Komşuda işler iyi gitmiyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Yunanistan sadece komşumuz değil, aynı zamanda Avrupa Birliği üyesi bir ülke olarak bizim açımızdan önemli. Uzun yıllar hemen her konuda çatışma içerisinde olduğumuz Yunanistan ile 1999 depremi sonrası, rahmetli İsmail Cem ve o dönemin dışişleri bakanı şimdinin Başbakanı Yorgo Papandreu'nın çabaları sonrası, göreli olarak ilişkilerimiz düzelmiş durumda. Yunanistan ile Türkiye'nin dış ticaret hacmi 3 milyar 542 milyon dolar düzeyine ulaşmış durumda. Bu anlamda da Yunanistan önemli bir ülke.

Yunanistan AB'ye üye olmasının ardından 2002 yılında Euro alanı içerisinde girdi ve AB'nin en çok fon kullanan ülkeleri arasında yer aldı. Siyasi istikrarla birlikte ekonomide istikrarlı büyümeyi yakaladı. Kişi başına GSYH 17.000 doların üzerine çıktı. Tüm bunlara rağmen, özellikle maliye politikasında yaptığı hatalar nedeni ile şimdi ciddi bir bütçe açığı ile karşı karşıya. Bunun yanında küresel krizle birlikte finansal sistemi de teklemeye başladı.

Yunanistan uluslararası finansal çevreler tarafından özellikle Dubai krizi sonrası Ukrayna, Pakistan ve Arjantin ile birlikte yeni bir kriz dalgasının içine girebilecek ülkeler arasında yer alıyor. Yunanistan, borçlu ülkeler sıralamasında özellikle dış borç sıralamasında dünya ölçeğinde 552 milyar dolarlık borç yükü ile on altıncı sırada. Dış borcunu GSYH oranı ise

% 161,1'e ulaşmış durumda. Burada daha önemli olan, bütçe açığının GSYH oranının % 12'ye çıkma olasılığının güçlenmiş olması. Toplam kamu borcunun GSYH oranı da % 135'e ulaşmış durumda.

Yunanistan'ın maliye politikası açısından içine düştüğü durumun nedeni, büyük ölçüde bütçenin kötü yöneltilmesi ve tıpkı bizim gibi ekonomik gerçeklerden çok politik kaygıların öne çıktığı bir kamu harcama politikası uygulaması. Finansal sistem de buna bir ölçüde destek verdi. Yine Türkiye gibi Yunanistan'da konut yatırımlarına büyük kaynaklar ayırdı. 2006 yılında konut harcamalarındaki artış % 29,1'a kadar yükseldi. 2008'de ise krizle birlikte konut harcamaları aynı oranda ve hızla düştü. Konut sektörü finansal sistem tarafından fonlandı. Kriz sonrası artan geri dönmeyen krediler ise Yunan bankalarını zor duruma soktu. Yunan bankalarının aktif büyüklüğü 481 milyar Euro dolayında. Kriz ile birlikte Yunan bankaları için Avrupa Merkez Bankası 38 milyar Euro fon sağladı. Avrupa Merkez Bankası'nın ülkelerin bankacılık sektörünün aktif büyüklüğüne göre sağladığı fondan ölçek bazında % 7,9 ile Yunanistan en çok yararlanan ülke oldu.

Görünen tabloya göre; Yunanistan kamu bütçesinin kendine hayrı olmadığı gibi, bu bütçeyi Yunan bankaları ile finanse edecek durumu da yok. Çünkü bankaların da kendilerine hayrı yok. Sorun esasında sadece Yunanistan'ın sorunu olsa belki çok önemsenmeyecek. Ancak AB, Yunanistan'ın durumunun diğer AB ülkelerine iki açıdan örnek olmasına korkuyor. İlki maliye politikasını kötü yöneten ülke örneği olması. İkincisi daha önemli. Eğer AB yeni yardımlarla ve fon aktarımları ile Yunanistan'ı bu durumdan çıkarırsa diğer ülkeler için bir ahlaki çöküntü (moral hazard) etkisi yaratması. Yani diğer ülkelerin hükümetlerini, biz işimize bakalım, zor duruma düşersek AB bizi kurtarır düşüncesine götürmesi. Böyle bir düşünce akımı AB'nin ekonomi politikaları için tam bir çöküntü yaratır.

Önemli soru, AB'nin bu duruma nasıl bir çözüm bulacağı. Bunu zaman gösterecek. Bu arada yine AB finans çevrelerinin görüşleri, Yunanistan'daki krizin derinleşmesi halinde, bulaşıcı etkisi ile atlayacağı ülkeler arasında ilk sırayı Türkiye'nin alabileceği yönünde. Bu da bizim duyuru etkimiz olsun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019