Kur

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Döviz kuru hala bu ülkede herkesin ilk baktığı kritik fiyattır. AKP döneminin ilk yıllarında, 2006’ya kadar, “genişleyici mali daralma” ve İrlanda’nın 1980’lerin sonundaki ikinci programına benzer bir başarı gerçekleşti. Büyüme hızlandı, borç/GSYH düştü, sermaye girişleriyle kur reel olarak ve hatta nominal olarak değer kazandı. 2001 krizinde elimizde patlayan son Tablita bile bu kadarını hedefleyemezdi. Elbette bunları sağlayan önemli gelişme dünyadaki neredeyse kesintisiz faiz düşüşü ve aşırı tasarruf + likidite bolluğuydu. Özelleştirmeler ve yabancı sermaye yatırımlarını kolaylaştıran değişiklikler tabloyu tamamlıyordu. Enflasyon hedeflemesiyle 1990’ların ortalarından itibaren gelişmekte olan ülkelerde düşmeye başlayan enflasyon bu şartlar altında nasıl düşmesin? Gayet sıradan biçimde Türkiye’de de enflasyon düştü. Başlangıçta bütçe disiplini vardı, evet. Ama tek başına asla yetmezdi: “Ilımlı enflasyon” civarında, yüzde 20’lerde, yıllarca park edebilirdik. 

Bu arada kurun değer kazanması neredeyse kalıcı hale geldi. 2006 başında gerçek paranın çekilmeye başlamasıyla hedge fon girişlerine kaldığımız bir sırada bir bardak suda koparılan fırtına yüzünden Mayıs-Haziran 2006’da bir dalgalanma yaşadık ve faizi 425 baz puan artırarak ancak kontrol edebildik. 2008 Lehman sonrası daha gerçek ve global bir darbe geldi; kur hızla yükseldi. Kur artık değer kazanmıyor; en azından aşırı değerli seyretmiyor. “Aşırı değerlenme” geçmişten kalan bir stok kalıntısından ibaret.

Bundan sonra da böyle olacaktır. Esasen ihracat-ithalat dengesinde uzun yıllar euro/dolar paritesi de yardım etmeyeceği için ve düşen petrol fiyatlarının dolaylı etkileri negatif olduğundan dolayı, kurun değer kazanmamasına da ihtiyaç var. Kötü haber ikili: (a) Kur sayesinde olduğundan daha yüksek algılanan “refah etkisi”, yani zenginleşildiğine dair algının illüzyon bölmesi, kaybolacak. Öyle fert başına milli gelir 3’ten 5’e, 5’ten 10’a, 10’dan 15’e çıktı kolaycılığı –kur sayesinde sahip çıkılabilen bir yarı illüzyon-yarı gerçek kolaycılığı- bitiyor. Geldiğimiz yerde dururuz. (b) Enflasyonun düşmesi de çok zor çünkü döngüsel komponentin en önemli bacağı kur. Kurdan enflasyona geçişkenlik azldıysa da hala en önemli etken bu. “En azından enflasyon kadar kur artışı” dönemine on altı yıl sonra yeniden girmiş olabiliriz. 

TCMB’nin araştırma raporları olsun, çalışma notları olsun, her akademisyenin ve aynı zamanda piyasayı takip eden her profesyonelin, veya ikisinin bileşimi olmayı deneyenlerin, büyük dikkatle takip etmeleri gereken son derece önemli çalışmalardan oluşuyor. Tek başına ne bir düşünce kuruluşu, ne bir araştırma bölümü bu kapsamda çalışmalar yapacak durumda değil ve bu kadar nitelikli insan kaynağına sahip olmaları da doğal olarak imkansız. TCMB bize döngüsel komponentlerin, adı üzerinde, döngüsel olduğunu da, çok sayıda başka stilize olgunun yanı sıra gösteriyor. 

Döngüsel komponentleri ayıklayıp trendle karşı karşıya kalmak aslında asla mümkün olmayabilir. Ama gerçeği göstermeye en yakın olan daima trenddir. Trendi yavaş yavaş hissediyoruz. Daha net göreceğimiz yıllara geldik. 

Zekaya, bilgiye, eğitime, tecrübeye saygı göstermeyi öğrenemeyen, hatta tam tersi bir yola sürüklenen ulusların zenginliğinin  kalıcı olacağına inanmak mümkün değil.  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019