Kurşun yağdıran yağdırana

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İnsan bazen "Kadın cinayetleri, tacizler, trafikteki anlaşmazlıklar, yan baktın kavgaları, düğünler ve asker uğurlamalarındaki görgüsüzlük ve maganda kurşunları eskiden de böylesine çoktu da acaba duyulmuyor muydu" diye düşünüyor.

Ama yok; böylesi bir hoyratlık, saygısızlık, saldırganlık, "Nasıl olsa bir şey olmuyor" rahatlığı söz konusu değildi.

Kabul, daha az boşanma olurdu, belki yen kırılır içinde kalırdı, ama öyle sokak ortasında kurşunlamalar, cinayetler pek sık yaşanmazdı.

Düğünlerde silahlar köylerde patlardı daha çok, kentlerin göbeğinde yüzlerce kişinin ortasında değil.

İnsanlar araçlarında beyzbol sopası bulundurma ihtiyacı duymazdı.

Şimdi günde ortalama bir kadın kocasının ya da eski kocasının, sevgilisinin, hatta ve hatta kendisine yüz vermediği gerekçesiyle hiç tanışıklığı olmadığı bir erkeğin saldırısıyla can veriyor.

Saldırının, cinayetin hoş görülebilir bir yanı olamaz. Ama bir sorunumuz daha var. İster kadın cinayetlerinde olsun, ister çeşitli nedenlerle ortaya çıkan anlaşmazlıkları kaba kuvvetle sona erdirme girişimlerinde... Ateşli silah kullanımı inanılmaz artış gösteriyor.

İnsanlar nereden ediniyor bu tabancaları, pompalı tüfekleri? Daha da dramatik olanı, bu silahlar ne kadar kolay elde edilebiliyor. Bunların hemen hemen tümü de ruhsatsız.
Ne vahim, kimse ruhsatsız silah bulundurmaktan kaygı duymuyor.

Daha vahimi de var. Adeta yarışa dönüşen bu silahlanma yetkili makamlarda oturanları da hiç kaygılandırmıyor.

Bu silahlanma yarışı çok fena bir yere doğru gidiyor. Çok fena... Herkes kendi adaletini kendisi sağlamaya kalkışırsa ne olacak?

***

Uyanık bankacı

Kamu bankalarının mevduat faizlerini hızla artırdıklarına ve özel bankalarla farkı kapattıklarına geçenlerde Eko Analiz köşemizde değinmiştik. Bu yazımızla ilgili bir e-postayı okuyunca "Vay uyanık bankacı" demekten kendimizi alamadık:

"Alaattin Bey merhaba, .... bankasında şube müdürüyüm. Bugünkü (13 Şubat) yazınızda okuyucularınızın yüzde 14.50'leri bulan faizlerin gerçek olup olmadığını sorduklarını belirtiyorsunuz. Evet maalesef piyasa şartları bu oranlara çıkmamıza sebep oldu. Hatta yılbaşı öncesi yüzde 15'leri de gördük.(...) Yüzde 14.50 faiz isteyen okuyucunuz, tanıdığınız varsa bana yönlendirebilirsiniz."

Bu bankacı dostumuz e-postasının sonuna bir gülücük ekleyerek espri yapıyor gibi yapmış ama yine de işini bilen bir bankacı olduğunu göstermiş.

***

Herkesin ekonomisi kendine

Üniversite öğrencisi olduklarını sandığım iki genç konuşuyorlardı. Konu ekonomi olunca kulak kabarttım. Biri uzun uzun ekonomiden söz edince diğerinin verdiği karşılık çok kısa ve net oldu:

"Ben geçen sene Avrupa'ya seyahate gittim, euroyu 4 küsura aldım, bu yıl 5'i bulacak gibi. Ben ekonomi dedin mi bunu anlarım..."

Acaba ekonomi denilince kimler ne anlar, bir fikir jimnastiği yapalım istedik...

İşçi, memur: Bu yılbaşında biraz yüksek oranda zam yapsalar bari.

Emekli: Daha maaş almaya kaç gün var, cepte para kalmadı, ne yapacağız bilmem ki.

Lise öğrencisi: Anne ya babama söylesen de harçlığımı biraz artırsa, bir tost kaç para oldu haberiniz var mı?

Üniversiteli: Şu kredileri bir artırmadılar gitti; babam da daha çok gönderemiyor ki ne yapsın adam, bir de ablam evlenecekmiş.

Esnaf: Hanım biliyor musun yandaki boş arsaya AVM yapılacakmış, yandık ki ne yandık.

Bakkal: Ana caddede beşinci büyük market açıldı, bu gidişle satış yapmak için sabaha kadar açık kalacağız.

Müteahhit: Biz bu kadar ev yapıyoruz da nasıl satacağız bilmem, gidişat hiç iyi değil, hiç.

Tasarruf sahibi: Ya kardeşim enflasyon kaç oldu faizler hala enflasyonun altında, artırın şu faizleri biraz.

Kredi kullanan: Böylesine yüksek faizle nasıl kredi alabileceğim ben ya, alsam nasıl ödeyeceğim.

Bankacı: Mevduat faizini keyfimizden mi artırıyoruz; krediye talep var ve kredi açmak için kaynak lazım, ne yapalım.

KOBİ sahibi: Eğer satışlar canlanmazsa, hele hele istihdam teşvikleri sona ererse ben bu çocukların maaşını nasıl öderim.

Büyük işadamı: Danışmanlardan gelen raporlar içimi karartıyor, yok mu kardeşim hiç iyi bir gelişme; yok faiz artacak, yok kur artacak, ekonomi daralacak, yeter artık!

Ev hanımı (Anadolu'dan): Bey mutfak masrafı için biraz daha çok para bırak, yetiştiremiyorum valla.

Ev hanımı (sosyeteden) : Ay şekerim bu yaz nereye gideceğimizi bilemiyoruz, dünyada görmediğimiz yer kalmadı ki.

Taksi sahibi: Bu şoför bana kazık mı atıyor ne, günlük kazanç ha bire azalıyor.

Taksi şoförü: Yahu bu insanlar her yere yürüyerek mi gidiyor, taksiye binen kalmadı. Gaza da yine zam geldi iyi mi.

İşsiz: Ekonomi mi, o da ne demek ki?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar