yine 2006'da, 20 yaş altı Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nın düzenlendiğini,

- 2010'da, 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası D Grubu maçlarının İzmir'de oynandığını görüyoruz.

Spor kulüpleri ve tesisleri bakımından İzmir

Spor tesisleri bakımından çoğu ili kıskandıracak bir zenginliğe sahip İzmir'de tam dört stadyum ve on yedi spor tesisi bulunuyor. İzmir'de halen varlığını devam ettiren spor kulübü sayısı ise on dörde ulaşıyor. Bu kulüplerimiz;

- Altay

- Altınordu Spor Kulübü

- Arkas Spor Kulübü

- Aliağa Petkim

- Yeni Bornovaspor

- Bucaspor

- Göztepe AŞ

- Karşıyaka Spor Kulübü

- Bozyakaspor

- Çiğli Belediyespor

- İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü

- Torbalıspor

- Yeni Menemen Belediyespor

- İzmirspor

İzmir ilkler şehri!

İzmir tarihsel ve sosyal olayların dışında sporda da hep ilklere öncülük yapmış bir kent durumunda. Nitekim, bu ilklerin neler olduğunu aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

-Türkiye'de futbol, levanten ailelerin öncülüğünde, 1877 yılında İzmir'de oynandı.

-Futbol oynayan ilk Türk yine İzmir'de Selim Sırrı Tarcan oldu. (1898'de İngilizlerle)

-Adnan Menderes İzmir İdmanyurdu ve Altay'da kalecilik yapan ilk başbakan.

-Damlacık takımında keşfedilip İzmirspor'da yetişen Metin Oktay, 1959'da Galatasaray'da, 11 golle Türkiye'nin ilk gol kralı oldu ve unvanını yıllarca sürdürdü.

-Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kazanan ilk Anadolu takımı Göztepe. (1969-70, rakip F.Bahçe, skor 3-1)

-Türkiye Kupası'nı kazanan ilk Anadolu takımı Altay. 1966-67 sezonunda finali Göztepe ile oyanayıp 2-2'lik skor sonrası kura galip geldi.

-Başbakanlık Kupası'nda final oynayan ilk Anadolu takımı Göztepe. (1949-50, rakip F.Bahçe skor 1-2)

-Avrupa Kupaları'nda çeyrek finale (68-69) ve yarı finale (69-70) yükselen ilk Türk takımı Göztepe. Şimdiki adı UEFA olan Fuar Şehirleri Kupası'nda.

-İzmir Denizgücü Başbakanlık Kupası'nı kazanan ilk amatör takım. (1967-68, rakip İzmirspor, skor 2-0)

-1980-81 sezonunda Karşıyaka ile Göztepe arasında oynanan 2. Lig maçı, 67.696'sı biletli 80.000 seyirci ile dünya rekoru kırdı.

Sorunlar… Sorunlar…

İzmir, gerek Türk gerekse dünya futbolu için önemli anlamlar taşıyor. Dünya futbolu için önemli; zira 1980-81'de 1. Lig'e çıkma mücadelesinde Karşıyaka-Göztepe derbisini 67 bin 696'sı biletli toplam 80 bin seyirci izlemişti. Bu rekor, 2. Lig düzeyinde dünyada henüz kırılamadı.

Maddi sorunlar kulüplerin yakasını bırakmıyor

Altınbaş Holding'in TMSF'den aldığı Göztepe'nin dışında şu anda İzmir'in tüm kulüplerinde çok önemli iktisadi ve mali sorunlar yaşanıyor. Göztepe hariç hiçbir takımda sezon sonunu rahat olarak getirebilecek bir bütçe yok. Gelirler oldukça kısıtlı ve bu gelirler geçmiş dönemlerden kalan vergi ve sporcu borçlarını ödemeye bile zor yetiyor. Belediyenin takımlara oldukça cüzi bir yardımı var. Özel sektör ise futbola ilgi duymuyor ve para ayırmıyor. Altay, divan kurulunun, Karşıyaka Selçuk Yaşar'ın sayesinde ayakta durabiliyor. Göztepe şu an için Gaziantep kökenli bir holdingin yönetiminde olduğu için maddi sorunlarla boğuşmuyor ancak holdingin çekilmesi durumunda çok zor şartlarla mücadele etmek zorunda kalabilirler ki geçmişte bunun bir örneğini yaşadılar. Kulüplerin bu konudaki hatası ise sezon başında iddialı bir kadro kurabilmek için oyuncularla yüksek bedelli sözleşmeler yapmaları.

İzmir kulüpleri borç batağında

İzmir kulüplerinin sorunlarını gözden geçirmek amacıyla seçim öncesi İzmir Gücü Spor Vakfı (İZVAK) tarafından düzenlenen bir toplantıda konuşan kulüp başkanlarının belirttikleri rakamlara göre, İzmir kulüplerinin 45 milyon TL'ye ulaşan vergi ve SGK borçları bulunuyor. Bu borçların önemli bir kısmı Göztepe Spor Kulübü'ne aitken, Altınbaş Holding'in daha sonra kulübü satın alarak borçlarının büyük bir bölümünü ödemesi, belirli bir kısmını da yapılandırması sonucu kulüplerin toplam borç tutarı 25 milyon TL'ye kadar gerilemişse de hala İzmir kulüpleri giderlerini karşılayabilecek bir gelir yaratamıyorlar.

Göztepe Spor Kulübü'nün Altınbaş Holding tarafından TMSF'den satın alınarak, bir proje bazında sportif, iktisadi/mali ve yönetsel olarak yeniden yapılandırılması hem tarihi kulüp, hem de İzmir ve bölge için gerçekten çok önemli bir proje gibi görünüyor. Eğer bu proje başarıya ulaşırsa, Göztepe projesi bölgedeki diğer kulüp ve iş adamları için de bir rol model olabilir.( Bu konuya daha sonraki haftalarda değineceğim)

Güç birliği oluşturamıyorlar

İzmir gibi spor ve futbolun beşiği bir kentte kulüpler kendi aralarında birlik oluşturup bir sinerji yaratamadıkları gibi bir dayanışma platformu da oluşturamıyorlar. Küçük olsun, benim olsun mantığı çok geçerli bir akçe Ege ve İzmir'de…

Sevgili dostum spor sosyoloğu Ahmet Talimciler'e göre;  İzmir kulüpleri, kısır günlük çekişmelerini aşmanın yollarını aramak yerine çözümü sürekli başkalarından beklediler. Muhalif yapısının futbolda İzmir'e İzmirliye zaman ve emek kaybettirmesinin de büyük payı var. İzmir'de stadyumlarda yaşanan şiddet olayları, insanların çocukları ile maça gitmek yerine başka uğraşlar, eğlenceler aramasına neden olmakta. İzmir takımlarının en büyük handikapı ise kötü yönetilmelerinden kaynaklanıyor. Son on beş yıldaki yönetim kurulu listeleri incelenecek olursa, İzmir takımlarının belirli isimler etrafında dönüp durduğu görülecektir. 'Küçük olsun bizim olsun' anlayışıyla, kulüp yönetimlerini taraftarlarına açmaya yanaşmıyorlar. Futbol medyası da benzer eğilimde. Sonuçlara ve takımlara endeksli yapısı bir yapıda işliyor.

Spor müsabakalarına ve futbola yeterince seyirci desteği yok

İzmir gibi köklü ve güçlü bir spor geçmişi bulunan ilde ne yazık ki spora seyirci ve taraftar bazında ilgi her geçen gün giderek azalıyor. Bir zamanların rekor kıran Göztepe-Karşıyaka maçları bile boş tirübünlere oynanıyor. Hal böyle olunca kulüplerin en önemli gelir kaynaklarından birisi olan maç günü gelirleri İzmir'de ne yazık ki, İzmirli kulüpler için sadece bir hayal…

Kulüpler verimli, planlı ve disiplinli yönetilmiyor. Çok sık değişen kulüp başkanları ve yönetimler, kurumsal devamlılık ve sportif başarının önün kesiyor.

Günümüzün çok değerli bir ürünü olan gösteri endüstrisinin gözbebeği konumundaki futbolun ve kulüplerin bir pazarlama ve satış stratejileri yok. Taraftarı müşteri olarak algılamanın futbolun romantik ruhunu zedeleyeceği inancının yanı sıra, yetersiz ve ehliyetsiz yönetim kadroları kulüplere stratejik uzun vadeli gelişim planları yapamıyorlar…

Bir türlü aşılamayan yönetsel sorunlar

Yönetsel, iktisadi ve mali sorunlar nedeniyle kendi dinamikleriyle gelir yaratamayan İzmirli kulüpler ne yazık ki, zengin iş adamlarının ve şirketlerin insafına ve yardım duygularına muhtaç kalmış durumda.

Bu durum Türk sporunun ve futbolunun da önünü kesiyor. Merkezi hükümete de çok önemli işler düşüyor. İzmir'i müzmin muhalefet statüsünden çıkartıp İzmir için gerçekten stratejik gelişim planları yapması ve genel katma bütçeden İzmir'e hak ettiği bütçeleri ayırması gerekiyor.

1. Uluslararası Spor Ekonomisi ve Yönetimi Kongresi

Geçen haftanın bu anlamda en önemli sportif ve akademik olaylarından birisi Ege Üniversitesi ve Pamukkale Üniversitesi tarafından İzmir Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen 1. Uluslararası Spor Ekonomisi ve Yönetimi Kongresi idi.

Bu kongrenin üniversiteler seviyesinde ilk kez düzenleniyor olmasının yanı sıra, yerli ve yabancı bilim adamları düzeyinde çok geniş katılımın sağlanması ise ayrı bir başarı konusu. Çok başarılı bir şekilde organize edilen bu etkinlikte şüphesiz ki, Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Soyuer'in ve onun çok genç, dinamik, sempatik ve başarılı ekibinin de çok büyük rolü bulunuyor. Bu nedenle başta Haluk hoca, olmak üzere bu organizasyona emeği geçen herkes çok teşekkür etmek gerekiyor. Bu kongrelerin yaygınlaşması Türk sporunu entelektüel anlamda çok önemli yerlere taşıyacaktır.

Yerli ve yabancı çok sayıda bilim adamının katıldığı bu etkinlikte gerçekten çok önemli bildiriler sunuldu. Ümit ederim ve dilerim ki, bu bildiriler sadece birer akademik bildiri olarak kalmaz ve Ege Bölgesi'nin sportif gelişimine destekte katkı sağlar, yardımcı olur.

Bu kongrenin ben, İzmir ve Ege Bölgesi'nin sporda ve futbolda bitmek bilmeyen ve adeta kronikleşmiş sorunlarına akademik seviyede çözüm önerileri geliştirdiğini,  önemli bir kamuoyu platformu oluşturduğunu düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar