Model değişince anlaşılan enstrüman: Kur Korumalı Mevduat

Nazlı SARP
Nazlı SARP nazli.sarp@dunya.com

"Ekonomisi zayıf bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felâketlerden yakasını kurtaramaz."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Sene 2013, Bloomberg’de şöyle bir haber çıkar: ‘Arjantin Otomobil Satıcıları Birliği veya Acara'ya göre, Arjantinliler bu yıl şu ana kadar 1.588 BMW satın aldı; bu, geçen yılın aynı döneminde satın aldıkları miktarın iki katından fazla. Veriler, Jaguar ve Land Rover satışlarının sırasıyla yüzde 200 ve yüzde 278 arttığını gösteriyor…’

Sene 2023 bu defa FT’da ülke ekonomisiyle ilgili bir haberin ilk paragrafı: ‘Bütün dolarlar eşittir ama bazı dolarlar diğerlerinden daha eşittir. En azından, tek bir 100 dolarlık banknotun iki 50 dolarlık banknottan ya da daha da kötüsü 20 buruşuk 5 dolarlık banknottan daha fazla peso satın aldığı Arjantin'de durum kesinlikle böyle…’

Bu arada ülkede 2020 yılında Arjantinlilerin nakit olarak 170 milyar dolar tuttukları merkez bankası tarafından raporlanmış! Geçen bu on sene zarfında ülkenin marjinal (artık malum sağ ya da sol kullanmak manasız) bir adayı ön seçimlerde desteklemesine şaşırmıyoruz zira marjinallikte sınır tanınmamış…

Ülkemizde 128 milyar dolar, politika faizi, heteredoks, ortodoks tüm bu magazin malzemesi olmuş kavramlardan çok daha ünlü bir şey varsa o da Aralık 2021 itibariyle hayatımıza giren kur korumalı mevduattır. Kendisi hakkında ben dahil pek çok yazar çizer görüş beyan etmiştir ancak son aylarda bu görüşlerin ağırlıklı bölümünde nefretten aşka doğru bir eğilim olduğu da gözümden kaçmıyor…

İki hafta önce alınan KKM’den ilk çıkış kararı, sanıyorum hiç kolay olmamış olacak ki ardından 750 bp’lık rijit bir faiz artışı geldi. KKM’den olası çıkışlarla beraber TL mevduat faizlerinin de artışı beklendi ki tasarruf sahibi teveccüh edebilsin.

Ancak BDDK’dan gelen veriler mevduat faizlerinin yüzde 40’a dayanmasına karşın hiç de iç açıcı değildi: Rakamlar KKM’den 8 ayın en yükseği olarak 39,3 milyar TL çıktığını ve toplamda 3,37 trilyon TL’a geldiğini gösteriyor. Diğer taraftan bir veri daha geliyor ki o da bir haftada döviz hesaplarında 4,8 milyar dolar artış gerçekleştiği. Yani bırakınız KKM dönüşününden çıkanın TL’a gidişini, çok daha fazlası dolara geçmiş oluyor. Üstelik KKM’de kalan mevcut bakiye de halihazırda 124,3 milyar dolarla (3,37 trilyon TL) muazzam bir rakam!

Dolayısıyla ülkede ciddi bir dolarizasyon olduğu söylenebilir mi? Geçmiş ve şimdiki dönem verilere bakılacak olursa; IMF, dolarizasyon oranının yüzde 30’u aşmasını tehlike kabul etmiş. Türkiye’de yüksek dolarizasyon olgusu, 1990’larla birlikte başlamış ve 2001-2002 kriz sürecinde yüzde 57 ile yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Daha sonra ülkede dolarizasyon süreci tersine çevrilebilmiş ve 2011-2012 yıllarında yaklaşık yüzde 30’lara indirilebilmiş ancak altını hiç görememiştir.

BDDK’nın aylık verilerinden hesaplamalarıma göre 2021’in 12. ayında yani KKM’nin çıktığı ay dolarizasyon oranı yüzde 60 seviyesine yakınsamış; ancak KKM ile beraber yavaş bir düşüş seyri izleyerek, Aralık 2022’de yüzde 40’ın altına düşüyor ve Temmuz 2023 itibariyle yüzde 36 seviyesinde.

Yani KKM’ye rağmen bu düzeyde. Farzedelim ki KKM hesabındaki bakiyenin tamamı döviz hesaplarına geçiş yapsın; KKM hesapları haftalık açıklandığından 2023 temmuz ayı için 3,2 trilyon lira ortalama KKM bakiyesi dikkate alındığında aynı ay için oran bu defa yüzde 50’nin üzerine çıkıyor.

Üstelik hesaplara kıymetli maden ve yastık altındakiler de dahil değil. Özetle ülkemizde para ikamesi tehlikeli boyutlara gelmiş olup, büyümenin kompozisyonundaki tüketim, işletme artığı ve yatırımlar ile üretim çıktısı hesaba katıldığında sürekli dolarizasyon üreten bir yapıda olduğumuz söylenebilir. Bu arada artan servet etkisinin (döviz, altın ve maldan gelen) de üretim ve tasarruf dışında lüks tüketime yönelmiş olması ilk iki paragrafı neden başa koyduğumu sanırım açıklıyordur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kur, faiz, enflasyon 25 Mart 2024