Montpellier Hérault SC: Parasız da saadet olur

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com


Mayısın sonuna doğru yaklaşırken, Avrupa'nın en üst liglerindeki şampiyonlar da belli olmaya başladı. Bu şampiyonluklar içinde iki önemli şampiyonluk var ki, bu ikisi taşıdığı özellikler bakımından diğerlerinden ayrışıyor.

Bunlardan ilki, Manchester City'nin 44 yıl aradan sonra İngiliz Premier Ligi'ndeki şampiyonluğu.

İkincisi de, Fransa'da bu sene gösterdiği müthiş performansla Montpellier Hérault SC'nin ulaştığı şampiyonluk...

İki şampiyonluk neden diğer liglerdeki şampiyonluklardan farklılıklar taşıyor? Gerçekten de bu iki şampiyonluk kulüplerin sahip olduğu özellikler ve yapıları bakımından birbirlerinden 180 derece farklılar.

Manchester City: Paralı şampiyonluk

İngiltere'de Manchester City, Manchester United ile soluk soluğa devam ettirdiği şampiyonluk yarışını önde bitirdi ve tam 44 yıl aradan sonra Premier Lig'de şampiyonluğa ulaştı. Bu sayede Manchester City Premier Lig'in kurulduğundan bu yana (1992'den bu yana) beşinci şampiyonu oldu.
Manchester City özellikle son yıllarda futbola en fazla para harcayan kulüplerin başında geliyor.
Aile serveti 1 trilyon doları bulan Birleşik Arap Emirlikleri'nin petrol yataklarını elinde bulunduran, Abu Dhabi United Group sahibi Şeyh Mansur'un, Manchester City'i satın aldığı 2008'den bugüne kulübe yaptığı yatırım 960 milyon pounda ulaştı. Bu tutarın yaklaşık 600 milyon sterlinlik kısmı kulübe doğrudan ortak fonu olarak aktarılırken, kalan 360 milyon sterlinlik destek de Manchester City'nin stadına10 yıllığına isim hakkı olarak ödenen tutardan oluşuyor. Petrol mavisi M.City, şu an İngiltere'nin en zengin 5. kulübü.

Şeyh Mansur 4 yılda transfere 372 milyon sterlin ödedi

İşte bu kulüp nihayetinde tam 44 yıl aradan sonra Premier Lig'de şampiyonluğa ulaştı. Manchester United ile girdiği sportif rekabette, arkasına aldığı Körfez fonlarıyla mutlu sona ulaşan Manchester City diğer taraftan İngilizlerin en borçlu kulüplerinden birisi haline geldi. Ancak yaptıkları transferlerle takıma katılan yıldızlarla birlikte kulübün bonservis bedelleri üzerinden değeri ilk kez Manchester United'ı geçerek 496 milyon euroya ulaştı.

Kısacası, paranın sağladığı olanaklarla Premier Lig'de saadete ulaşan bir takımla karşı karşıyayız. Peki, Fransa'da şampiyon olan Montpellier'e ne demeliyiz? Sahip olduğu bütçesi, oyunculara ödediği yılık ücret düzeyi, alt yapıdan gelen yedi oyuncusuyla Fransa'nın üç büyük takımını geride bırakan bir kulübü nasıl değerlendireceğiz. Gelin hep birlikte Montpellier'e bakalım. Nasıl bir model ve performansla Fransız Ligi'ni şampiyon olarak bitirmişler?

Altyapıya ve mali disipline dayalı bir model: Montpellier

Fransa Ligue 1'de Montpellier geçen hafta Auxerre'i 2-1 mağlup ederek, tarihinde ilk defa Fransa Ligue 1 şampiyonluğuna ulaştı. Montpellier'i belki çoğu kişi ilk defa duyuyordur. Ancak, Laurent Blanc dersek, yani Fransız Milli Takımı'nın unutulmaz oyuncularından ve kaptanlarından birisi olan Laurent Blanc'ın Montpellier alt yapısından geldiğini ve yıllarca bu takımda top koşturduktan sonra Fransa'nın, İtalya'nın en önemli takımlarında top koşturduğunu, en son Manchester United takımında oynayarak futbolu bıraktığını belirtirsek, belki Montpellier ismi yabancı gelmeyecektir. Ya da Galatasaray'ın eski oyuncularından Hasan Kabze'nin 2010 yılında transfer olup top koşturduğu takım dersek, belki anımsanması daha kolay olabilir.

1974 yılında Montpellier'de kurulan profesyonel bir Fransız spor kulübü olan Montpellier Hérault SC'nin, ilk renkleri mavi ve beyazdı. Kulübün Louis Nicollin tarafından alınmasının ardından giderek güçlenen kulüp, 29 Mayıs 2009'da, Mosson Stadı'nda (Stade de la Mosson) 2-1'lik Strasbourg galibiyeti ile Fransa 1. ligi olan "Ligue 1"e çıkmıştı.

Lig 1'e çıktığı ilk sene Montpellier HSC, 2009-2010 sezonunu 5. sırada bitirerek 2010-2011 Avrupa Ligi'ne (Europa League) adını yazdırdı. 2011-12 sezonunda ise 20 Mayıs 2012 tarihinde Auxerre'i 2-1 yendi ve tarihinde ilk kez Ligue 1 şampiyonu oldu.

Kısa tarihçe

Montpellier-Hérault Sport Club 1919 yılında, "Stade Olympique de Montpellier" adıyla kuruldu. 1927'de "Sports Olympiques Montpellieraines" adını aldı fakat 1937' de ilk adına geri döndü. 1970 yılında kulübün adı 3. kez değiştirilerek, "Montpellier Littoral Sport Club" adını aldı. Bu kulübün Louis Nicollin tarafından satın alınmasına kadar sürdü. 1974, yılında kulübün başına geçen Nicollin, kulübün adını "Montpellier La Paillade Sport Club" olarak değiştirdi. 1989 yılında ise 5. kez değiştirilerek kulüp, "Montpellier-Hérault Sport Club" adını aldı.

2009 yılına kadar Fransa 2. ligi olan Ligue 2' de mücadele veren kulüp, 2008-2009 sezonunda Fransa 1. ligi olan Ligue 1'de oynamaya başladı ve büyük başarılar gösterdi.

"Sports Olympiques Montpellieraines" adını aldı fakat 1937'de ilk adına geri döndü. 1970 yılında kulübün adı 3. kez değiştirilerek, "Montpellier Littoral Sport Club" adını aldı. Bu kulübün Louis Nicollin tarafından satın alınmasına kadar sürdü. 1974, yılında kulübün başına geçen Nicollin, kulübün adını "Montpellier La Paillade Sport Club" olarak değiştirdi. 1989 yılında ise 5. kez değiştirilerek kulüp, "Montpellier-Hérault Sport Club" adını aldı.
 
Devleri geride bıraktı

Lig 1' çok hızlı bir çıkış yapan Montpellier Hérault SC, daha iki sene öncesine kadar Lig 2'de mücadele ediyordu. 63.9 milyon euroluk takım değeriyle Fransız Lig 1'de dokuzuncu sırada kendisine yer bulabilen Montpellier Hérault SC, 206 milyon euroluk Fransız Lig'inin Paris Saint Germain, 152.4 milyon euroluk Olimpik Lyon ve 150 milyon euroluk Olimpik Marsilya'yı geride bırakarak, mütevazı kadrosuyla şampiyonluğa uzandı.
 
1.4 milyar euroya ulaşan 20 takımlı Lig 1'in toplam değerinin %56'sını ilk beş takım oluşturuyor. (Paris Saint Germain (206 milyon euro), Olimpik Lyon (152 milyon euro), Olimpik Marsilya (150 milyon euro), LOSC Lille Métropole (120 mio euro) ve Stade Rennais FC (95 milyon euro).

taksar.jpg

Takımın omurgası altyapıdan

Montpellier'in başarısı aynı zamanda altyapının da başarısı anlamına geliyor. Parasal bazda yıldızlara dayalı bir model yerine, var olanla maksimum fayda sağlamaya çalışan, düşük bütçesini en efektif şekilde kullanan, kulübün mali disiplinin bozulmaması için yüksek maliyetli oyuncu transferinden uzak duran bir kulüpten söz ediyoruz.

Kadrosundaki 18 oyuncudan on üçünü kendi alt yapısından yetiştiren ve bunlardan yedisini ilk on birde değerlendiren bir takım MontpellierÖ Belhanda, Mbiwa ve 21 golle 2011-12 sezonunun gol kralı Giroud, A takım bünyesinde yer alan, alt yapıdan gelmiş oyunculardan bazıları olduğunu belirtelim.

Sonuç

Günümüzün parasallaşan ve endüstriyelleşen futbolunda, bazen para çok da yeterli olmayabiliyor. Aksi durum geçerli olsaydı, her sene Real Madrid'in Avrupa'daki tüm kupaları toplaması gerekirdi.

Para çok önemli ancak, bazen düşük bütçeyle de olsa sıra dışı işlere ve performansa imza atma olanağı olabiliyor. İşte bu durum ortaya şu gerçeği çıkartıyor. İngiltere'deki Manchester City örneğindeki gibi, bugün futbolda milyar dolarlara ulaşan büyüklükleriyle şampiyonluklara ulaşan takımlar olduğu gibi, Montpellier örneğinden de görülebileceği üzere kendi halinde, mütevazı bütçeleriyle önemli liglerde şampiyonluğa ulaşan takımları da görüyoruz. Belki de futbolun en güzel yanlarından birisi bu olsa gerek. Çünkü futbol her zaman sürprizlere her yönüyle açık bir oyun. İşte Fransa'da yaşanan bu olay bize O. Lyon gelişimini anımsatıyor. Bize takım ruhunun bazen paranın önüne geçtiğini, altyapının vazgeçilmez olduğunu gösteriyor.

Montpellier takımı belki de bu sıra dışı çıkışıyla, çoğu kulübe rol model olabilecektir. Bu sezon bank Asya'dan Süper Lig'e çıkan Akhisar Spor'un başarısı da en az Montpellier başarısı kadar değerli ve anlamlıdır. Buradan Akhisarspor'a da Süper Lig'de başarılar diliyorum.
 

barcia_tugrul.20120528100234.jpg

 

Manchester City harcıyor, akıllara Real Madrid’i getiriyor

Manchester City altyapıdan daha çok, para ve yıldıza dayalı bir modelle hızla yeni bir Real Madrid olma yolunda ilerliyor.

Manchester City'yi satın alan Şeyh Mansur bu süreçte, belli başlı transferlerden Real Madrid'den transfer edilen Brezilyalı golcü Robinho'ya 32.5 milyon, Manchester United'dan transfer olunan Carlos Tevez'e 29 milyon, Blackburn Rovers'tan transfer ettikleri Roque Santa Cruz'a 17.5 milyon, Arsenal'den transfer ettikleri Emmanuel Adebayor'a 25 milyon, Kolo Touré'ye 16 milyon, Everton'dan transfer edilen Joleon Lescott'a 22 milyon, Aston Villa'dan Gareth Barry'e 12 milyon, Hamburg'dan transfer olunan Jérôme Boateng'e 10.5 milyon, Valencia'dan transfer olunan David Silva'ya 26 milyon, Barcelona'dan transfer olan Yaya Touré'ye 24 milyon, Lazio'dan transfer olunan Aleksandar Kolarov'a 19 milyon, Inter'den transfer olan Mario Balotelli'ye 24 milyon, Aston Villa'dan transfer olunan James Milner'e 26 milyon, Atletico Madrid'ten transfer olunan Kun Aguero'ya 35 milyon, Arsenal'den transfer edilen Nasri'ye 25 milyon, Wolfsburg'dan transfer edilen Edin Dzeko'ya 27 milyon olmak üzere, diğer transferler dahil toplam 372 milyon sterlin ödedi.

28 Mayıs 2012 itibariyle Manchester City'nin bonservis bedelleri üzerinden kulüp değeri 496 milyon euroya ulaştı. Bu değer onları bonservis bedellerine göre İngiliz liginin en değerli kulübü haline gelmesine olanak tanıdı. En yakın rakibi Manchester United'ın bonservis bedelleri üzerinden takım değeri ise 422 milyon euro civarında.

"Sporting Intelligence" tarafından açıklanan yıllık oyuncu ücretleri raporuna göre, Manchester City oyuncu başına yılda 4.6 milyon sterlin (yaklaşık 7.4 milyon dolar) ücret ödeyerek, hemen Real Madrid'in arkasından üçüncü sırayı alıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar