Küresel dengesizliğin giderilmesi şart

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Ekonomilerin karşı karşıya olduğu en önemli sorun talep yetersizliği. Yetersiz tüketim ve yatırım talebi büyümenin önündeki en büyük engel. Yetersiz talep, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında durumu oldukça iyi olan ABD için de geçerli. Bunda, ülkede bozulan gelir dağılımı dışında AB’de devam eden ekonomik krizin de etkisi var. 2013’de yüzde 2.2 oranında büyüyen Amerikan ekonomisinde, 2014’de büyüme yüzde 2.4 oranında gerçekleşti. 2015 için tahmin edilen büyüme oranı ise yüzde 3. İşsizlik gerilemeye devam ediyor. Beklentiler, aralık ayında yüzde 5.6 olarak gerçekleşen işsizlik oranının 2015’de yüzde 5.2’ye gerilemesi yönünde. Euro karşısında yıllardan sonra büyük değer kazanan dolar sayesinde artan ithalat ve azalan ihracat yatırım talebini frenlerken dış ticaret açığını da arttırıyor. FED Başkanı Yellen’in faizlerin artırılması konusunda sabırlı olunacağı şeklindeki açıklamasının altında, enflasyonun değer kazanan dolar ve gerileyen petrol fiyatlarına bağlı olarak 2016’nın sonuna kadar hedefin altında kalacağı beklentisi yatmaktadır. Yılın ortalarında veya sonuna doğru artacağı söylenmekle birlikte, faizlerin bu yıl hiç artmaması da mümkün. Bir deflasyon riski şimdilik söz konusu olmasa da, FED’in faizlere ilişkin kararında ECB’nin politikasının ekonomi üzerindeki etkileri de belirleyici bir faktör olarak öne çıkıyor. Varlık alımlarına dayalı parasal genişlemenin dünya ekonomisini nasıl etkileyeceği konusunda bir şey söylemek için henüz erken.

***
ABD ve AB arasında ekonomik sorunların çözümüne ilişkin politikalar konusunda önemli
farklılıklar söz konusu. Amerikan yönetimi AB’nin aksine büyümeyi hızlandırmak için para
politikası dışında maliye politikasından da yararlanmayı amaçlarken, AB bu konuda hala kararsız. Obama’nın geçen ay yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasında ağırlıklı konu ekonomiydi. ABD Başkanı’nın planları arasında iki yıllık kolejlerin parasız hale getirilmesi dışında yüksek gelir grubu üzerindeki vergilerin arttırılması da var. Obama’ya göre, şirketlerin başarısı kar artışı dışında istihdamı arttırmalarına, çalışanların durumunu iyileştirecek tedbirler almalarına bağlı. Önümüzdeki altı yılda altyapı yatırımlarına harcanması öngörülen miktar 478 milyar dolar. Altyapı yatırımları istihdam ve gelir artışı dışında büyümenin sürekliliği için de gerekli. Cumhuriyetçi Parti tarafından da desteklenmesi beklenen altyapı yatırımlarının finansmanı, Amerikan şirketlerinin yurtdışındaki faaliyetlerinden elde ettikleri kazançların vergilendirilmesiyle sağlanacak. Ülkede vergi ödememek için şirketlerin offshore hesaplarda tuttukları karların 2.5 trilyon dolar mertebesinde olduğu tahmin ediliyor. ABD Başkanı zenginler üzerindeki vergiyi artırmak istiyor ama, hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçiler karşısında azınlığa düşen Demokratların bunu başarması güç. İktidarının ilk yıllarında istihdamı artırmak için Amerikan şirketlerinin ülke içinde yatırım yapmalarının teşvik edileceğini söyleyen Obama’nın, yurtdışı kazançların vergilendirilmesini amaçlayan politikasının istihdam artışına yol açıp açmayacağı bilinmiyor.

***
İşsizliğin yüzde 5.6’ye gerilediği Amerika’da Demokratlar neoliberal politikalara karşı direnirken, işsizlik oranının yüzde 12’ler seviyesinde dolaştığı AB’de başını Almanya’nın çektiği zengin grup bu politikaları her ne pahasına olursa olsun uygulamak konusunda kararlı. Avrupa parlamentosu ikinci Başkanı Olli Rehn’in ECB’nin gevşek para politikasının petrol fiyatlarındaki gerileme ve güçlenen Amerikan ekonomisiyle birlikte AB’nin büyümesine katkıda bulunacağı şeklindeki görüşü, AB’nin sadece askeri yönden değil ekonomik olarak da ABD’ye muhtaç olduğunun bir bakıma kabulüdür. ABD, Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında daha kapalı ekonomi olsa da, Amerikan yönetimi ihracatın GSYİH içindeki payını arttırmak konusunda kararlı. Obama bazı ülkeler sürekli fazla verirken diğerlerinin açık verdiği bir ekonomik yapının kabul edilemeyeceğini çeşitli defalar açıkladı. Kendisinin görev süresi bunu değiştirmeye yetmeyecek olsa bile ondan sonra gelecek yönetimler bu sorunu görmezden gelemezler. Avrupa’nın zengin ülkeleri pek üzerilerine almıyorlar ama, bu konuda onlara da görev düşüyor. Küresel dengesizliği gidermeden sorunların kalıcı biçimde çözülmesi olanaksız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016